Küba Devlet Başkanı Fidel Castro, eski İspanya Devlet Başkanı Jose Maria Aznar'ın Yugoslavya savaşı sırasında ABD Başkanı olan Bill Clinton'a Sırp radyosunu ve televizyonunu bombalamayı öğütlediğini ortaya çıkararak Aznar'ı açıklama yapmaya çağırdı.
Havana, 2 Ekim (Prensa Latina) Küba Devlet Başkanı Fidel Castro, eski İspanya Devlet Başkanı Jose Maria Aznar'ı 1999'da dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'a Sırp radyosunu ve televizyonunu bombalaması şeklinde öğüt verdiğinin doğru olup olmadığını açıklamaya çağırdı.
Küba Devrimi'nin lideri, önceki gün yayınlanan makalesinde, "Aznar ve ABD hükümetinin sözcüleri bu konuda suskun kaldılar" dedi.
Prensa Latina makaleyi okuyucularına sunuyor:
Başkomutandan Düşünceler
AZNAR'IN SESSİZLİĞİ
25 Nisan 2003'te Küba devlet televizyonunda yayımlanan bir yuvarlak masa programında, dünya liderlerinin soykırım ve katliam ortağı olan dönemin İspanya Başbakanı Jose Maria Aznar'ın 13 Nisan 1999'da Yugoslavya'da savaşın başlayıp başlamayacağı belirsizken Bill Clinton ile görüştüğünü ve kendisine şunları söylediğini belirtmiştim:
"Eğer savaştaysak; kazanmak, kısmı bir zaferden daha fazlasını elde etmek için bunu topyekûn bir savaşa çevirelim. Bir ay sürse de, üç ay sürse de savaşı sürdürelim. Neden hâlâ Sırp radyosunu ve televizyonunu bombalamadığımızı anlamıyorum."
Aznar ve ABD hükümeti sözcüleri bu konuda sessiz kaldılar.
Aşağıda yer alan metin daha önce hiçbir yerde yayınlanmadı. Gelecek düşünceler gerek gizli gerekse kamuoyunun bildiği başka malzemeleri kullanacağım.
[...]
AZNAR: "Açık konuşacağım. Başkan Clinton'a söylediğim gibi, NATO'nun başına gelmemesi gereken bir durum varsa o da şu anda yenilmesidir. Sadece NATO'nun güvenilirliği değil, varlığının kendisi de tehlikeyle karşı karşıya. Eğer bu mesele 30 yıl önce yaşanmış olsaydı, müdahale etmezdik. Avrupa daima etnik temizliklere, azınlık ve çoğunluklar arasındaki karşı karşıya gelişlere, dini çatışmalara sahne oldu.
Bugün böylesi bir duruma tahammül edilemez. Siyasi açıdan bakıldığında, daha önce söylediğimiz nedenden ötürü Kosova'nın bağımsızlığından yana olmamız söz konusu olamaz."
Aznar, Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'tan bahsederek şöyle demişti: "Onunla yarın Brüksel'de görüşeceğim. Chirac'la iyi vakit geçirmek istediğimde, ona ‘Bu Amerikalılar da gerçekten korkunç' diye başlarım söze. Üç hafta önce kendisiyle Elysium'da akşam yemeği yedik. Sizin aranızda ne geçtiğini bilmiyorum ama senin hakkında berbat şeyler söyledi. Söylediklerinin yerinde olduğunu fakat bunları tartışmak için orada olmadığımı söyledim.
Bence savaşı kazanmak için Belgrad hükümetiyle halk arasındaki iletişim hatlarının kesilmesi gerekiyor. Sırpların bütün iletişim hatları; radyosu, televizyonu ve telefonları kesilmeli. Bunun yanında, enformasyon politikasını yeniden inşa etmeliyiz. NATO'nun enformasyon politikası felaket. İnsanlara, savaşa girmiş değil de maceraya çıkmışız gibi bir izlenim veriyoruz. Gerçek anlamıyla iletişim boşlukları var. Gidebildiğimiz yere kadar gitmeli, bütün iletişi hatlarını ve sağlayıcılarını kesmeliyiz.
İtalya ve Yunanistan'a dikkat etmemiz gerek. İtalya'da hava trafiği ve turizm olumsuz yönde etkileniyor. D'Alema verili durumda iyi iş çıkarıyor. Onun kolay çözümlere ulaşmasına engel olmalıyız.
İnsancıl yardım çabaları başlatmamız gerek. Vatandaşlarımız, bombalamaların yanında insancıl çalışmalarımızın etkisini görmeli.
Şu anda pozisyon değiştirmek saçma olur. Dün Annan'la konuştum. Meseleye ilişkin kesin bir tutum aldığını gözlemledim. Bunu kendisine açıkladım. Esnek olabiliriz fakat insanlara NATO'nun geri çekildiği izlenimini vermemeliyiz.
NATO'nun bu gücü sürdürüp sürdürmeyeceği konusunda esnek tutum alabiliriz fakat kendimizi Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü (OSCE) gözlemcilerinin geri dönüşüyle tatmin edemeyiz. Şeffaflığın yanında, bir garantimiz de olmalı.
(Sırp Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç'ten bahsederek) Onun içerden devrilip devrilmeyeceğini görmemiz için bu stratejiyi uygulamaya devam etmeliyiz.
Eğer generallerinden bazıları Lahey Adalet Divanı'nda yargılanmaktan korkarlarsa işbirliği yapabilirler. Miloseviç muhtemelen şansını deneyecek ve anlaşmaya varacaktır. Onun gücünü arttıracak değil azaltacak bir anlaşmayı zorlamalıyız.
Kara harekâtı meselesine el atmamız bile gereksiz.
Herkes planların henüz tamamlanmış olduğunu biliyor; başka türlüsü de saçma olurdu. Eğer mevcut stratejimiz işe yaramazsa, başka seçeneklere başvurmamız gerekir. Bu durumu masaya yatırmalıyız. Eğer yaptığımız hiçbir şey bir sonuca varmazsa, önümüzdeki aylarda müdahale etmek zorunda kalırız. Ancak, yaptıklarımız Kosova'yla sınırlı olmaz. Aksine, Bosna ve hatta Macaristan dâhil olmak üzere Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'nin diğer alanlarını da kapsar. Macaristan Devlet Başkanı genç ve zeki bir lider. Bana Miloşeviç koltuğundan edilmeden, Kosova ikiye ayrılıp Bosna Hersek'in birleşik bir Sırp Cumhuriyeti, Hırvatistan ve bağımsız bir Müslüman ülkesi şeklinde parçalara ayrılması için gereken politika yeniden formüle edilmeden asla başarılı olamayacağımızı söylemişti. Onunla aynı fikirde değilim fakat bu fikrin bölgede yer alan ülkelerde destek topladığına inanıyorum. Sırplar ve Arnavutlar için tekrar birlikte yaşamaya başlamak çok zor olacak! Şuanda yaptıklarımızı sürdürmeliyiz fakat Bosna'ya gireli yıllar oldu ve ne zaman çıkabileceğimizi bilmiyoruz. Arnavutlar konfederasyon düşüncesini kabul edebilir ama Miloşeviç iktidarda olduğu sürece bu mümkün olmaz.
Eğer medeniyetlerinin doğumunu sembolize eden bölgelerde bir Sırbistan varlığının garantisi olmazsa, kabul etmeyeceklerdir. Yerli toprağın kaydedildiği ve ‘özgürleştirilmesi' gerektiği düşüncesi doğacaktır.
Önceliğimiz savaşı kazanmak; ondan sonra ne olacağını göreceğiz."
[.] Aznar'a 13 Nisan 1999'da Başkan Clinton'a Sırp radyosunu ve televizyonunu bombalamayı salık verdiğinin doğru olup olmadığını soruyorum.
Fidel Castro Ruz 29 Eylül 2007, 8.36.
![]() | Minibüs saldırısı 'operasyon' iddiası |
![]() | Topraksızlar Soros'a karşı |
![]() | Kocaeli Üniversite Hastanesi'nde işçi kıyımı |
![]() | TOKİ işçilerinden eylem |