www.soL.org.tr
Baskın Oran, Hadi Uluengin, tasfiye borazanları iş başında
25 Mayıs 2008, Pazar

Baskın Oran, Amerikan üslerine karşı çıkmanın "kemalist milliyetçilik", Hadi Uluengin de anti-emperyalizmin "gericilik" olduğunu ilan etti.

soL Baskın Oran, anti-emperyalizmden, sınıf mücadelesinden söz eden solcuların 1970'lere kazık kaktığını ileri sürmekle yetinmedi, bir de seçim çalışmalarındaki karşı karşıya gelişten ötürü komünistlerden çektiğini "ayağındaki nasırdan" çekmediğini söyledi.

Oran'ın eksenine eş zamanlı olarak sola küfür terapilerine devam eden Uluengin'den de katkı geldi.

"Bağımsız sol" aday olarak seçim çalışmaları sırasında asker çocuğu olduğunu söyleyip kemalistlere çiçek atan, Marksizmle işi olmadığını hakarete varan ifadelerle sıkça vurgulayan, "sınıf" hatırlatması yapan öğrencileri Etiler seçmenine hitap etme kaygısıyla azarlayan Baskın Oran, geçtiğimiz hafta Radikal İki'de kaleme aldığı "Türkiye'yi AKP'ye mahkum edenler utansın" başlıklı yazısında bir kez daha, ama bu kez Marksizm, sınıf gibi kavramlara kendi yüklediği anlamlarla sahip çıkarak, anti-emperyalizmle "hesaplaşmış".

Sonuç olarak AKP'nin serpilmesine anti-emperyalist tutumun olanak tanıdığını ileri süren Oran, yazısına kişisel tarihinden hareketle solun anti-emperyalist, bağımsızlıkçı tavrını "kemalist milliyetçiliğe" eşitleyerek başlıyor. Çarpık bir okumayla kemalizmin Türkiye solu üzerindeki etkisinin bağımsız bir siyasi hat örememe, düzen güçleriyle ittifak aranışları, iktidar perspektifinden uzaklık gibi gerçek sonuçlarıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan Oran, "Sol dediğimiz; Kıbrıs meselesiydi, Amerikan üsleriydi, toprak reformuydu. Yani sol Kemalist milliyetçilikti" sözleriyle sol üzerindeki kemalist etki olarak solun anti-emperyalist yönelimlerini mahkum ediyor:

"Marksizmin sınıfsal ve diyalektik yaklaşımı benim temel dünya görüşüm. Ama, aynen 1930'lara kazık kakmış Kemalistler gibi kimi Marksistler de 1970'lere kazık kaktıkça, yeni ezilmişlik ve dışlanmışlık kategorilerini görmezden gelip sadece iman tazeledikçe, ben onlarla neyi tartışacağım? Bu arada, kendilerini 'Marksist' olarak tanımlayan bazıları ne yaptılar? Söyleyeyim: İnsan'ı devletten ve cemaatten kurtarmaya çalışan Bağımsız Sol Adaycıların zaten sınırlı olan oylarını tırtıklamaya çalıştılar. 2007 seçim kampanyasında TKP'den ve kendini devrimci sol olarak tanımlayıp "küçük olsun benim olsun" diyen cemaatlerden çektiğimizi nasırımızdan çekmedik. Allah hepsine selamet versin."

Baskın Oran'ın "sınıf"ı
AKP'yi ulusalcı ideolojinin büyüttüğünü söyleyen Oran, "hırsızın da suçu var" demeyi de ihmal etmediği satırlarda, "sınıf"tan ne anladığını da ortaya koyuyor: "Bir kere, o sefil kasaba kültürü kendini her yere bulaştırmaya soyundu. İl merkezlerinde bile içkili restoran bırakmamayı marifet sayan bir terör estirmeye başladı."

Sınıf konusunda sınıfta kalan Oran'ın yazısının bütünü diyalektikte de on üzerinden sıfırı hak ettiğini gösteriyor.

Nasırına ise ilaç niyetine birkaç dize önermek dışında elde bir şey gelmiyor:

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allahın adını,
Günahkar da sayılmazdı.
Yazık oldu Süleyman Efendi'ye.

Hadi Uluengin'in beyin salçası
Herkes girişmişken eksik kalmama duygusuyla küfür tekrarına girişen Hürriyet gazetesi yazarı Hadi Uluengin ise Türkiye'de "gençlik hareketi"nin en baştan itibaren "statüko yandaşı" bir eksende geliştiğini, hep şoven bir temele oturduğunu iddia ediyor. "1960 Nisanı'nın ‘katil Menderes' gösterileri ve 27 Mayıs darbesinin 'ordu gençlik elele' sloganları da söz konusu 'statüker muhafazakarlık'ın çok somut göstergeleridir" diyen Uluengin, iddiasını "Tam bu noktada solcular da devreye girip hiç hazmetmemiş oldukları bir Marksizm salçasını da bulayarak, havayı anti-emperyalist eksene kanalize etmişlerdir" sözleriyle taçlandırıyor.

yazici   mail