AB Dönem Başkanlığını yürüten Almanya’nın Adalet Bakanı Brigitte Zyprries, Lüxemburg’ta AB üyesi ülkelerin adalet bakanlarının katıldığı toplantı sonrası, “Irkçılık ve yabancı düşmanlığıyla etkin mücadele sadece toplum içinde mümkün olabilir” dedi.

Zypries, “Cezai tedbirler ancak tamamlayıcı olabilir, ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadele söz konusu olduğunda tek başlarına asla yeterli olmazlar” şeklinde konuşurken, önceki gün kabul edilen AB mevzuatının üye ülkeler açısından yasal olarak bağlayıcı olmadığını fakat 27 üyeli birlik açısından “önemli bir siyasi gösterge” olduğunu dile getirdi.

Yeni hükümler uyarınca, AB üyesi ülkeler “ırk, renk, din, soy ya da etnik temelli bir gruba ya da bu türden bir grubun üyesine karşı alenen şiddet ve düşmanlığa teşvik etmek” suçunu bir ila üç yıl arasında hapisle cezalandırılacak.

Öte yandan mevzuatta cezaya ilişkin asgari bir sınır belirlenmemiş olması dikkat çekiyor. Bu durumun, şiddet ve düşmanlığa teşvik etmek suçunun neyi kapsadığı konusunda ulusal mahkemelere serbestlik tanıma amacından kaynaklandığı söyleniyor.

Mevzuatın en dikkat çekici özelliğiyse gamalı haç gibi Nazi sembollerini yasaklamaması.

AB'nin Adaletten Sorumlu Komisyon Üyesi Franco Frattini, yeni hükümlerin “ifade özgürlüğüne tamamen saygı duyacağını” belirterek Nazi sembollerinin yasaklanmamasını savundu. “Somut eylemleri cezalandırıyoruz, herhangi bir düşünceyi değil. Somut bir yoldan düşmanlığa teşvik etmeyi ya da yabancı düşmanlığı konusunda somut bir eylemde bulunmaya teşvik edenleri cezalandırıyoruz” dedi.

Frattini Avrupa Komisyonu’nun açık oturumlar düzenleyerek “20 yüzyılın en korkunç suçları olan Nazi ve Stalinist gaddarlık konusundaki bilinci artıracağını” söyledi.

Letonya, Litvanya ve Estonya, “Sovyetler Birliği’nde Stalin iktidarında insanlığa karşı işlenen suçların affedilmesi, reddedilmesi ya da önemsizleştirilmesinin” yasadışı hale getirilmesini talep etmişti.