www.soL.org.tr
Sinema emekçileri örgütleniyor
13 Şubat 2008, Çarşamba

Sinema ve televizyon emekçileri örgütleniyor. Sinema ve televizyon dünyasının lokomotifi sayılan dizilerin perde arkasındaki kahramanları set emekçileri yaşanan sömürüye dur demek için 24 Şubat Pazar günü Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde bir araya gelerek sorunları ve çözümleri tartışacak, akıl ortaklaştıracaklar.

resim

HABER MERKEZİ Ülke genelindeki televizyon kanallarında şu anda izlenmekte olan ve halen çekimi süren dizi sayısı 100’ün üzerinde. Bu dizilerin bir kısmı daha üçüncü bölümü yayınlanmadan kaldırılıyor ve dizinin hazırlanmasında emeği geçen oyuncusundan teknik ekibine kadar pek çok insan çalışmasının karşılığını alamadan işsiz kalıyor. Sinema ve televizyon emekçileri adıyla oluşturulan mücadele grubu hazırladığı çağrı metniyle “dizi sayısı arttı, herkese ekmek çıktı bu işten” diyenlerin söylediği yalanı ortaya çıkarıyor ve mücadeleye davet ediyor. 24 Şubat Pazar günü Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde bir araya gelecek olan sinema ve televizyon emekçileri, setlerde yaşanan sömürüyü anlatacak, ortak mücadele için nasıl hareket etmeleri gerektiğini tartışacaklar.

Biz üretiyoruz!
Sinema ve TV emekçilerinin hazırladığı “Biz Üretiyoruz” adlı bültenin duyurusunun da yapıldığı çağrı metni, “Setlerde bir hayalet dolaşıyor” başlığıyla yayınlandı. Bir dizi setinde set emekçilerinin tanık oldukları diyaloglardan örneklerin de yer aldığı metinde, birçok dizi setinde, kimi zaman senaryonun var olmadığı bir ortamda emekçilerden çekime hazır olmalarının istendiği, saatlerce soğukta bekletildikleri ve çalışmalarının karşılığının çoğunlukla ödenmediği belirtiliyor. Dünyanın pek çok ülkesinde dizi ve film çekimlerinde özellikle emeğin karşılığının ödenmesi konusunda gösterilen hassasiyete de değinilen yazıda, Türkiye’deki dizi çekimlerinde, hem emeğin, sosyal hayatın ve hakların hiçe sayıldığını, hem de üretim sürecinin sorumlularının, kanal sahipleri ve yapımcılar, emekçilerle dalga geçer gibi, “reklamverenler böyle istiyor” deyip sorumluluktan kurtulmaya çalıştıklarının da altı çizildi.

“ABD’deki 'hocaefendi'ye dokunuyor, biz işsiz kalıyoruz; reyting düşüyor, biz işsiz kalıyoruz; RTÜK’le yapımcı atışıyor, biz işsiz kalıyoruz; yapımcı daha fazla kazanacağı başka bir işe yöneliyor, biz işsiz kalıyoruz... Tersanelerde, başka bir sürü sanayi işletmesinde iş güvenliğinden yoksun, sigortasız, sözleşmesiz 'kaçak' çalıştırılan ve can güvenlikleri bile olmayan kardeşlerimiz gibi, bizler de, sözleşmesiz, iş güvenliğinden yoksun, sosyal hakların umursanmadığı bir mesaiye mecbur ediliyoruz” sözlerinin yer aldığı metinde, ABD’de filmlerin DVD gelirlerinin ve internet dolaşımının telif hakkı için aylardır grevlerini sürdüren senaristlerin, mücadelelerini başarıyla sonuçlandırdıklarına değinildi. Türkiye’deki sinema – TV sektöründe oyuncuların, yönetmenlerin, pek çok farklı branştan sektör örgütlerinin de desteğini alan bu grevin 65. Altın Küre ödül töreninin yapımına engel olacak kadar başarılı olduğunun belirtildiği yazıda bunu başarmanın yolunun üretimden gelen gücü kullanmak olduğu vurgulandı.

Ne istiyorlar?
Çağrı metninde ayrıca, sinema ve TV emekçilerinin taleplerine de yer verildi. Yazıda, sinema ve TV emekçilerinin, emeklerinin karşılığını, sosyal haklarını ve insanca bir yaşamı tıpkı dünyanın diğer ülkelerindeki meslektaşları gibi, on saat üstü günlük çalışmada fazla mesai ücretleri de dahil olmak üzere alabilmesi gerektiği belirtildi. Uzun ve yorucu, ancak meslek için çok önemli olan hazırlık aşamasında, haftalıkların tam olarak verilmesini, yerli yapımcılar tarafından ortaya atılan ve dünyanın hiçbir ülkesinde örneği bulunmayan bölüm başı ücretlendirmenin iptal edilmesini de isteyen sinema ve TV emekçileri, ücretlerin insani şartlarda yaşanabilecek haftalık ücretler olarak ödenmesini de istiyorlar.

Kültürel dayatmaya karşı
Zamanını televizyon karşısında geçirmeye mahkum edilen halkın yerli yapımcılar ve kanal sahipleri tarafından birçok içeriksiz dizi ve film ile istismar edilmesine; kalitesiz, seviyesiz, ırkçı, yobaz / bağnaz yapımların halka dayatılmasına karşı çıkan sinema ve TV emekçileri, kendiliğinden bir çözümün olabileceğine inanmanın, talep ve ihtiyaçların umursanmadığı, hazırlanışında emekçilerin yer almadığı yasal düzenlemelerden medet ummanın bir çare olamayacağının altını çizdiler. Günü kurtarmak ve kadercilik gibi arayışların içinde bulundukları durumdan kurtulmak için yetmeyeceğini söyleyen emekçiler, insanca bir yaşamın hayal olmadığını düşünen tüm meslektaşlarını, düşüncelerini ve dertlerini ortaklaştırmak, çözüm önerilerini paylaşmak için bir araya gelmeye davet ettiler.

yazici   mail