www.soL.org.tr
...üstelik ekonomik değil
17 Haziran 2006, Cumartesi

Yüzyılın projesi olarak reklam edilen BTC'den Türkiye'nin kazancı devede kulak kalıyor. Üstelik inşaat aşamasında uğranan zararları gidermek bile yıllar alacak.

HABER MERKEZİ Türkiye’nin son dönemde en büyük başarılarından biri olarak gösterilen Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı, pek çok noktada tam bir fiyaskoya dönüştü. Fiyaskonun en önemli ayağı ekonomik alanda. Projenin büyüklüğüne oranla Türkiye’nin petrolün transit geçişinden elde edeceği gelir oldukça düşük kalıyor.

Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı (BTC) günde 1 milyon varil ham petrol taşıma kapasitesine sahip. Pompalanacak ham petrolün, günde 1 milyon varilin altında olması BTC’yi verimsiz hale getiriyor. Hat tam kapasite çalıştığı durumda, Türkiye petrol geçişinden yıllık en fazla 300 milyon dolar kazanabilecek. Ancak, boru hattının tam kapasite çalışmaya iyi ihtimalle en erken 2010 yılında başlayacağı belirtiliyor.

Azerbaycan petrolünün tek başına tüm kapasiteyi karşılaması mümkün değil. Bu nedenle, Hazar Denizi’ne komşu olan Kazakistan’ın projeye dahil edilmesi büyük önem taşıyor. Kazakistan’ın ikna edilmesi için gösterilen çabaların da bahsedilen bu zorunluluğa dayandığı ifade ediliyor. Geçen hafta basına duyurulan Kazakistan ile varılan anlaşma ile boru hattının 2010 yılından itibaren tam kapasite çalışabilme ihtimali doğuyor. 2010’a kadar Türkiye’nin yıllık kazancı ancak 60 milyon dolar olacak. Bu durumda Türkiye’nin boru hattının inşası için harcadığı paraları yerine koyması yıllar alacak.

Diğer yandan, konuyla ilgili yapılan tartışmalarda Hazar Denizi’nde şu an çıkarılan petrol düzeyinin BTC’yi tam kapasite çalıştırmaya hiçbir zaman yetmeyeceği yorumları da yapılıyor.

Zarar etmeye daha inşa aşamasında başladık
BTC projesinin hayata geçmesi için gereken finansmanın yüzde 70’inin uluslararası finans kuruluşları ile bankalardan, kalan yüzde 30’unun ise projeye katılan taraflardan sağlanması kararlaştırıldı. Proje planlanırken, boru hattının tüm inşaat maliyetinin 2,95 milyar dolar olacağı öngörülmüştü. Yapılan anlaşma gereği, maliyetin 1,4 milyar dolarlık kısmı ise Türkiye tarafından ödenecek. Aynı anlaşmaya göre Türkiye, boru hattının kendi topraklarındaki bölümünün maliyeti 1,4 milyar doları aştığı takdirde, aşan kısmın doğrudan ülkemiz tarafından ödeneceği taahhüdünde bulundu.

Ancak boru hattının inşaata başlanan Eylül 2002’den beri proje maliyeti, sürekli revize ediliyor. Revizyonların nedeni olarak hat güzergahının değişmesi gösteriliyor. Son olarak boru hattının lider şirketi BP, bu yılın Nisan ayında projenin maliyetinin 3,8 milyar dolara çıktığını borsalara duyurdu.

Yeni duyurulan maliyet ile birlikte, Türkiye topraklarında boru hattının inşasına harcanan para 1,8 milyar doları buluyor. Bu durumda, Türkiye’nin imzaladığı taahhüt gereği 400 milyon dolar ek ödeme yapması gerekiyor. Türkiye, devlet şirketi TPAO üzerinden projeye zaten 200 milyon dolar aktarıyordu. Ek maliyet nedeniyle boru hattı inşasının Türkiye’ye faturası, 600 milyon dolara çıkmış oldu.

Uzmanlar, BTC anlaşması yapılırken Türkiye’nin büyük bir hata yaptığını, hattın ülkemizden geçen kısmının maliyetinin 1,4 milyar doları aşacağının çok açık olmasına rağmen göz göre göre Türkiye’nin zarar ettirildiğini iddia ediyorlar.

Diğer yandan, bu tür uluslararası projelerde şirketlerin maliyetleri başta bilerek düşük gösterdiği biliniyor. Düşük maliyet hesabına göre yapılan finansman anlaşmaları, projenin ilerleyen aşamasında ek maliyetleri taraf ülkelere yıkacak formüllere göre imzalanıyor. Benzer bir oyun planı ile BP, BTC’de artan maliyetlere rağmen ödeyeceği miktarı minimumda tutmayı başardı.

Türkiye, BTC’nin çalışmaya başlamasıyla inşaat sürecinde harcadığı paraları 2010’da tam kapasiteye geçileceği varsayıldığında ancak 5 yılda karşılayabilecek. Tam kapasiteye geçilemediği takdirde ise boru hattının Türkiye’ye maliyeti uzun yıllar yerine konamayacak.

yazici   mail