www.soL.org.tr
Tüketici vurgunu devam ediyor
26 Eylül 2006, Salı

soL Bankaların verdikleri tüketici kredilerindeki artış yavaşlayarak da olsa sürüyor. Ayrıca Türk bankalarının keşfi sayılan taksit kartlar da emekçileri avlamaya devam ediyor.

Otomotiv ve elektronik başta olmak üzere ithal mal tüketim çılgınlığı, Sabancı Holding de dahil olmak üzere büyük sermayeyi, perakende ithal tüketim malı pazarlamacılığına itiyor. Bu sektörde ürün fiyatlarının ABD'deki fiyatların yüzde 80 ilâ 100, AB ülkelerindeki fiyatların yüzde 50 ilâ 80 üzerinde olduğu dikkat çekiyor.

Özellikle cep telefonlarında ve statü sembolü sayılan diğer bazı dayanıklı tüketim ürünlerinde medya desteğiyle hızlı tüketimi pompalayan tekeller, alım gücü sınırlı olan emekçileri bol taksitle avlayarak yüksek kâr marjıyla ürün satıyorlar.

Yurt dışında 80 dolara satılan cep telefonları, 150 dolara 15 taksitle, "ayda 10 dolardan ne çıkar" düşüncesiyle leblebi gibi tüketiliyor.

Otomobil ve konut kredilerinde de "kira öder gibi" ya da "ayda bir yerine iki depo benzin parası" sloganlarıyla pazarlanan krediler, tüketicilerin yıllarca para ödeyerek geçimlerini sağlamaları gereken gelirlerini düşürmelerine, ödeme gücünü yitirdiklerinde ise fahiş ceza faizleriyle karşılaşmalarına neden oluyor. Beş yıllık bir konut kredisinin geri ödemesi, toplamda ana paranın yaklaşık iki katına ulaşıyor.

Yeni bir işsizlik artışı ve küçülme dalgasıyla karşı karşıya kalındığında hem ticari hem de bireysel iflasların zincirleme sonuçlar yaratmasından korkuluyor. Ancak bankalar, bu büyük kâr kapısını sonuna kadar zorlamaya devam ediyor.

Emekçilerin yıllara yayılan şekilde borçlandırılmasının işyerinde sadakati, sabrı, fazla mesai isteğini ve kötü koşullara rıza göstermeyi arttırdığı biliniyor. Bu nedenle bankaların bu tehlikeli kumarı, diğer sektörlerde yoğunlaşmış patronlar tarafından da anlayışla karşılanıyor. Akbank'ın en büyük tüketici kredisi portföyüne ve en büyük taksitli kart hacmine sahip olması, bankanın cazibesini ciddi biçimde arttırıyor.

Emekçileri vuran bir başka banka saldırısı da masraf ve komisyonlardan geliyor. Bankalar, beş altı yıldır her türlü işlemden aldıkları masraf ve komisyonları sürekli katlayarak arttırıyorlar. Bu anormal artış, banka bilançolarına, faiz dışı gelirlere çok hızlı bir büyüme olarak yansıyor ve yabancı sermaye için başka bir cazibe kaynağı oluşturuyor. Bankalara işi düşen herkesin şikayet konusu ettiği bu komisyonlar, gelişkin kapitalist ülkelerde ciddi davalara ve tüketici hareketlerine neden olduğu için, yabancı sermaye Türkiye'deki bu kazanç ortamına oldukça ilgi duymaya başlamış görünüyor.

yazici   mail