www.soL.org.tr
İlhan Selçuk'un istediği oldu
26 Temmuz 2006, Çarşamba

“Nasılsa satılacak bari Koç’a gitsin” gerekçesiyle Danıştay’ın kararını bile etkileyen Cumhuriyet gazetesinin istediği oldu… Peki dedikleri doğrulandı mı?

SoL Tüpraş’ta Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun (DİDDK) Tüpraş’ın özelleştirme işlemlerine ilişkin verdiği yürütmeyi durdurma kararının idare tarafından uygulanması için yasal sürenin dolmasına birkaç gün kala, İlhan Selçuk’un yazıları aracılığıyla Cumhuriyet Gazetesi sürece müdahil oldu.

Tartışma, İlhan Selçuk’un gazetedeki köşesinde yazdığı bir yazıyla önce Danıştay hakimlerine sonra davayı açan sendikacılara akıl vermesiyle başladı. Yazıda yer alan “bizde bu akıl varken Tüpraş ne devlette kalır ne de ulusal girişimcide!.. Petrol kurumunu da ya Araba veririz ya çoraba!..” ifadesi ile Tüpraş’ın ulusal sermayede kalması belirtilirken Tüpraş’ın sahibi Koç Holding’e ciddi bir destek sunuldu. Selçuk aynı yazısında sola da akıl vermeye kalkarak Tüpraş için, “bizim solda bu akıl oldukça ya 'Arab' ın, ya 'çorab' ın, ya Hariri gibi bir şaibelinin eline geçecek...” demişti.

Yazıya ilk tepkiler yine gazete içinden gelmiş, Cumhuriyet’teki köşesinde Prof. Dr. Erinç Yeldan Selçuk’un yazısını, “Ne hazindir ki Cumhuriyet gazetesinde son günlerde çıkan bazı yazılar ‘IMF şantajı altında Tüpraş'ın ulusal sermayeye satılması ehven-i şerdir’ görüşünü öne sürerek Tüpraş emekçisini ve sendikasını bu tür hukuk dışı uygulamalara ortak olmaya çağırmaktadır” şeklinde yorumlamıştı.

Erinç Yeldan’ın yazısından bir gün sonra Selçuk konuyla ilgili ikinci yazısını kaleme alıp, bu kez doğrudan Danıştay hakimlerine hitap etti. Selçuk yazıda, Tüpraş’ta Koç Holding’e satış iptal edilirse, Tüpraş’ın yeşil sermayeye gideceğini vurguladı. Yazıda aynen şu satırlara yer verilmişti: “Mahkeme satışı iptal ederse Tüpraş ne davacı sendikanın, ne de devletin elinde kalacaktır... Yeniden satış kaçınılmaz olduğuna göre bugünleri aratacak bir yeşil bela ülkenin Tüpraş'ına el koymasın?..”

İlhan Seçuk’un yazısı yeterli bulunmamış, aynı gün Cumhuriyet Gazetesi’nde “Tüpraş’ta yönetim ulusal sermayenin elinde” başlıklı bir haber de yayınlanmıştı. Haberin kaynağı belirtilmemiş ancak Tüpraş’ta “altın hisse”nin asıl olarak Shell’e verilmiş olduğu gerçeği yanlışlanmaya çalışılmıştı.

Tartışma büyüdü
Cumhuriyet Gazetesi'nin Tüpraş ve özelleştirmelere bakışının daha net anlaşılmasını sağlayan olay ise, yıllardır gazetede yazan Prof. Dr. İzzettin Önder’in Tüpraş ile ilgili 18 Nisan tarihli yazısının sansürlenmesi oldu. Önder, bu nedenle Cumhuriyet’ten ayrılırken ertesi hafta, sansürü protesto eden Korkut Boratav da gazeteye yazı vermeme kararı aldı. Yazılarına gazetemiz SoL’da devam eden bu iki yazarın ilkeli tavırları, Cumhuriyet Gazetesi’ndeki tartışmalara da son noktayı koydu. Gazete, yazarların ayrılmasına ilişkin hiçbir açıklama yapmadı.

Diğer yandan, Koç Holding’in boy boy şirket haberlerine yer verilmeye devam edilirken, Tüpraş özelleştirilmesine karşı tek satır yazılmaması tercihinde ısrar edildi.

Kim haklı çıktı?
Tartışmada İlhan Selçuk’un yazdıklarına karşı sermayenin ulusalı-yabancısı, yeşili- mavisinin olmadığını iddia edenler bir kez daha haklı çıktı. Tüpraş’ın Koç’a satılmasında “ulusal yarar” sağlamak bir yana dursun, Shell’e ciddi tavizler verildiğini hiç kimse inkar edemedi. Koç Holding’in, Shell ile yapmış olduğu anlaşmaya taraflardan yalanlama gelmedi.

SoL, özelleştirme ihalesine İngiliz-Hollanda şirketi Shell’in aldığı yeterlilik ile katılan Koç Holding’in, yaptığı anlaşmayla, ihale öncesinde Shell’e Tüpraş’ta çeşitli imtiyazlar verdiğini haber yapmıştı. Haberin kaynağı olarak ise Rekabet Kurulu’nun Tüpraş’ın satışına onay verdiği 21 Ekim 2005 tarihli kararı içeren resmi rapor gösterilmişti.

Raporda yer verilen anlaşmaya göre Shell, Tüpraş'ta yüzde 2 gibi küçük bir paya sahip olmasına rağmen Türkiye'nin ham petrol ithalatı ile akaryakıt ihracatında söz sahibi duruma geldi. Türkiye'nin aldığı ham petrolün en az yüzde 40'ını satma hakkı kazandı. Tüpraş’ın ihraç edeceği akaryakıt ürünlerinin ise yüzde 50’sini pazarlama imtiyazı elde etti. Shell, şirketin temettü politikalarında söz sahibi oldu.

Ayrıca, bu ay içinde kendisiyle yapılan bir röportajda da Tüpraş’ın Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Tüpraş için birkaç yabancı firma ile temas içinde olduklarını belirtti. Böylece Tüpraş’ın da, “ulusal sermaye” OYAK tarafından satın alınan Erdemir gibi yabancı şirketlere görücüye çıkarıldığı anlaşıldı.

Tartışma yargıyı etkiledi mi?
Cumhuriyet’in reklam pastasında önemli bir yere sahip Koç Holding’in işyerlerinde örgütlü ve ayrıca gazetede etkin olan Türk-Metal Sendikası ile yakın ilişkileri biliniyor. Diğer yandan, gazetenin sahibi durumundaki Cumhuriyet Vakfı’nın mütevelli heyetine, son dönemde Koç Holding ile yakın ilişkileri bulunan bir ismin dahil olduğu belirtiliyor.

Özelleştirme tartışmasında İlhan Selçuk ve Cumhuriyet gazetesinin sergilediği tavrın, Tüpraş’ın özelleştirilmesi ile ilgili yargı sürecine ciddi bir müdahale olduğu görülüyor. DİDDK’nın Tüpraş davasında beş ay önce verdiği Koç aleyhine kararı Temmuz ayı içerisinde “düzeltmesi”nde, Cumhuriyet’in bu tavrının etkili olduğu düşünülüyor. İlhan Selçuk ve Koç Holding’in istediği gibi sonuçlanan yargı sürecinden hemen sonra 795 işçinin çıkarılması, “ulusal sermaye”nin Shell’e bu ülkenin birer vatandaşı olan işçilerden daha yakın durduğunu gösteriyor.

yazici   mail