www.soL.org.tr
Nasıl verildiyse öyle geri alınmalı
9 Şubat 2008, Cumartesi

Seydişehir Eti Alüminyum'un özelleştirilmesi sürecinin başından itibaren takipçiliğini yapan Metalurji Mühendisleri Odası Başkanı Cemalettin Küçük ile, özelleştirmenin iptali hakkında görüştük.

resim

soL Seydişehir Eti Alüminyum’un 2005 yılının haziran ayında tamamlanan özelleştirme süreci, iki buçuk yıl sonra Danıştay tarafından iptal edildi. Sürecin başından beri takipçisi olan, önce özelleştirmeye dair yürütmeyi durdurma kararı çıkartılmasını sağlayan, ardından bu kararı uygulamayan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunan Metalurji Mühendisleri Odası Başkanı Cemalettin Küçük’ün, Danıştay'ın iptal kararı hakkındaki görüşlerini aldık.

soL: Danıştay'ın iptal kararını nası değerlendiriyorsunuz?
Cemalettin Küçük:
Sonuç itibariyle beklediğimiz bir karardı zira özelleştirme sürecinin tamamındaki uygulama 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu’na aykırıydı. Danıştay bütünlüklü olarak inceledi ve nihai, kesin kararını vermiş oldu. Ama bundan daha önce bir karar vardı. Daha önceden, tesislerin devrinin kamusal zarar doğuracağını öngörerek yürütmeyi durdurma kararı verilmişti.

Ancak bu karar uygulanmadı değil mi?
Bu karara önce itiraz ettiler. İdari dava daireleri yürütmeyi durdurmanın haklılığına hükmederek bu itirazı reddetti. Ancak bu güne kadar bu karar uygulanmadı ve uygulanmaması için bin türlü bahane öne sürüldü. Sanki yürütmeyi durdurma kararı bir yargı kararı değilmiş gibi bir tavır geliştirildi. Bu konuda biz kararı uygulamayan yetkililer ve Özelleştirme İdaresi yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunduk. Ancak Maliye Bakanlığı bu konuda bilfiil taraf olduğu için, suç duyurusunda bulunduğumuz yetkililer hakkında soruşturma açılmasına da izin vermedi.

Sürecin daha da uzaması için firma yetkilileri Danıştay’dan savunma oturumlu duruşma istediler. Danıştay bu isteği kabul etti, bu duruşmaya biz de katıldık ve durumu orada da anlattık.

Sonuç olarak bugün alınan karar ortadadır. Nihai karar alınmıştır ve bu karar özelleştirilmiş tüm kurumlar açısından da özeleştirmenin geri dönüşü anlamında emsal teşkil edecek bir karardır. Ancak ne yazık ki sermaye basını bu durumu gözardı etmek için büyük bir çaba sarf ediyor.

Peki şimdi ne olacak? Yargının kararına riayet edilmeyebileceğini düşünüyor musunuz?
Biz kararın uygulanmasını bekliyoruz. Sonuçta kanunu biz yapmadık, yapan insanlar da meclis kürsüsüne çıkıp “hukukun üstünlüğüne” uyacaklarına dair namus sözü vermişler. Biz yapılmış olan kanunlar çerçevesinde dava açtık. Dolayısıyla eğer karar uygulanmayacaksa, Danıştay’a ne gerek var? Eğer yargı kararları uygulanmayacaksa, o zaman bu insanların çıkıp Danıştay’ı da kapatmaları ve “biz bu ülkeyi padişahlıkla yönetiyoruz” demeleri uygun olur.

Seydişehir halkı, Eti işçileri bizi arıyorlar “ne yapacağız?” diye. Çünkü bir sürü insan mağdur edilmiş durumda.  

Şu an, öncelikle ve derhal yerinde tespit yapılması ve zarar-ziyanın durdurulması gerekiyor, çünkü tesisin bazı bölümlerinin sökülüyor olduğuna dair duyumlar alıyoruz.

Yani makinalar mı?
Tabii. Biliyorsunuz Seydişehir’de boksit madeninden, en ileri teknolojiyle üretilen uç ürün olan, sigara kağıtlarında, meşrubat kutularında kullanılan alüminyum folyoya kadar üretim yapılmaktaydı.

Bunları üreten bazı makinelerin sökülüp satıldığı yönünde tarafımıza bilgiler ulaştı. Şimdi Danıştay’ın kararıyla birlikte, bu sürecin hızlanması söz konusu olabilir. “Biz yatırım yapıyorduk, eski makinaları satıp yerine yenilerini kuracaktık, ancak yargı izin vermedi” bahanesiyle fabrikada zayiat meydana getirebilirler. Dolayısıyla, bir gün dahi geciktirilmeden tesis kamuya iade edilmesi gerektiğini vurguluyoruz.

Özelleştirilen Eti Alüminyum’u satın alan Mehmet Cengiz’in AKP’ye yakınlığı söylentilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle; bu bir söylenti değil, iç içeler. Biliyorsunuz Cengiz İnşaat Karadeniz sahil yolu projesinde var. Benzer biçimde Karadeniz Bakır İşletmelerini aldı, sonra da Eti Alüminyum’u satın aldılar. Daha önce sigortacılık ile uğraşıyorlardı. Bu hızla büyümeleri başlı başına şaibelidir. Biliyorsunuz spor alanında da faaliyet gösteriyorlar. Rizespor’un kulüp başkanlığını da yürütüyorlar. AKP’den önce Mesut Yılmaz ile ilişkili oldukları söyleniyordu, mevcut iktidarla da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden başlayan bir ilişkileri olduğu söyleniyor.

Yargı kararları zaten başka nasıl uygulanmayabilir? Burada üç-dört milyon dolarlık bir maliyetten bahsetmiyoruz. Eti Alüminyum devredildiğinde, yalnızca stokta bulunan alüminyum miktarı 170 bin tondu. Alüminyumun dünya fiyatı işletme devredildiğinde 1500 dolardı, bir hafta içerisinde 2500 dolara çıktı. Yalnızca stok değerlenmesinden elde edilen fiyat farkı 170 milyon dolar ediyor. Devirden bir hafta sonra, yalnızca stoktaki alüminyumun değeri 425 milyon dolar olmuş durumdaydı, ancak tesisler, stoklarıyla birlikte 305 milyon dolara özelleştirilmişti. Buna kâr falan denmez, bu adlı adınca yağmadır, soygundur.

Kaldı ki, Seydişehir tesisleri dünyadaki örnek alüminyum tesisleri arasındadır ve Türkiye’de alüminyumla uğraşan tüm özel sektör Seydişehir’den öğrenmiştir. Dolayısıyla Seydişehir özelleştirmesi sadece nasıl bir vurgun yapıldığı üzerinden değerlendirilemez. Bu özelleştirmenin kendisi başlı başına Türkiye’nin sanayileşmesine vurulmuş bir darbedir.

(Nevzat Evrim Önal)

yazici   mail