Harp Akademilerinin açılışında konuşan Yaşar Büyükanıt, yeni bir kriz döneminin açılışını yaptı. "Ne yapayım, amuda mı kalkayım" çaresizliğini AKP ve ABD'yi hedef alarak aşmaya çalışan Büyükanıt TSK'nin sancısız bir çözülüşe izin vermeyeceğini gösterdi.
soL Genelkurmay Başkanı Orgenaral Yaşar Büyükanıt tarafından, dün Harp Akademileri'nin açılışında yapılan konuşma, çözülüşü yaşayan Türkiye’de “AKP’nin zaferi ve yeni istikrar dönemi” masalının ne kadar diken üstünde olduğunu ortaya koydu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve genel olarak AKP’nin yükselişi karşısında TSK’nın çaresizliğini daha önce “Ne yapayım, amuda mı kalkayım” diye özetleyen Büyükanıt, dün yaptığı açıklamalarla, amuda kalkmakla eşdeğer bir performans sergiledi.AKP=ABD=PKK
Büyükanıt’ın konuşmasında en can alıcı noktayı, PKK ve Kuzey Irak’ta kurulması öngörülen Kürt devleti konusundaki tüm sorumluluğu, AKP ve ABD’ye yıkmak oldu. Böylece TSK, bir süredir düşük yoğunlukta sürdürdüğü “AKP’yi Kürt sorunuyla sıkıştırma” eğilimini tam gaz sürdüreceğini ortaya koymuş oldu.
TSK’nin tüm bu tablodan “bağımsız”, terörle mücadelesini sürdürdüğünü söyleyen Büyükanıt, “Bir ülkedeki terör örgütünün dışarıdan destek almadıkça varlığını devam ettirmesi olanaksızdır. İlişki içinde bulunduğumuz dost ve müttefik birçok ülkeyi bugüne kadar bu konuda uyardık. Ancak üzüntü ile ifade edeyim. Hiçbir ülkeden destek görmedik” diyerek ABD’ye net mesaj gönderdi.
Genelkurmay Başkanı, “Terörle mücadelesinde on binlerce asker ve vatandaşını teröre kurban veren hiçbir ülke böyle bir zafiyetin içine düşmemiştir” diyerek hükümete işaret etti. “Hiçbir ülkenin güvenlik güçlerinin terörle mücadele azmi ve uygulamaları, gizli bazı emellerle bu kadar engellenmemiştir” ifadeleriyle hükümete ağır biçimde yüklenen Büyükanıt, “Bu sözlerimin bazı kişi ve grupları rahatsız edeceğini biliyorum. Bu çevrelerden beklentimiz bu sözlere somut kanıtlarla cevap vermeleridir. Kulağa hoş gelen birtakım sloganvari sözlerle konuşanları ulusumuz asla affetmeyecektir” diye konuştu. Büyükanıt, “Sloganvari sözler” betimlemesi ile “Bu terörün son çırpınışlarıdır” diyen Erdoğan’ı ima etti.
Başbakan Erdoğan’ın birkaç gün önce BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma, TSK’nin ABD’nin peşinde uluslararası kriz bölgelerinde aldığı ve almakta olduğu rolleri ortaya sererken, AKP’ye yüklenmek adına ordu tarafından yapılan bu “aklanma” girişimi, ülkenin çözülüşüne karşı çaresiz pozisyonda bulunan ordunun “amuda kalkması” olarak yorumlanıyor.
Ancak ABD’yle girilen ilişkiler ve artan bağımlılaşma düşünüldüğünde, söylemden öte gidemeyecek bu çıkışın, çözülüş dinamiklerini şiddetlendirmesi bekleniyor.
Bedeli DTP ödeyecek
Kuzey Irak’ta bağımsız bir devlete doğru ilerleyen oluşumu endişeyle izlediklerini belirten Büyükanıt, AKP’ye karşı konumlanışlarının diyetini DTP’nin ödeyeceğinin de sinyallerini verdi. Büyükanıt şöyle konuştu:
“Biri ‘Biz PKK’ya terör örgütü diyemeyiz. Terör örgütü dersek biz sizleşiriz’ diyor. Biz sizleşiriz... Buna hukuk içerisinde mutlaka çözüm bulunması gerekir. Çünkü on binlerce Mehmetçiğimiz dağlarda terörle mücadele ederken ülkenin başkentinde bu tarz konuşmaların olması çok hazindir ve tedbir alınması gerekir.”
Büyükanıt’ın “hukuk içinde çözüm” vurgusu, hemen herkes tarafından “DTP’yi kapatın” çağrısı olarak yorumlanırken, konuşmanın ardından DTP, “Fatura bize çıkarılmaya çalışılıyor” açıklamasında bulundu.
Anayasa’ya kanca
Büyükanıt tarafından yapılan açıklama, ordunun, AKP tarafından büyük bir beceriksizlik ve aymazlıkla ilerletilen Anayasa taslağı sürecine de razı olmayacağını gösterdi. Büyükanıt, yeni anayasada orduya verilmesi planlanan rol ve laiklik konusunda yaptığı açıklamalarla, başta türban meselesi olmak üzere bir dizi başlıkta AKP tarafından yapılacak değişikliklere rıza göstermeyeceklerini ortaya koydu. Büyükanıt, şöyle konuştu:
“Kuşku duyulmaması gereken bir husus var, biz askerler olarak bir kez daha vurguluyoruz; bizim taraf olduğumuz ve vazgeçemeyeceğimiz unsurlar vardır. Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter devlet yapısının, üniter yapıdan oluşan ulus devlet yapısının, bu temel yapıya dayalı laik devlet yapısının ve silahlı kuvvetlerin yerleşik düzenlemelerinin politik, hissi ve önyargılı yaklaşımlarla bozulmamasıdır.”
Büyükanıt, anayasa taslağında merkezi devlet yapısına yönelik karşı düzenlemeleri “devleti budamak” olarak nitelendirirken, “Bireyi yükseltirken, devleti yıpratmak yanlış” diye konuştu.
Bu açıklamaların ardından, hazırlanma biçiminden içeriğine kadar birçok eleştiriye maruz kalan ve gün geçtikçe kadükleşen yeni anayasa çalışmalarının, ya tamamen kadük bir düzenleme haline geleceği, ya da hepten rafa kalkacağı tahminleri yapılıyor.
Yine darbe sopası
Ordunun siyasete müdahalesini ima ederek, “Şunun bilinmesini isterim ki, her şeyin bir hududu vardır, bu hududu kimsenin zorlamaması gerekir” diyen Büyükanıt, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son defa ifade ediyorum ve belki bir daha tekrar etmeyeceğim, Türk silahlı Kuvvetlerinin iç politika ile ilgisi olmaz ve olmamalıdır. Ancak ülkemizin ve rejimimizin temel direkleri üniter, ulusal ve laik devlet yapımız bizim var olma nedenimizdir ve olmaya devam edecektir. Bu temel değerleri savunanları neredeyse gerici olarak gören zihniyet sahipleri ülkemizde var olmaya ve üremeye başlamışlardır. Bu çevreler ancak erginliğe ulaştıklarında gerçeği anlayacaklardır. Bu uyanış, pişman olmak için çok geç olabilecektir.”
Konuşmasında sık sık “iç ve dış mihraklar tarafından yapılan saldırılar”a değinen Büyükanıt’ın, özellikle AKP-ABD ilişkilerinde giderek artan bir rol oynadığı öne sürülen Fethullah Gülen’i de ima ettiği belirtiliyor.
“E-muhtıranın” yayınlandığı 27 Nisan sonrasında yapılan en ciddi çıkış olarak yorumlanan açıklama, orduya karşı bir zaferle seçimden çıkan AKP’nin, istikrar nidalarıyla başladığı ikinci döneminde elinin rahat olmayacağını gösteriyor. Ordunun, emperyalizmli ilişkiler ve devleti yeniden yapılandırma operasyonunun tekelini rahatça AKP’ye bırakmak istemeyeceği; bu yüzden yakın dönemde, ekonomik krizle de beslenen büyük çaplı yeni gerilimlerin doğacağı öngörülüyor.