www.soL.org.tr
Meslekdaşları diyor ki...
5 Şubat 2008, Salı

Çankaya'ya davet edilmeyen bazı meslektaşlarına, Çankaya Sofrası'nda Abdullah ve Hayrünnisa Gül çifti tarafından ağırlanan yazarların tavrını nasıl değerlendirdiklerini sorduk.

Vecdi Çıracıoğlu (yazar)
Yaşanan süreç asıl olarak ekonomik. Yazarların Çankaya’da ağırlanması danışıklı dövüşten başka bir şey değil. Dövizin ucuzladığı bir dönemdeyiz. İthalat çok yüksek olduğu ve ithalat ihracat dengesinin bozulduğu bir dönemde, AKP ekonomik zorlukların arifesinde kendine yandaş arıyor. Türbanla saldırıyorlar. Bu anlamda sanatçılar önemli tabii. Aklı başındaki insan türbanla kapatılmış bir kafanın yemek davetine gitmemeliydi.

Eğer gideceklerse ressamların türbanlara resim yapıp, sonra da onları kafalarına takıp öyle gitmeleri gerekecek. Ama zaten hepsi göz boyama. Asıl sorun ekonomik krizin kapıda olması ve AKP’nin bu sorun karşısında hiçbir çözüm önerisinin olmaması.

Yusuf Ziya Bahadınlı (eski TİP Milletvekili, yazar)
Cumhurbaşkanlığı mevkiindeki kişi istediği ile görüşür elbette. Yazarlarla da görüşebilir başkalarıyla da. Ama öyle bir toplantıya çağrılan yazarın, bu daveti kabul etmemesi gerekir. Karşısındaki kişinin kim olduğuna bağlı olarak gitmemeyi tercih edebilmeli yazar. Kimdir, nedir, oraya nasıl gelmiş, ne düşünür, ne yapar bu ülke yararına? AKP’nin ve Gül’ün geçmişi de memlekete ne kadar yararlı (!) olduğu da açık değil mi? Bir yazar sırf o çağrının cazibesine kapılıp, bu sembolik daveti kabul gidiyorsa, bu o kişi için çok büyük bir ayıptır.

Efe Duyan (akademisyen, şair)
AKP bugün ülkenin yoksul kesimlerinden maalesef en çok destek gören parti. Yine de memleketin altını üstüne getirmek, ekonomik bir çöküşün sorumluluğunu taşımak ve belki ülkeyi ABD’nin güdümünde askeri müdahalelere hazırlamak için bu destek başına yeterli değil. Aydınların içinde de daha fazla destek arıyorlar.

Zira muhafazakar entelektüellerin çapı belli. AKP, liberal entelektüellere yanaşmak durumunda. Türban gündeminin ısındığı bu günlerde, orta sınıfların gözünde özgürlükçü imajını pekiştirip, toplumun muhafazakar kesimlerinin gözünde ise delikanlılık taslamayı amaçlıyor olsa gerek.

Avrupa Birliği ile yürütülen onur kırıcı müzakarelerde ciddi aksamalar var ve bunlar su yüzüne çıkmak üzere. Kuzey Irak konusunda tatmin edici adımlar bir türlü atılamıyor ve kim bilir ABD’nin hangi planlarının parçası olmak için çoktan sözler verildi de haberimiz yok. Ekonomik kriz kapıya geldi dayandı.

AKP’nin arkasında durulmasına, sorumluluğunun paylaşılmasına ihtiyacı var.

Çankaya sofrasının anlamı budur.

Yazar dostlar bu işe alet olmuş diyemeyeceğim, daveti duyar duymaz iştahlarının kabardığına eminim. Büyük bir nezaketle yenen yemeğin, kibar hareketlerin, övgülerin, şık kıyafetlerin, saygılı konuşmaların, yemek takımlarının, uzun kırmızı halının, kapı tokmaklarından halı desenlerine büyüleyici bir atmosferin egemen olduğu ve Çankaya tepesinin irtifasının insanın başını dönüdürdüğüne kuşku bulunmayan bu sofra, sanatçıların ruhlarını satın almak için kurulmuştur.

Yemeği yiyenlerin, kalemleri zaten satılıktı, şimdi diğerlerini bu suça ortak olmaya çağırıyorlar.

Emekçi sınıflara düşman ve pazarlama şirketi gibi çalışan gerici bir partinin vitrininde süs çiçeği olmak bir yazara yakışmıyor.

Evet, gidenler yazarlar ve bazıları iyi yazarlar.

Sirkte şaklabanlık yapan zincirli ve zavallı bir fil yavrusunun becerileri kadar önemli o yazarların üstün yetenekleri.

Ne var ki, Türkiye halkı, mücadele etmeyen aydını ciddiye almıyor, almaz.

yazici   mail