Öncelikle bu konuda değerlendirme yaparken referans aldığımız noktaya bakmak ve değerlendirmeyi bunun üzerinden yapmak gerekmektedir. Referans olarak dini kuralları alırsak; tekstil tüccarının yapmış olduğu evlilikleri dini açıdan değerlendirmesi ve hiçbir sakıncası olmadığını söylemesi toplum kurallarının din kurallarıyla şekillenmesi sonucunu doğurmaktadır. Toplumsal yapıyı şekillendiren hukuk kuralları, hiçbir şekilde din kuralları olamaz ve dini kuralların hukuk kurallarının yerini almasının savunulmasının din ve inanç özgürlüğüyle bağdaşır bir yanı yoktur. Dini törenle birden fazla kadınla evlilik yapmanın hiçbir sakıncasının olmadığını meşru göstermek 1400 yıl öncesinden kalma bir hukuk anlayışının savunulmasıdır ve bunun bugünkü laik hukuk sistemiyle örtüşmesi mümkün değildir. Üç kadınla evlilik yapılmasına karşı olmamız için somut bir kanun maddesine ihtiyaç yoktur. Bu durum, hukukun genel prensiplerine, Anayasa'nın eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına aykırıdır. Kaldı ki Türk Ceza Kanun'unda bu konuda açıkça bir düzenleme de bulunmaktadır.

Hukuk kişinin bireysel tercihi değildir. Hukukta bireysel hak ve özgürlükler vardır ancak kişinin kendisine hukuk seçme özgürlüğü yoktur. Kişiye hukuk seçme özgürlüğünün tanınması çok-hukukluluğu doğurur. Kişinin İslam dinine göre 3 kadınla evli olmasının hiçbir sakıncası yoktur demesi açıkça İslam hukukunu benimsediğini yani başka bir hukuk sistemini seçtiğinin göstergesidir. Oysaki hukuk seçme özgürlüğü bireysel özgürlüklerin korunma şemsiyesi altında değildir.

Ayrıca yapılan açıklamaları siyasi olarak değerlendirmek gerekir. Bir adamın birden fazla kadınla evlilik yapması ve bunu basına son derece rahat bir şekilde açıklaması tesadüf değildir. Türbanın kadına özgürlük getirdiği iddialarının olduğu bir dönemde böyle bir açıklamanın yapılması AKP zihniyetinin, kadınlara nasıl bir hayatın reva görüldüğünün göstergesidir.

Aynı zamanda röportajında İslam'ın dışındaki bütün sistemlerde birden fazla evliliğin yasaklanıp, gayrimeşru hayatın sonuna kadar açıldığını öne süren tekstil tüccarı, diğer dinleri ve yaşam tarzlarını gayri meşru, ahlaki değerlere aykırı olarak değerlendirmekle kalmıyor; kadınların erkeklerin korunmasına muhtaç olduklarını aksi halde aç ve işsiz kalarak zinaya başvuracaklarını söyleyerek kadınlara açıkça hakaret etmektedir.