www.soL.org.tr
1 Mayıs saldırılarına kırmızı kartlı protesto
6 Mayıs 2008, Salı

1 Mayıs'ta yaşanan fiili sıkıyönetim ve polisin saldırılarına karşı Başbakan, Vali ve bakanlar hakkında suç duyuruları devam ediyor. TKP İstanbul İl Başkanı Hüseyin Karabulut ve sanatçı İlkay Akkaya TKP üyeleri ve Yurtsever Cepheliler adına dün suç duyurusunda bulundu.

resimHABER MERKEZİ Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Yurtsever Cephe, 1 Mayıs günü İstanbul’da fiili sıkı yönetim ilan eden ve emekçilere yönelik gazlı, coplu saldırıların azmettiricisi olarak Başbakan Erdoğan, İçişleri Bakanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, İstanbul Valisi, polis amirleri ve sivil, resmi polisler hakkında suç duyurunda bulundu.

TKP İstanbul İl Örgütü adına Hüseyin Karabulut, saat 11:30’da Sultanahmet Adliyesi önünde bulunan TKP ve Yurtsever Cephe üyeleri ile biraraya gelerek, suç duyurusunda bulundu. TKP ve Yurtsever Cepheliler “İşçi Düşmanı İşbirlikçi AKP”, “Ayaklar Baş Oldu”, “AKP’den Gazlı Coplu Demokrasi”, “Savaşta Bile Hastaneye Saldırılmaz”, “İşçi Düşmanı Vali İstemiyoruz” dövizleri taşırken, “AKP’yi istemiyoruz”, “Vali istifa”, “İşçi düşmanı işbirlikçi AKP” sloganları attılar.

1 Mayıs, AKP’nin emekçi düşmanlığını gözler önüne serdi
Buluşmanın ardından konuyla ilgili konuşma yapan Karabulut, 1 Mayıs’ların işçilerin ve emekçilerin bayramı olmaktan çıkarılıp, işçi ve emekçilere dönük şiddetin, terörün, dayağın ve provokasyonların günü haline getirildiğini vurguladı ve 1 Mayıs 2008’te yaşananların, AKP’nin 12 Eylülcü, cuntacı ve emekçi düşmanı bir hükümet olduğu gerçeğini açığa çıkardığını söyledi. Yurtseverlerin ellerindeki “AKP’ye Kırmızı Kart” yazılı kartlar dikkat çekerken, kartlarda, AKP iktidarının dokuz kusurlu hareketinden ötürü ihracı hak ettiği belirtiliyor.

1 Mayıs’ta işçilere ve emekçilere dönük gaz bombasıyla saldırının insanlık dışı olduğunu belirten Karabulut, saldırıyı gerçekleştiren, emri veren, genelgeyi yayımlayan herkesin bu insanlık suçuna ortak olduğunu vurguladı. Hastane içlerine bilinçli gaz bombası atılmasının, parti binalarına, sendika binalarına bombalarla saldırılmasının İstanbul Valiliği tarafından hangi mantıkla izah edilebileceğini ifade eden Karabulut, ikinci bir Madımak olayının yaşanmasının işten bile olmadığını belirtti. Karabulut, Başbakan Erdoğan’ın işçi ve emekçilere dönük yasakçı bir tutum sergilemiş, onları “ayaktakımı” benzetmesiyle tahrikçiliğe başlamış, 12 Eylül askeri cuntasının yasakçılığını sürdür olduğunu ifade ederek, Erdoğan’ın halktan özür dilemesi gerektiğini vurguladı.

AKP ve aktörleri azmettirici durumunda
AKP hükümetinin, uzlaşmaz ve işçi düşmanı tavrıyla Taksim Alanı'na koyduğu yasakçı tutumun ve İçişleri Bakanlığı emrindeki Emniyet Teşkilatı’nın yaptıklarının ortada olduğunu söyleyen Karabulut, Çalışma Bakanı ve İçişleri Bakanı’nın istifa etmesi gerektiğini belirtti. “Orantılı güçle” İstanbul’u gaza boğan Vali’nin, 1 Mayıs’ta yaşananların diğer sorumlusu olduğunu dile getiren Karabulut, bu sene hastane acil girişine bilinçli olarak gaz bombası atan polisi koruyan bir Emniyet Müdürünün de sorumlulardan bir tanesi olduğunu, 1 Mayıs’ta yaşanan terör ve şiddetin sorumlularının bulunması ve yargı önüne çıkarılmasının hem hukuk açısından, hem insanlık açısından hem de emekçi halkın vicdanı açısından derhal sağlanması gerektiğini vurguladı.

Sanatçı İlkay Akkaya da konuyla ilgili konuşma yaparken, emekçilerin, yurtseverlerin yaşadığı durumun aynısını sanatçıların da yaşadığını belirterek, toplam beş saat gözaltında kalarak, şiddete maruz kaldığını, isteğinin sadece Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarına katılmak olduğunu ifade etti. Emekçilerin 1 Mayıs mücadelesinin haklılığına değinen Akkaya, seneye yine aynı durumda olacağını, yine haklı Taksim mücadelesini vereceğini belirtti.

Konuşmaların ardından, Karabulut ve Akkaya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunurken, ardından TKP ve Yurtsever Cepheliler alkışlar eşliğinde Tabipler Odası’nın Valilik önünde gerçekleştirdiği eyleme katıldı.

DİSK, KESK ve Türk-İş'ten de suç duyurusu
DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi de 3 konfederasyon olarak , İçişleri ve Çalışma Bakanı, ile İstanbul Valisi ve İstanbul Emniyet Müdürü hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Çelebi, DİSK, KESK ve Türk-İş'in 1 Mayıs değerlendirmesini ilişkin düzenlediği ortak basın toplantısında, "Taksim'i sadece emekçilere yasaklayarak toplantı ve gösteri yürüyüş hakkımızı gasp eden İçişleri ve Çalışma Bakanı, 'orantılı güç', 'zor kullanma' talimatını veren İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü hakkında üç konfederasyon olarak suç duyurusunda bulunacağız" dedi. Uluslararası platformlarda da 1 Mayıs olaylarının takipçisi olacaklarını söyleyen Çelebi, 2009'un 1 Mayıs'ında da Taksim taleplerinin devam edeceğini belirtti.

Çelebi, 1 Mayıs 2009 sürecinin şimdiden başlatılması gerektiğini vurgulayarak, tedbirlerin şimdiden alınmasını istedi. Çelebi, Başbakan, İçişleri Bakanı ve Vali'den özür beklediklerini kaydederek, "Devleti, hükümeti temsil edenlerin ilk önce hem bizlere, hem İstanbullulara, hem de Türkiye'ye bir özür borcu var. İkincisi şimdiden söylüyoruz, biz yine Taksim ısrarımızı talebimizden vazgeçmedik. Şimdiden hangi tedbirleri alacaklarsa önlerinde bir yıllık bir süre var" dedi.

Çelebi’nin ardından konuşma yapan KESK Genel Başkanı Tombul, AKP hükümetinin, en temel hak taleplerini bile şiddetle bastıran tehlikeli bir viraja girdiğini ifade ederek, "Hükümet, işçi ve emekçi kitlelere yaklaşımıyla, emek düşmanlığından emekçi düşmanlığına dönüşen tutumuyla, 'Ayaklar baş olursa kıyamet kopar' ifadesiyle şiddet ortamının zeminini hazırlayan Başbakan, 'Taksim'de ısrar Anayasal düzene başkaldırıdır' diyerek demokratik ve hukuksal normları şiddet uygulayıcıları için rafa kaldıran Adalet Bakanı, muhtelif nedenlerle değişik kesimlerin Taksim'de etkinlikler gerçekleştirdiği bilinmesine karşın Taksim'i sadece emekçilere yasaklayarak toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkımızı gaspeden İçişleri ve Çalışma Bakanı, 'orantılı güç', 'zor kullanma' talimatını veren İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü hakkında 3 konfederasyon olarak suç duyurusunda bulunacağız" diye konuştu. Diğer yandan toplantının yapıldığı saatlerde DİSK binasının bulunduğu alan üzerinde polis helikopterinin uçuş yapması dikkat çekti.

Vali Güler’den orantısız açıklamalara devam
Diğer yandan, İstanbul Valisi Muammer Güler, 1 Mayıs sonrası yaptığı açıklamalarda emekçi düşmanı tavrı sürüyor. "1 Mayıs'ta polisle karşı karşıya gelenler işçi değildi" diyen Güler ayrıca DİSK binasında bir araya gelen işçilerin yasa dışı toplandığını ileri sürdü. Güler, emekçilerin DİSK binası önünde yoğun biber gazı ve tazyikli suyla dağıtılmasını usule uygun bulurken, polisin saldırıya uğradığını söyleyerek, kendini güçlü bir şekilde savunmaya devam ettiği görüldü. DİSK içine yoğun gaz sıkıldığı video ve fotoğraf kayıtlarından bilinirken, “DİSK’in içine hiçbir şekilde girilmemiştir'' diyerek valinin basiretsiz açıklamalarda bulunmaya devam ettiği görüldü.

Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin önünde polisin gaz bombası kullanmasına değinen Güler, yüz kişilik bir grubun hastanenin girişini kapattığını ve girişi engellediğini, başhekimlik tarafından da polise bu konuda başvuruda bulunulduğunu söylerken, ''Dünyanın hiçbir yerinde hastanede, hastane önünde eylem yapılmaz. Böyle bir eyleme polisin müdahale etmesi kaçınılmazdır'' diyerek hastanede dahi olsa emekçilere saldırılabileceğine gönderme yaptı. Güler suçlamalarının boyutunu artırarak Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yaralı 2 polis getiren bir ambulansın girişine izin verilmediğini savunurken, hastanenin dış kapısına atılan gaz bombasının rüzgarın etkisiyle içeriyi kısmen etkilediğini iddia etti.

yazici   mail