www.soL.org.tr
'Orantılı, orantısız güç'; TTB Başkanı'na gözaltı, Denizler...
Nurettin Abacıoğlu 8 Mayıs 2008, Perşembe

Takvim ve yazıyı yazdığım tarih: 6 Mayıs...

Son 36 yılın her 6 Mayıs'ı benim için 1 Mayıs kadar önem taşıyor.

6 Mayıs, Denizlerin "Biz şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için savaştık" diye haykırarak ipe boyunlarını korkusuz ve yiğitçe uzattıkları bir tarih kesitidir.

6 Mayıs, kuşkusuz bir idamlıklar hikayesi falan değildir. 6 Mayıs bir güzelleme, methiye günü de değildir. 6 Mayıs, sehpaya çıkan 3 sembol gencin kimliğinde, 68 kuşağının öncüleri ve artcıları ile direniş ve bağımsızlık utkusuna olan inancın resmolduğu bir Türkiye yiğitliği tarihidir. Karaburun mağlupları, belki o gün de kaybetmiştir ve ne iyi ki, daha fazla çoğalarak kazanmak üzere...

36 yıl önce, "O" sabah, sabahı getirmek istemeyen bir karanlığın içinden geçerek Tunalı Hilmi'den Küçük Esat kavşağına doğru yolda yürüyorum. Üniversite öğrencisiyim ve hiç de ders çalışılamamış bir gecenin sabaha vardırılan karabasanının içinden, bir gazete bayiinin önünde durup boş gözlerle baş sayfalara baktığımı, boğazıma düğümlenen hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştığımı ve Meşrutiyet Caddesi'ndeki evime, neredeyse nasıl vardığımı hatırlamayacak bir boşluk içindeki yürüyüşümü ve kapıda beni karşılayan anamın hıçkırıklarla boynuma sarılıp, "onlar benim de oğlumdu" deyişini bugünün grilikleri içinde hâlâ canlı hatırlıyorum.

İşte her 6 Mayıs'ta göz pınarlarımdan yuvarlanan ve şimdiye değin kimseye de belli etmemeye çalıştığım birkaç damla gözyaşımla, bugünü, tıpkı tüm Deniz gibilerin hayatının bir parçası olduğu üzere, ben de, kendi hesabıma yeniden ve iç acımalarımla yaşıyorum.

Onlar şimdi, bizim kuşağın gönlünde, aynı tazelikte ve direnişin sembolü olan üç yiğit ve güneşe yüz çevirmiş yurtsever fidan olarak ve giderek daha büyük bir saygı ve sevgiyle hatırlanıyorlar. Şimdinin kuşakları mı? Onların, bir diziye konu olmalarından sonra, galiba daha fazla bilinir oldular.

Takvim: 4 Mayıs...
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Tabip Odası seçimleri nedeniyle Ankara'da ve bir otelde kalıyor. Sabahın kör karanlığında kaldığı otel odasından sudan ve kendisine tebliğ edilmemiş bir mahkemelik iş nedeniyle derdest ediliyor ve toplumca iyi bilinen bu hekimbaşı, devlet-lü yetkililerin üzüntü ve pardon beyanları ile çitişen bir pişkinlik içerisinde salıveriliyor.

Aslında Gürsoy bırakılmayıp, şu çeteciliği kendinden menkul Ergenekon'culuk işine dahil edilebilseydi ne parlak bir iş başarılmış olurdu. Ama olamadı işte...

Mayıs ayının gelmesiyle birlikte, hükümet, 2008 yılı bakımından demokratik ilerlemecilikte fersah açık kapatma konusunda başarılı sınavlar veriyor. Öyle olmalı ki ve zahir AB müfettişleri durumdan memnun ki, öyle yüksek perdeden olmayan, cılız ve ufak tefek serzenişlerle işi geçiştirmekle, hükümete destek verir görünüyorlar.

TTB Başkanı, acep, ne iştir ki, adresi bilinemez olarak, misafir olduğu bir kentin, otel odasında bulunabiliyor da, İstanbul'da çalıştığı, hastalarına baktığı üniversitesinin kliniğindeki adresinden ulaşılamıyor. AB normlarını her daim, Türkiye'ye belletmeye çalışan komiserler, yaşanan ve yaşatılan bu ucubeden, acaba Türkiye'ye ve hükümete verilecek yeni bir ders olmadığına da neye göre hükmedebiliyorlar.

Bu tabloya baktıkça, gülmek, gülümsemek, kınamak, telin etmek, uzun tahlillerle hükümeti, hükümetten daha kralcı yöneticileri eleştirmek ve bunların tümü için cümle döktürmek bir menzile varamayacak boş çabalar olarak görünüyor.

Söylenecek bir laf var. Ve onu da okuyanlar hemen anlıyorlar.

Takvim: 1 Mayıs...
Memleketin başındaki vekiller heyeti, sadaretlerinin ve mülki idarelerinin büyüklük ve gücüne uygun, kendinden menkül bir icat olan terörist girişimleri engelleme ferasetini becermiş olmanın iç huzurunu taşıyan bir atılım yaptılar. Bu atılım, 1 Mayıs terörünün aslında nasıl esmesi ve estirilebileceğinin  ve ele güne dahil öncelikle, bir kez daha emekçilere nasıl belletilebileceğinin yeni köşe taşı olarak şekillendi.

İstanbul vilayetinin mülki reisi olan zat ise, 1 Mayıs öncesi tebliğlerinde, bu kerre "oranlı güç" şefkat gösterisinde bulunulacağını bildiriyordu. Yaşananlardan sonra, oransız güç kullanılsaydı acaba neler olacaktı meselesi biraz karanlıkta kalmış görünmekle beraber, herhal hikmetlerinden sual olunmayacak idarecilerimizin bunun tecrübesini gelecek 1 Mayıs'a tehir ettiğini düşünmemiz gerekiyor.

Vali, DİSK binasının içinde işçi olmayan, yani, farklı sınıftan insanlar bulunduğuna hükmetmiş ve sınıf birlikteliğinin korunması bağlamında ve sendika yöneticilerine yardımcı olma babında, gaz bombasından, boyalı suya değin her türlü servis hizmetini, bina içerisinde verme çabasını engin bir işbilirlikle göstermiştir.

Emniyet güçleri bakımından da bu tecrübe fevkalade yararlı olmuştur. Mesela ve her nedense, aynı zamanda yanlışlıkla, namlunun ucundan kendiliğinden fırlayan ve hiç arzu edilmediği halde, serseri mayın gibi Şişli Etfal Hastanesi acil girişine yönlenen biber gazı bombaları yerine, eğitilmiş malzemeye ihtiyaçları olduğu bu eşsiz ve engin deneyimle ortaya çıkmıştır.

Gaz bombalarının bu itaatsizliğinin yanısıra, gazeteci kolu kırma gibi müessif vakalara yol açan jopların, emniyetçe ve soruşturma fevkinde gözlem altına alındığı ve takiben üç maç, pardon gelecek üç 1 Mayıs gösterilerinde kullanılmama tedbiri ile ceza kuruluna sevk edileceği söylentileri de ortalıkta dolaşmaktadır.

Diğer yandan, kolluk güçlerinin ayaklarındaki postalların, ayak takımını kovalama ve yere düşmeleri sırasında, tamamen postal iradesine dayalı olarak tekmeleme, pardon istemeden çarpma yanlış fiili de işledikleri yetkililerce gözlenmiş ve alınacak tedbirler konusunda nasıl bir komisyon tertip edilmesi gerektiği düşünülmeye başlanmıştır.

Bu arada, Taksim Meydanı'nın emekçilere, işçilere, ne mene lazım teslim edilmeme basiretine haiz olunduğu, bir kez daha delillendirilmiş olup, bir sınıfın başka bir sınıf üzerindeki gücünün nasıl tevsik edilebildiği, böylelikle bir defa daha ispatlanmıştır...

Özetle...

Günlerin bugün getirdiği,

Baskı, zülum ve kandır.

Ancak...

[email protected]

 

yazici   mail