DIŞ HABERLER Venezuela Dışişleri Bakanı Nicolas Maduro, New York havaalanında kendisinin ve Venezuelalı yetkililerin yasa dışı bir şekilde 90 dakika alıkonduğunu ve ABD’li yetkililerin Venezuelalı grubu aramaya ve ellerini kelepçelemeye çalıştıklarını söyledi. Bakan geçtiğimiz hafta yapılan BM toplantısına katıldıktan sonra ülkesine dönmek için New York’ta bulunan John F. Kennedy Uluslararası Havaalanı’na gitmişti.

ABD’li yetkililer Cumartesi olan olayın üzücü olduğunu ve Dışişleri Bakanı’ndan özür dilediklerini söylerken, Maduro bu olayın özürle çözülemeyeceğini, “uluslararası yasaların apaçık ihlali” olarak nitelendirdiği bu olay ve kendisinin diplomatik dokunulmazlığı için Venezuela’nın Birleşmiş Milletler üzerinden yasal bir dayatma yapılmasına uğraşacağını kaydetti. “Biz polis tarafından tartaklanarak ve tehdit edilerek bir buçuk saat alıkonduk. Biz bu olaydan ABD hükümetini sorumlu tutuyoruz” şeklinde konuştu.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tom Casey bunun çok üzücü bir olay olduğunu ve ABD hükümetinin bunun için özür dilediğini söyledi.

ABD polisinin terörü
Ülke Güvenlik Şubesi sözcüsü Russ Knocke, Nicolas Maduro’nun John F. Kennedy Uluslararası Havaalanı’nda kötü muamele gördüğünü inkar ederek kendisinin sadece ekstra bir güvenlik kontrolünden geçirildiğini söyledi. Knocke “Maduro ikinci metal dedektöründen geçer geçmez asabi tavırlar sergileyince havaalanı yetkilileri etrafını sardı” diyerek, bir yetkilinin bakana bütün giysilerin çıkartılarak yapıldığı arama için başka bir odaya gitmesini söylendiğinde bunu reddettiğini belirtti.

Maduro daha sonra yaptığı basın açıklamasında kendisinin Venezuela Dışişleri Bakanı olduğunu söylemesi ve diplomatik pasaportunu göstermesinin ardından durumun daha da kötüleştiğini ifade etti. Bakan memurların bir yerde ona ve Venezuelalı diğer yetkililere kollarını ve bacaklarını açmalarını ve arama yapılacağını emrettiklerini fakat onların bunu reddettiklerini ve daha sonra da memurların kendisini kelepçelemek istediğini kaydetti.

“Biz onlara Venezuelalı devrimcilerin onuruyla, gücüyle cevap verdik,” şeklinde BM Venezuela heyetine durumu anlatan Maduro “ABD hükümeti bir Nazi hükümeti, ırkçı bir hükümet,” dedi.

“Eğer bu ABD’li yetkililerin yabancı bir bakana davranış şekliyse, onlar acaba türban takan Arap insanlarına neler yapıyorlar?” diyen bakan pasaportuna ve biletine el konduğunu, bunların daha yeni eline geçtiğini ve bu olay nedeniyle Cumartesi günü ülkesine dönemediğini söyledi.

ABD’nin provokasyonu
Maduro kendisine ve diğer Venezuelalı yetkililere yapılan muamelenin onları kışkırtmak için yapıldığını ve bir buçuk saatin sonunda ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Thomas Shannon’ın kendisini arayarak özür dilediğini ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin olayı çözmek için harekete geçtiklerini söylediğini ifade etti. Gelen Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin ise kendisine ve diğerlerine polisin arama yapması için kollarını ve bacaklarını açmaları gerektiğini söylediğini kaydetti. Kendisini alıkoyan yetkililerin kendisine belli bir suçlama yapmadığını fakat bu alıkoymayla BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ı protesto eden Venezuelalıların cezalandırılmak istendiğini belirtti.

Chavez Cumartesi erken saatlerde Venezuela televizyonundan ABD’li yetkililerin Maduro’yu kendisinin 1992’de iktidara gelmek için yaptığı başarılı olamayan girişimiyle bağlantılandırdıklarını ve bakanın “Terörist eylemlere katılmakla suçlandığı için” alıkonduğunu ifade etti. Olayın provokasyon niteliği taşıdığını söyleyen Chavez, bakanın 1992’deki girişimde oynadığı iddia edilen rolü üzerine sorguya çekildiğini kaydetti. ABD’li yetkililer ise havaalanı güvenliğinin bakanı sorguya çektiğini ve daha sonra diplomatik güvenliğin olayı çözmek üzere havaalanına geldiğini söyledi.

Yıllardır kötü durumda olan iki ülke ilişkileri geçtiğimiz hafta içinde yeni bir döneme girdi. Yıllık BM Genel Toplantısı’nda konuşan Hugo Chavez her yerde ifade ettiği Bush hükümetine olan karşıtlığını BM toplantısında da sert bir üslupla yinelemişti. Uzmanlar Venezuelalı bakanın alıkonmasından sonra iki ülke ilişkilerinin daha da gerileceğini söylüyorlar.