www.soL.org.tr
Küba direnmeye devam ediyor hâlâ
31 Mayıs 2008, Cumartesi

Mayıs ayı başında Turizm Fuarı'nı izlemek için Küba'ya giden José Marti Küba Dostluk Derneği İstanbul Şube Başkanı Oğuz Kavala soL'a Küba'ya dair izlenimlerini aktardı. Kavala, Küba için şiir gibi bir halk ve ülke, derken 50 yıldır ABD ablukası altında olan Küba'nın, bugününe ve geleceğine dair fikirlerini bizlerle paylaştı.

resimsoL: Mayıs ayı başında Turizm Fuarı’nı izlemek amacı ile Küba’ya gittiniz. Yanılmıyorsak ilk gidişinizdi. İlk izleniminiz ne oldu?
Oğuz Kavala: Küba çok güzel insanları olan, çok güzel bir ülke. İlk izlenimimiz bu oldu. Daha uçak inerken bunu hissediyorsunuz. Bir kere bir ada olduğunu hemen anlıyorsunuz ve bu hoş bir duygu. Hava alanına inerken deniz tarafından iniyorsunuz. Ama öbür tarafta da müthiş bir deniz manzarası görüyorsunuz. Yani hem arkanızda hem de karşınızda deniz var. Bu bir kere başka bir yere geldiğinizi anlatıyor. Sonra daha ilk gördüğünüzde telaşsız, sevimli, neşeli ve müzik içinde insanlar görüyorsunuz. Sonuçta doğası ve insanlarıyla Küba’yı sevmemek mümkün değil.

Bir turizm fuarına gittiniz. Küba ve turizm deyince ilk elde ne söylenebilir?
Küba turizm konusunda çok ciddi bir merkez olmuş. Ciddi yatırım yapılmış, gerçekten iyi tesisler kurulmuş ve özellikle Avrupalı turistler Küba’yı çok sevmişler. Küba da turizmden ciddi bir gelir elde ederek bunu halkının ihtiyaçları için kullanmayı başarmış. Daha doğrusu özel dönem adı verilen o en kötü dönemi atlatmalarında turizm gelirlerinin büyük bir payı olmuş. Şimdi ise bu gelirleri bir yandan halkın ihtiyaçlarını gidermek için kullanıyorlar bir yandan da örneğin Havana gibi önemli merkezlerin tarihi dokusunu onarmak için bu gelirden yararlanıyorlar. Eski Havana adı verilen bölge gerçekten bir şantiye halinde. Neredeyse üç binadan birinin önünde iskele görüyorsunuz. Yani Küba turizmden kazanıyor ve bunu halkının bugünü ve yarını için kullanıyor.

Peki turizmin böylesine gelişmesinin kötü denebilecek sonuçları yok mu?
Elbette bazı kötü sonuçlar oluşmuş. Bu kadar yoksul bir ülkeye zengin Avrupalıların dolması özellikle ilk dönemde ciddi ve Küba’nın devrimden beri hiç alışık olmadığı durumlar yaratmış. Fahişelik yeniden ortaya çıkmış mesela. İki paralı bir ekonomi oluşmuş mecburen. Ve en önemlisi batının tüketim toplumu alışkanlıkları sızmış. Ama işin önemli tarafı bu ve benzeri problemlerin problem olduğu ve çok ciddi problem olduğu Küba devletinin ve Komünist Parti’nin, hatta Fidel ve Raul’un sürekli dillendirdikleri ve çok önemsedikleri bir başlık. Yani bunların sorun olduğunu biliyor Küba yönetimi ve bununla mücadele etmenin yollarını arıyorlar.

Ancak burada bir şeyin altını çizmek gerekiyor. Küba yoksul bir ülke. Bu büyük oranda ikliminden ve coğrafyadan kaynaklanıyor. Bir de elbette en büyük düşmanın saldırısından. Yani ablukadan. ABD 50 yıldır tarihte eşi benzeri görülmemiş bir abluka uyguluyor, Küba’ya. Tüm bunların sonucu olarak Küba’nın şu aşamada turizmden vazgeçmesi mümkün ve mantıklı değil. Yani Küba bu önemli gelir kaynağının kötü yönlerinden kurtulmanın yolunu bulmak zorunda. Başta parti olmak üzere tüm yönetimin bunun farkında olduğunu anlıyorsunuz kendileriyle konuştuğunuzda.

Çok kısa sayılabilecek bir süre kaldınız. İnsanları tanıyabildiğinizi düşünüyor musunuz?
Gerçekten kısa sayılabilecek bir süre kaldık ama biraz şanslı olduğumuz için oradaki arkadaşların söylediğine göre önemli sayılabilecek bir deneyim yaşadık. Özellikle orada bulan öğrenci arkadaşlarımız sayesinde üniversite, yurtlar ve en güzeli dünyanın her yerinden gelen öğrencilerin Küba hakkındaki fikirleri konusunda bize oldukça önemli gelen izlenimlerimiz oldu.

Siz sormadan şunu söyleyeyim. Küba’da öğrenciler herhalde toplumun en şanslı kesimi. Yani “Küba’da öğrenci olmak varmış” diye düşünüyorsunuz. Öncelikle eğitimin çok iyi olduğu konusunda hiç şüphe yok zaten. Ama olanakları sakın abartmayın. Dediğim gibi Küba yoksul bir ülke ama öğrencilere bu kısıtlı olanakları içinde gerçekten ellerinde olan her şeyi sağlamışlar. Yurtları gördük örneğin. Yurtlardaki dostluk ve arkadaşlığı… Yurt katları Birleşmiş Milletler salonu gibi. Her kapının arkasından başka bir ülkenin insanı çıkıyor. Bu arada hiç aynı ülkeden büyük bir grup görmedim. Herkes birbiriyle kaynaşmış durumda. Küba zaten ırk ayrımını aşmış bir ülke bunu her noktasında hissediyorsunuz. Aynı şeyi konuk öğrencilere de yansıtmışlar.

Burada müsaade ederseniz, döndüğümden beri herkese anlattığım, hatta orada görüştüğüm parti yetkililerine bile anlattığım bir şeyi size de anlatmak istiyorum. Bu benim açımdan Küba devriminin anlamını ve Küba’da mücadelelerine devam eden, emperyalizmin her gün artan saldırısı karşısında buna hiç ara verme niyeti de olmayan yoldaşların mücadelesinin önemini en iyi anlatan anekdot oldu çünkü…

Yurtta Haiti’li bir öğrenci ile tanıştık. Elbette önce ülkelerindeki durumdan konuştuk biraz. Malum daha birkaç gün önce gıda fiyatları yüzünden bir ayaklanma yaşamışlardı. Sonra Küba’da öğrenci olmak konusunda ne düşündüğünü orada mutlu olup olmadığını sordum. Verdiği cevaptan sonra başka soru soramadım doğrusu. Çünkü bir yumru olup boğazıma çöktü. O sevimli siyah arkadaşımın söylediği şu oldu: “Küba gibi yiyeceğin böylesine bol, ulaşımın böylesine güzel ve eğitimin böylesine iyi olduğu bir ülkede nasıl mutu olmam.”

Haritayı gözünüzde canlandırırsanız, ayın coğrafyanın aynı iklimin parçası bu iki ülke, Haiti ve Küba arasındaki, sevgili dostumun altını çizdiği bu farkın önemini daha iyi anlayacaksınız. Bu iki ülke de aynı şartlarda doğanın aynı olanaklarıyla yaşıyor. Birisinde insanlar açlık yüzünden ayaklanırken diğerindeki öğrenciler yiyeceğin bolluğundan söz ediyor.

Sakın yanlış anlamayın Küba’da yiyecek hiçbir zaman bizim ülkemiz kadar bol değil ama zaten konu da bu değil. Fidel ve yoldaşlarının ne yaptığını ve şimdi onların takipçilerinin neyle uğraştığını bana en iyi anlatan örnek bu oldu. Çok daha fazla saygı duydum gerçekten.

Özel dönemi atlattı Küba bu belli oluyor mu gerçekten?
Şimdi biz eski durumu sadece okuduklarımızdan biliyoruz ama orada konuştuğumuz dostlar çok önemli bir yol alındığını söylüyorlar. Bazı konularda biz de buna şahit olduk açıkçası. Örneğin şehir içi ulaşım sorunu son yıllarda Çin’den satın alınan otobüsler sayesinde önemli ölçüde çözülmüş Havana’da. Görüştüğümüz kimseler çok değil daha altı ay kadar önce otobüslerin camlarına asılarak yolculuk yapmaya çalışanlar olduğunu söylediklerinde şaşırdık. Biz de bindik buradaki belediye otobüslerinin oradaki karşılıklarına ve buradakinden hiç de farkı yoktu. Pardon bir farkı vardı. Orada otobüsler sabaha kadar kesintisiz çalışıyor.

Resmi görevlilerle görüştünüz mü?
Küba Komünist Partisi Merkez Komitesi Uluslararası İlişkiler bürosundan dostlarımızla görüştük. Gerçekten hummalı bir çalışma içindelerdi. Özellikle bu yılki 1 Mayıs’ı anlatırken çok mutluydular. Bu yıl insanların kendiliğinden katılımı ve özellikle ülkelerini ve sosyalizmi sahip çıkarak eleştiren sloganlarını överek anlatıyorlardı.

Kübalılar sürekli tartışıyor gerçekten. Her meselede herkesin fikri var ve bunu söylemekten çekinmiyor. Ama şunu söyleyebilirim parti sorunları bilen ve insanları dinlemeyi de bilen bir durumda üstelik de çok kararlı. Birçok sorunları var adım adım gidiyorlar ve daha çok adım atmaya ihtiyaçları olduğunu da biliyorlar gerçekten. Örneğin konut sorununda bu yıl çok yol aldıklarını ama almaları gereken yol düşünüldüğünde bunun daha hiçbir şey sayılamayacağını söylüyorlar. Ve daha çok yapmak için hazır olduklarını anlıyorsunuz söyleme şekillerinden.

Parti tüm bu işleri daha iyi organize etmek, bir yandan emperyalizme direnmeye devam ederken bir yandan da sosyalizmi ileriye götürmek için yeni hamlelere hazırlanıyor gibi görünüyor. Örneğin önümüzdeki yılın ikinci yarısında kongre yapmaya hazırlanıyorlar ve bu hazırlıkları gerçekten çok önemsiyorlar.

Sonuçta şunu söylemek lazım zor bir işe soyunmuş, bu zor işi yapmaktan memnun ve daha iyisini yapmak için azimli insanlar gördük, Küba yönetiminde.

Halk ne bekliyor?
Açıkçası bu soruya sağlıklı bir yanıt verebilecek kadar kalmadık orada. Ama şu kadarı her yerinden belli, halk öncelikle daha bol gıda, daha iyi evler istiyor. Ve son yıllarda elde edilen başarılar bunun için bir beklenti de yaratmış. Elbette bu beklentinin yaratılmasında özellikle Havana’da turizmin de payı olduğu söylenebilir. Sonuçta halk daha çok maaş ve daha iyi tüketmek istiyor. Ve açıkçası çok da çalışmak istemiyorlar. Bunun da hissetmek çok kolay Küba’da. Yönetim de bunu biliyor diye düşünüyorum. Orada bu konuda bir uzmanla görüşmedik ama hem daha önce burada yaptığımız görüşmelerden hem de okuduklarımızdan biliyoruz bunu. Onun için de bir yandan halka daha iyi tüketim olanakları sağlamaya çalışırken bir yandan da üretkenlik artışı, çalışma etkinliği gibi sorunlara çare arıyorlar.

Sonuç olarak ne söylemek istersiniz?
K
üba şiir gibi bir halk ve ülke. Çok sorunları var, bunların üstesinden gelmek kolay da değil gerçekten. Hele her gün ABD’nin başka bir saldırısı altındayken. Ancak Kübalılar sakin, müzikle yaşayan ama kavgacı insanlar, yönetim ise bu güzel bileşimden iyi şeyler çıkarmaya çok niyetli görünüyor. Sonuçta şöyle söyleyebiliriz: Küba direnmeye devam ediyor hâlâ…

yazici   mail