HABER MERKEZİ Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), 2003'te yürürlüğe giren İş Yasası'na bağlı olarak getirilen iş güvencesinin, işçilere kıdem ve ihbar tazminatı dışında ek bir gelir kaynağı yarattığını savundu.

TİSK yaptığı bir çalışmayla, İş Yasası'nın uygulamalarına ilişkin görüşlerini Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'yla sendikalara iletti. TİSK, iş güvencesi hükümlerinin işçiye büyük avantaj sağladığını, işçilerin iş akdi fesihlerinin neredeyse tamamını bu hükümler sayesinde yargıya taşıma imkanı bulduklarını ileri sürdü.

TİSK, bu nedenle yargının bu tür davalar açısından yükünün çok arttığını ifade ederken, konuya ilişkin bir enstitü kurulması önerisi yaptı. İşverenler bu tespitle birlikte iş güvencesine rağmen gerçekleştirdikleri iş akdi fesihlerinin artarak devam ettiğini de teslim etmiş oldular. İşverenler konuya ilişkin olarak şunları kaydetti:

"Özellikle büyük kentler dışında kurulu bulunmayan iş mahkemelerinin dışında diğer mahkemelerin iş yargılaması yapmak zorunda kalması, sağlıklı kararların temininde büyük engel oluşturmaktadır. Yargıtay ilgili dairesinin iş yükü ise geçmiş dönemlerin üç katına ulaşmıştır.

Bu uyuşmazlıkların çözümü için klasik yargı yolunun dışında organize hakem kuruluşları ya da çalışma hayatı sorunlarını inceleyecek bir enstitünün kurulması gerektiği düşünülmektedir."

Patronlar işe iade davalarına karşı
TİSK ayrıca, yeni yasayla birlikte arttığına işaret ettiği işe iade davalarının yeterli inceleme yapılmadan karara bağlandığını ifade etti. Mahkemelerin bu davaların sonucunda çoğunlukla işe iade kararı verdikleri belirtildi. TİSK bu nedenle, işe iade davalarının işçilere ek gelir kaynağı yarattığını vurgulayarak, iş akdi feshedilen işçinin her durumda işe iade davası açmasının engellenmesi önerisinde bulundu: