Sağlık Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği Ulusal Hane Halkı Araştırması’nın sonuncusu 2003 yılında yapıldı ve sonuçları da yeni yayımlandı. Toplam 12 bin haneyle görüşüldü. Sağlık açısından önemli veriler elde edildi. Ben yalnızca sağlık finansmanıyla ilgili bölümünü inceleyeceğim.
Bu tür veriler özellikle eşitsizlikleri izlemek açısından önem taşıyor. Ancak araştırmada bulgular kent-kır ve bölge farklılıkları temelinde sunuluyor. Dolayısıyla daha tutarlı bir toplumsal zemin oluşturan sınıflara göre bir değerlendirme yapma olanağı bulunmuyor.
Batıda bir hanede ortalama kişi sayısı 3.6, Doğuda ise 5.81. Okur yazar olmayanların oranı Türkiye’de yüzde 15.8. Doğuda kadınlarda okur yazar olmayanlar yüzde 42.7, Batıda yüzde 13.4.
Hanelerin zenginliği açısından belki bulaşık makinesi sahipliği iyi bir gösterge olabilir. Batıda hanelerin yüzde 33.5’inde bulaşık makinesi varken, Doğuda oran yalnızca yüzde 8.9.
Hane halkının aylık harcama miktarı Batıda 2.5 milyar lira iken, Güneyde 630, Kuzeyde 740 milyon ve Doğu ile Ortada 1 milyar lira civarında. Bunun içinde en büyük pay gıda kalemi: Bütün bölgelerde toplamın yaklaşık yüzde 40’ı kadar. İlginç biçimde cepten sağlık harcamalarının oranı Doğuda yüzde 16.6 ile en yükseği ifade ediyor. Diğer bölgelerdeki oran yüzde 12 civarında. Doğunun sağlıktaki bu farklılığı herhalde bu bölgenin sağlığa daha çok önem vermesine değil, sosyal güvenceye sahip olanların oranının düşüklüğüne bağlı.
Halkımızın son bir ay içinde en sık cepten ödeme yaptığı sağlık kurumları devlet hastaneleri (yüzde 27), SSK hastaneleri (o dönemde Sağlık Bakanlığı’na bağlanmamıştı) (yüzde 21), sağlık ocakları (yüzde 11), özel hekimler (yüzde 10), eczaneler (yüzde 8), özel hastaneler (yüzde 7) ve özel poliklinikler (yüzde 6). Kamu kurumları cepten ödeme yapılan sağlık kurumlarının başında geliyor. Bu bize artık sağlık kurumlarının tümünde hizmetin cepten ödemelere dayandırıldığını gösteriyor.
Toparlayalım: Birlikte ele alırsak devlet hastanelerinin cepten harcamalar açısından toplamdaki oranı yarıya yakın, özel kurumların toplamı yüzde 23 ve hatta eczanelerle birlikte yüzde 31 düzeyinde. Daha SSK’nın özel kurumlarla anlaşma yapmamış olduğu o dönemde bile özel kurumların yüzde 23’lük tercihi son derece yüksek.
Biraz daha ayrıntılı baktığımızda durum şöyle: Devlet ve SSK hastaneleri en çok Batıda, en az Doğuda kullanılıyor. Özel kurumlar en az Karadeniz’de, en çok Batıda kullanılıyor. İşin ilginci Doğu özel hastane kullanımında Batıdan sonra ikinci, özel poliklinik kullanımında ise ilk sırada yer alıyor. Demek ki Doğu için kamu hastanelerinin yetersizliği hastaları özel kurumlara yönlendiriyor. Ayrıca Doğuda sağlık güvencesi olmayanların oranının yüksekliği, kamu sağlık kurumlarında da para alınmaya başlanmış olması durumuyla birleşince, hastaları özel kurumlara yönlendiriyor olabilir: Hizmet satmak açısından kamunun özelden farkı kalmadığına göre.
Cepten sağlık harcamaları içinde yüzde 35 oranıyla ilk sırayı ilaç alıyor. Bunu yüzde 19 ile yataklı tedavi hizmetlerine yapılan harcamalar ve son derece ilginç biçimde yüzde 18 ile hediye, bağış gibi kalemler için yapılan harcamalar izliyor.
Sağlık sigortası olmayanların oranı yüzde 36. Bu olumsuzluk açısından ilk sırada yüzde 49 ile Doğu geliyor.
Kişi başı cepten sağlık harcamasının miktarı aylık 15 milyon lira olarak ortaya çıkıyor. Ortalama hane halkı büyüklüğü 6 kişi olan Doğu için bu aylık 90 milyon lira eder. Araştırmada gösterilmemiş, ancak herhalde kişi başı cepten sağlık harcamasının toplam hane harcamaları içindeki oranı sağlık güvencesi olmayanlarda daha yüksektir.
Sonuç: Sağlık güvencesinin olmaması ve kamu kurumlarında katkı paylarının alanının genişlemesi özellikle sağlık güvencesizleri özel yönlendiren bir işlev görüyor gibi görünüyor.
Ulusal hane halkı araştırması İlker Belek |
Bir çözülmenin anatomisi Tevfik Çavdar |
![]() | Eczacılardan ilaç politikalarına protesto |
![]() | Tülay Tuğcu'dan ilginç açıklamalar |
![]() | İran ve ABD Irak’ı konuşacak |
![]() | Amerikancı beşli, Rusya’ya karşı toplandı |
![]() | Arjantin ABD’nin etanol planlarına tepkili |