www.soL.org.tr
DTP'den 'türbana tamam', dağa yürüyüşe devam
5 Şubat 2008, Salı

AKP'ye destek atıp türban gündemini arkasında bırakan DTP, Demokratik Çözüm Yürüyüşü'ne başladı. Geçtiğimiz haftasonu gerçekleştirilen yerel yönetimler konferansında da Türkiye'nin idari yapısının yerelleşme eksenli dönüştürülmesine ve AKP ile AKP'nin yöntemleriyle rekabet edilmesine vurgu yapıldı.

resim

HABER MERKEZİ DTP'liler "Demokratik Çözüm Yürüyüşü" için Türkiye'nin çeşitli illerinden Diyarbakır'a yola çıktı. Diyarbakır'da buluşacak DTP'liler buradan Şırnak'taki Kasrik Boğazı'na yürüyecek. Burada bir gece çadırlarda konaklayacak olan eylemciler daha sonra "demokratik çözüm bildirisi"ni okuyarak eylemi bitirecek. 30'a yakın ilden otobüslerle dün hareket eden DTP'liler İstanbul ve İzmir'de çeşitli engellemelerle karşılaştı. Yol boyunca da otobüslerin aramalar ve kimlik kontrolleri nedeniyle durdurulduğu belirtiliyor.

Hakkari ve ilçelerinden yola çıkan yüzü aşkın araç askeri noktalarda araç araması ve kimlik kontrolü gerekçesiyle bekletilirken, yapılan uygulamanın keyfi olduğunu ifade eden Hakkari milletvekili Hamit Geylani, "Bizim ne amaçla gittiğimiz, nereye gittiğimiz belli. Bunu onlara da söyledik. Uygulama doğru değil. Ancak bize ‘Biz görevimizi yapıyoruz' diyorlar. Barış için mücadele edenlere karşı yapılan bir uygulamadır" dedi.

İstanbul'dan yürüyüşe katılmak üzere Şırnak'a hareket eden otobüsler de, önce Kocaeli- Sakarya sınırında, daha sonra da Sapanca'da da durdurulup arandı. DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel'in de aralarında bulunduğu 10 otobüs ve 3 minibüs ilk olarak Kocaeli-Sakarya il sınırında bir benzin istasyonunda durdurularak jandarma ve polislerce arandı. Konvoy, ikinci kez Sapanca'da durdurularak aranmak istendi. DTP'lilerin itiraz etmesi üzerine kısa süreli bir gerginlik yaşandı. Ancak DTP'li grubun üst araması ve kimlik sorgulama işlemleri tamamlandıktan sonra araçların hareket etmelerine izin verileceği bildirildi.

Dün İstanbul Avrupa ve Anadolu yakalarından yola çıkmaya hazırlanan DTP konvoyları polisin engellemeleriyle karşılaştı. Konvoylar çeşitli gerekçelerle gişelerde durdurularak bekletildi.

Operasyonların durdurulması için yapılan eyleme katılmak üzere dün Van'dan 65 araçla 400, Hakkari ve ilçelerinden ise 100 araçla 500 kişi yola çıktı. Hakkari'deki uğurlama töreninde konuşan DTP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, TBMM'den çıkan sınır ötesi operasyon kararından sonra yüze yakın savaş uçağının canlıları ve insanları bombalamaya başladığını söyleyerek ‘Edi bese' (Yeter artık) çağrısının, bu kışın ortasında da son olarak demokratik çözüm yürüyüşüne dönüştüğünü belirtti. Van'dan yola çıkan grup adına konuşan DTP İl Başkanı Abdurahman Doğar da, kendilerini canlı kalkan olarak konuşlandıracaklarını söyledi.

‘Bu bölgenin iki güçlü partisiyiz'
DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da eyleme izin verilmemesi durumunda B ve C planları olduğunu, sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştireceklerini belirtti. "Sigortalar atarsa ampül söner" diyen Kaplan şunları ifade etti: "Açık söylüyorum; yani bundan sonra hükümetin yapması gereken bir şey var. Biz demokratik eylem ve taleplerimizde bulunurken ‘sigortalarımızı attırmamaya' dikkat çekiyoruz. Sigortalar atarsa ampul söner. Yani bu bölgenin iki güçlü partisiyiz. Bizim gerginliğe değil, daha çok uzlaşmaya ve diyaloga ihtiyacımız var."

Hasip Kaplan, Kasrik Boğazı ile Cizre İlçesi'nin arasındaki bölgenin yerleşim alanı olduğunu söyleyerek "Burası Gabar ile Cudi dağlarını ayıran bir boğazdır. Dağların tepesine çadır kurmuyoruz ki? Tankların atış talimi yaptığı bir alandır burası. Bu yüzden eylemi burada yapmayı planlıyoruz" dedi.

DTP Diyarbakır İl Örgütü yöneticilerinden Zeynel Bağır, aralarında İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya'nın da bulunduğu 25 ilden Diyarbakır'a otobüslerle gelecek partililerin, binlerce kişi tarafından karşılanmasından sonra Şırnak'a hareket edeceklerini söyledi. Bağır "Amacımız; buradan demokratik hakkımızı kullanarak Şırnak'taki Kasrik Boğazı'na gitmektir. Gece orada kurulan çadırlarda konaklama yapıldıktan sonra çarşamba sabahı ‘Çözüm deklarasyonu' açıklandıktan sonra dönülecektir. Şu ana kadar yola çıkan partililerle ilgili ciddi engelleme söz konusu değildir. Uzak illerden Diyarbakır'a hareket edenler oldu. Herhangi bir engel ile karşılaşırsak direnerek Şırnak'a gitmeye çalışacağız." dedi.

Türbana destek, yerel düzlemde mücadele
Öte yandan AKP ve MHP'nin türban önerisine destek vereceğini açıklayan DTP'liler yerel yönetimlerde AKP ile mücadele etmeye hazırlanıyor. DTP tarafından gerçekleştirilen ‘3. Ekoloji ve Yerel Yönetimler Konferansı'nın sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede önümüzdeki yerel seçimlerin referandum niteliğinde geçeceği ifade edilerek, "Bu seçimler Kürt sorununun şiddet ve inkâr üzerinden mi yoksa demokratik barışçıl yöntemlerle mi çözüleceği konusunda stratejik düzeyde bir rol oynayacaktır. Demokratik Özerklik temelinde, Kürt halkının çağdaş, katılımcı, özgürlükçü ve eşitlikçi toplumsal sisteminin ve kendi demokrasisinin inşasında, bu seçimler tarihsel bir direniş, kararlaşma ve mücadele süreci olacaktır" denildi.

AKP'nin, özellikle 22 Temmuz seçimleri sonrasında Kürt halkına dönük şiddeti ve çatışmaları körükleyici politikalarıyla "son derece uğursuz" bir rol oynadığına değinilen bildirgede, DTP'li belediyelerin siyasi, idari ve mali ablukalarla başarısız kılınmaya çalışıldığı belirtildi. Önümüzdeki yerel seçimlerin bölgede referandum niteliğinde olacağı vurgulanarak "Çok ağır yoksulluk ve yoksunluğa rağmen, halkımız, eşitlik ve özgürlük hayallerini ve açığa çıkmış iradesini, açlıkla terbiye etmeye yönelik politikalara feda etmeyecek kadar direngen ve onurlu bir halktır. Bu gerçeği göremeyen ve anlayamayanlara halkımız önümüzdeki seçimlerde en büyük cevabı verecektir" denildi.

Konferansta alınan kararlarda Türkiye'de kamu yönetimi sisteminin yerel karşısında merkezi yanı ağır basan yapısına karşı "demokratik özerklik" prensibi çerçevesinde kamu yönetiminin yeniden düzenlenmesinin temel mücadele alanlarından biri olacağına vurgu yapıldı. Öte yandan AKP'nin bölgede artan gücüne karşılık konferans kararları arasında şu ifadelere yer verildi: "... Sosyal dayanışma ve paylaşım ağlarının ve kültürünün örülmesine öncülük edilecektir. İstihdam odaklı girişimlerin önü açılacak, bu girişimler teşvik edilecek ve desteklenecektir. Sadaka kültürünü yaratan uygulamalara karşı, yerellerde kooperatifçiliğin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması teşvik edilecektir. Bir yurttaş hakkı olarak yoksul ve dezavantajlı kesimlerin yerel yönetim hizmetlerine ulaşımlarını kolaylaştıracak, dezavantajlı durumu giderecek politikalar geliştirilecektir."

Belediyelerde Türkçe'nin yanısıra Kürtçe'nin de kullanılması uygulamasına devam edileceği de bildirgede yer aldı.                       

‘Belediye sayısını 100'e çıkaracağız'
Sonuç bildirgesinde, şunlar yer aldı: "Önümüzdeki yerel yönetimler seçimlerini bir hamleye dönüştüreceğiz. Yönetiminde bulunduğumuz belediye sayısını daha da artırarak 100'lere ulaştıracağız. Bölge illeri başta olmak üzere ülkemizin batısında bulunan kimi yerleşimleri de kapsayan yerel yönetimlerimize, halkımızın demokrasi, özgürlük ve adalet bayrağını dikerek tüm ezilen yoksul halklarımızın bayramı haline getireceğiz. Konferansımızın açığa çıkardığı bu kararlaşma ve moral düzeyine, başta konferans bileşene olmak üzere tüm demokratik kurumlarımızı, kadrolarımızı ve halkımızı büyük bir sorumluluk, cesaret ve fedakârlıkla katılmaya, gereklerini yerine getirmeye çağırıyoruz."

yazici   mail