www.soL.org.tr
Koç'un iki yüzü
26 Temmuz 2006, Çarşamba

HABER MERKEZİ Tüpraş'ın özelleştirilmesi öncesinde ve sonrasında Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç sürekli olarak işçi çıkartacak mısınız sorularıyla karşılaştı. Daha önce yaşanan özelleştirme deneyimleriyle işten çıkartmalar artık birbirinden ayrılamayacak gelişmeler olduğu için de kamuoyu Koç'tan hep pozitif söylemler duydu.

Geçtiğimiz yılın Kasım ayında Vatan gazetesine verdiği bir röportajda, "işten çıkarma olacak mı?" sorusuna "Züccaciye dükkanına giren fil gibi sıfırdan başlama diye bir şey yok. İçeridekiler işi bizden daha iyi biliyorlar. Yine onlarla çalışırız. Koç Grubu sistemimizi oraya monte ederiz" şeklinde cevap vermişti. Monte edilen sistemin nasıl bir şey olduğu ise son işten çıkartmalarla anlaşıldı. Zaman gazetesine aynı dönemde verdiği bir başka röportajında ise daha da ileri giderek, "yatırımlar hızlanacağından dolayı, istihdamın artabileceğini işçilere komünike ettik" beyanatını vermişti. Çalışma yaşamı uzmanları bu konuda, Koç'un çıkartmayacağız diyerek Tüpraş'tan adam çıkarmasında bir sorun olmadığını, esas sorunun sendika ve işçiler tarafından buna inanılmasında olduğu yönünde görüş bildiriyorlar.

Koç grubunun işten çıkarmalarla, sendikasızlaştırmayla, grev karşıtlığıyla dolu bir tarihi bulunuyor. Piyasaların ve satışların iyiye gittiği dönemde esnek çalışma, şirket kültürü gibi kavramları ağzından düşürmeyen holding, kriz dönemlerini işçi çıkartma dönemleri olarak görüyor. Örneğin gruba bağlı Tofaş'ta 1993 yılında 8335 kişi çalışırken kriz yılı olan 1994'te işçilerin 3206'ı kapı dışarı edildi. 1997'e kadar işçi çıkartmalara devam eden şirketin işçilerinin küçük bir bölümünü işe geri alması dönemin basınında geniş yer kaplamıştı. Bir sene sonra alınan işçilerin hepsi yeniden işten çıkartılmıştı.  Yine gruba bağlı "kalite çemberleri" ve "esnek çalışma" yöntemleriyle basına yansıyan Beko'da, istihdamın yüzde onuna denk düşen 200 kişinin iş akitleri feshedilmişti. Koç şirketler grubunun en büyük başarısı ise sendikasızlaştırma veya sendikayı uyumlulaştırma deneyimleri olarak görülüyor.  Önceki yıllarda Arçelik'e bağlı taşeron firmalarda Birleşik Metal-İş'e üye olduğu için işten çıkartılan işçiler veya daha dün İzmir Tansaş'ta Nakliyat-İş'e üye oldukları için işten çıkartılan 35 işçi bunun somut göstergeleri olarak görülüyor.

Bütün bunların yanında Koç grubu halkla ilişkiler başlığında önemli adımlar atarak yıpranan imajını düzeltmeye çalışıyor. geçtiğimiz Nisan ayında, Birleşmiş Milletler'in Küresel İşbirliği Anlaşması'nı Genel Sekreter Kofi Annan'ın da katıldığı bir törenle imzalaması iç basında önemli bir yer kaplamıştı. İnsan hakları, çevre sorunları ve çalışma yaşamı başlıklarında  10 adet ilkenin imzalandığı bu anlaşmanın pratik olarak hiçbir etkisi veya takip etme mekanizması olmamasına rağmen, anlaşma maddelerinden "Örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme haklarının etkin bir şekilde tanınması", "her türlü zorlayıcı ve baskı altında çalıştırmanın engellenmesi" gibi başlıklar sendikalar arasında bile bir ilgi uyandırmıştı. Uzmanlar, Küresel İşbirliği Anlaşması'nı hem dünyanın büyük şirketlerinin suçlarını örtme çabasına BM eliyle verilen bir destek olarak hem de BM'nin özel şirketlerle bağlarının güçlendirilmesi amacına hizmet etmesi nedeniyle eleştiriyorlar. Dünyadaki büyük şirketlerin çok önemli bir yüzdesinin ABD merkezli olması dolayısıyla bu gidişat BM'nin ABD kontrolüne başka mekanizmalar üzerinden de alınması olarak yorumlanıyor.

New York dönüşünde konuşan Mustafa Koç, "içinde yaşadığımız topluma karşı sorumluluklarımızın arttığınını bilincindeyiz" açıklamasında bulunmuştu.

yazici   mail