www.soL.org.tr
Filistin bölünmeyi hak etmiyor
Gamze Erbil 21 Haziran 2007, Perşembe
İki gün önce, El Fetih’in Merkez Komitesi, Hamas ile tüm ilişkileri kesme kararı aldı. Böylelikle Filistin’de on yıllardır en kritik sorun olan “birlik” konusunda bir adım daha geri atılmış oldu. İsrail ve emperyalizm işbirlikçisi güçler Filistin’i bölme planlarında bir hamle daha yapmış oldular.

Evet, tüm Ortadoğu halkları için yürürlükte olan “bölücü” senaryolar, son bir yıldır Filistin için de gündemdeydi. Filistin ulusal direnişi, Yaser Arafat kimliğinde sembolize edilen “ulusal birlik” konusunda hayli önemli sınavlardan geçmiş ve kritik tüm politik dönemeçlerde Filistin halkının birliği muhafaza edilmişti. Tüm tavizlerine ve geri adımlarına karşın Arafat, birlik konusunda hassasiyetini korumuş belki de bu konudaki ısrarı nedeniyle tam uzlaşmacı ya da tam bağımsız olamamıştı. Hatta belki de Arafat’ın sonunu hazırlayan “hastalığına” da birlikçiliği neden olmuştu.

Arafat’ın ardından yerine getirilen Mahmud Abbas’ın İsrail ve emperyalizmin “adamı” olmasına karşın bu “birlik” geleneğinin bir sonucu olarak bir dizi adımı atarken çok zorluk çektiği biliniyor. Herhalde Abbas, El Fetih’in son kararını alışından ve bunun üzerine yaptığı açıklamalardan sonra bir hayli rahatlamıştır.

Son bir yılda yaşanan bir dizi gelişmenin ardından Filistin’de Hamas ve El Fetih arasındaki sorunlar, direnişi ve Filistin halkını bölecek noktaya geldi/getirildi. Her iki örgüt içinde de çalışan işbirlikçiler, temelde birlik söylemini arkalarına alarak birliğin zeminini dinamitlemek için çalıştı. Geçtiğimiz haftalarda yaşanan son gelişmelerle birlikte bu planın başarılı olmaya yaklaştığı görülüyor.

ABD’nin eski başkanlarından Jimmy Carter’ın dahi itiraf ettiği haliyle, ABD ve İsrail “El Fetih ile Hamas’ın uzlaşmasını engellemek için ellerinden gelen herşeyi” yaptı, yapıyor. Ama artık El Fetih ve Hamas’ın uzlaştırılması uzak bir hedef haline geliyor.

Filistin’de “bölünme” yeni bir durumdur. Ortadoğu halklarının emperyalizme direnişi için hayırlı bir gelişme olmadığı açıktır. Filistin sorunu, bugüne dek Arap ve Ortadoğu halkları için birleştirici bir başlık olmuştur. Ortadoğu’da en işbirlikçi yönetimler bile Filistin başlığında emperyalist ve İsrail yanlısı politikalara açıktan destek verememiş, sıkıntılar yaşamıştır.

Bugünkü haliyle ise, Ortadoğu ve Arap halklarının bir umudu daha “bölünmüş”, işbirlikçilerin bir ayakbağı ortadan kalkmış görünmektedir. Filistin direnişi, birikimi ve mücadeleciliğiyle bu sorunu aşamazsa bu görüntü bir gerçeklik halini alacaktır.

Elbette böyle bir tabloda İsrail’in de saldırganlığı konusunda en temel engelleri de ortadan kalkmış olacaktır.

Filistin direnişi, bir süredir işbirlikçi ajanların diline dolanmış olan “ulusal birlik” sorununu, tam bağımsız politikalarla bütünleştirerek ve politik bir arınma ile yolunu açabilir ve açmalıdır.

Hamas’ın Gazze’yi “ele geçirmesi”, Abbas’ın bir Dünya Bankası bürokratını başbakanlığa getirmesi, yeni duruma AB’den gelen destek açıklamaları... Tüm bunlar emperyalizmin ve İsrail’in Filistin’i bölme planının önemli bir evreyi geride bıraktığının kanıtlarıdır... Bu plan Filistin direnişi için yeni olan bir dizi niteliği barındırmaktadır.

Yine İsrail-Filistin sorununda bir başka “ilk” Gazze için bir “uluslararası barış gücü” olasılığından bahsedilmesidir. Bu da, İsrail’in geçen yıl Lübnan’da yaşadığı yenilginin ardından ilk kez denediği ve belli ölçülerde sonuç aldığı bir müdahale tarzı olarak görülmelidir.

Burada yine kritik olan bölgedeki ülkelerin, İsrail-Filistin sorunu sözkonusu olduğunda kendiliğinden haklının yanında yer alan konumlarının “tarafsızlaştırılması” yani aslında İsrail çıkarlarına uygun hale getirilmesidir. Filistin konusunda sözde hassas olan AKP yönetimi gibi yönetimlerin de yeni “barış gücü” sevkıyatlarına imza atma olasılığı imkan dahilindedir.

Bugün Filistin’e 2005 Ocağındaki seçimlerin ardından kesilen yardımların yeniden akmasından bahsediliyor. Bölünme siyasetinin en kritik iki unsurundan birinin “kan” diğerinin “para” olduğu bir kez daha netlik kazanıyor. Filistin’de geçtiğimiz aylarda dökülen kardeş kanının üzeri emperyalistlerin yardım paralarıyla örtüldüğünde bölünme konusunda geri dönülmez bir noktaya gelinmiş olacaktır. Ortadoğu halklarının direniş geleneğine bir darbe daha inmiş olacaktır. Filistin ve Ortadoğu bu darbeyi hak etmiyor.

yazici   mail