www.soL.org.tr
Ekonomik büyüme tek başına sağlıklı yapmıyor
Cem Terzi 26 Mayıs 2008, Pazartesi

ABD sağlık sistemi XIV (Son)

Sağlık ekonomisi alanındaki çalışmaları ile Nobel Ekonomi Bilimi Ödülü'nü alan Amartya Sen, toplum sağlığı alanında başarılı sonuçlar elde edebilmek için ekonomik büyümeden elde edilen gelirin nereye harcandığının belirleyici olduğunu öne sürmektedir. Sen, çalışmasında ulusal gelir düzeyinin yüksek olmasının toplumsal sağlık ölçütlerini iyileştirmede yeterli olmadığını; insanların ortalama yaşam sürelerinin yalnızca toplum sağlığını iyileştirmeyi önceleyen ülkelerde, uzatılabildiği göstermiştir. Çin, Srilanka, Namibya, Brezilya, Güney Afrika, Gabon ve Hindistan'ın 30 milyon nüfuslu eyaleti  Kerala'nın kişi başına düşen ulusal geliriyle, bu ülkelerdeki insanların ortalama yaşam süreleri karşılaştırıldığında ulusal gelir düzeyinin yüksek olmasının toplumsal sağlık ölçütlerini iyileştirmede yeterli olmadığını gösterilmiştir. Sen değinmemiş olsa da anımsatmakta yarar var: Kerala, Hindistan'da uzun yıllardır sosyalist yerel hükümetin halkın eğitim ve sağlık göstergeleri açısından büyük başarılar elde ettiği bir eyalettir. Çin ise son yıllardaki piyasa uyumlulaşma yönelimine rağmen uzun yılardır sosyalist sistemle yönetilmektedir. Kerala, Çin ve Sri Lanka'da, kişi başına düşen ulusal gelir çok düşük olmasına rağmen daha zengin Brezilya, Güney Afrika, Namibya ve Gabon'a kıyasla insanların doğumda beklenen yaşam süresi çok daha uzundur. Ekonomik refahın toplumsal parametrelerde  genel olarak bir iyileşmeye yol açması doğaldır. Ancak, iyi bir analiz, asıl farkın toplumsal politikalarla oluşturulabileceğini ortaya koymaktadır.

Sonuç
Ekonomik büyümenin bir ülkenin gelişmişliğine, gelişmiş olmanın da her zaman insani gelişmişliğe tekabül etmediği ABD sağlık sistemi analizi ile görülmektedir. 

Albert Einstein "Karşılaştığımız ciddi sorunları, onlara yol açan aynı düşünce düzeyi ile çözemeyiz" demişti. Sağlıkta alanında piyasalaşmanın yarattığı hiçbir sorun da piyasa kuralları içinde çözülememektedir.

Seksenli yıllardan itibaren neredeyse her ülkeye dayatılan neoliberal politikalar, toplumlarda büyük ekonomik ve kültürel kargaşa yaşanmasına yol açmıştır. Toplumla kurduğu organik bağları zayıflatılan insan, yalnız ve korkak hale gelmiştir.  Yanlış bilgilendirmelerle gerçeği öğrenme şansı elinden alınmış, şaşkın, duyarsız, kayıtsız, ilgisiz, tüketimin aracı haline gelmiş insanlar, içinde yaşadıkları sistemin gücüne karşı çıkacak bir toplumsal aidiyet ilişkisi geliştiremez haldedir. İnsanın nihai kaderi koşulsuz uyum sağlamak haline gelmiştir. Böylesi bir ortamda neoliberal dönüşüm programları toplumlara pervasızca dayatılmaktadır. Bu dayatma yalan ve yanlış bilgiler ile insanların zihinlerini karıştırarak uygulanmaktadır. İdeal bir örnekmiş gibi sunulan ABD sağlık sistemi bu uzun yazı dizisinde görüldüğü üzere derin ve süreğen bir kriz içinde, irrasyonel, eşitsizlik üreten bir sistemdir.

Bu yazı dizisi ile ABD orijinli piyasa metaforunun ideolojik örtüsünü kaldırmak,  topluma yaşamlarındaki değişim sürecinin doğasını anlatmak amaçlanmıştı. Umarız becerebilmişizdir.

yazici   mail