Beyrut'u güneyde Sayda ve Sur kentleriyle kuzeyde Trablus'a bağlayan ana yollar da eylemler nedeniyle ulaşıma kapandı. Beyrut'u Bekaa vadisine bağlayan ana yol yine gösteriler nedeniyle araç trafiğine kapatıldı.

Muhalefetin grev çağrısına Lübnan Genel İşçi Sendikaları Federasyonu da destek veriyor. Federasyon 350 bin üyesini Sinyora’nın ekonomik reform programını protesto etmek amacıyla greve gitmeye çağırmış, “23 Ocak’ı halkın isteğini gösterdiğimiz, adaletsizliğin ve baskının protesto edildiği bir gün haline getirelim” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

Grev çağrısının yapıldığı bildiride “Muhalefet, barışçı ve demokratik protestolarını yükseltmek için halk desteğine başvurmakta ve Lübnanlıları ulusal ve siyasal seçimlerini özgürce göstermeye çağırmaktadır” dendi.

Askerle işçiler karşı karşıya
Diğer yandan gerçekleşen gösterilere Sinyora hükümeti yandaşlarıyla askerler müdahale ederken, çıkan çatışmalarda aralarında ağır yaralıların da bulunduğu yüzlerce kişi yaralandı.

Lübnan polisinin verdiği bilgiye göre, hükümet yanlısı Lübnan Güçleri Partisi'nin bir üyesi, Beyrut'un kuzeyindeki Batrun'da vurularak öldürüldü. Sünnilerin çoğunlukta olduğu Lübnan'ın ikinci büyük şehri Trablus'ta da bir kişi öldü. Yaşamını yitiren diğer kişi hakkında ise herhangi bir bilgi verilmedi.

Sinyora ve Nasrallah konuştu
Televizyondan halka hitap eden Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora kendilerini yıldırma girişimleri karşısında kararlılıkla hareket edeceklerini söyledi. Başbakan Sinyora muhalefetin yarın toplanacak Paris konferansını sabote etmeye çalıştığını vurguladı. Sinyora, “Biz vatandaşları çalışmaya çağırıyoruz; onlar sabotaj yapmaya çağırıyor” dedi. Sinyora ayrıca muhalefetin kabinenin genişlemesi talebini kabul ettiğini açıklarken muhalefete veto hakkı tanıyacak sayıda sandalyeyi vermeye yanaşmadı.

Sinyora, Le Monde’a yaptığı açıklamada ise “güvenlik güçlerinin kamu yaşamının felç olmaması için ne gerekiyorsa yapması gerektiğini” söyleyerek kolluk güçlerine greve karşı güç kullanımı çağrısında bulundu.

Sinyora hükümeti, grev çağrılarına karşı halkı işlerine gitmeye çağırıyor.

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ise, grevin muhalefete güçlü bir itkide bulunacağını açıkladı.

Göstericiler, eylemlerini hükümet istifa edene dek sürdürmek istediklerini söylüyor. Sinyora hükümetini, Batı'ya çok yakın olmak ve ülkeyi iflasa sürüklemekle suçluyorlar.

Lübnan'da hükümeti düşürmek için 1 Aralık'tan bu yana gösteriler yapan Hizbullah’ın öncülük ettiği muhalefetin, Paris'te yapılacak Lübnan'a ekonomik yardım toplantısından (Bağışçılar Konferansı) iki gün önceye denk gelen eyleminin, hükümeti zor durumda bırakabileceği üzerinde duruluyor.

Hizbullah, İsrail'le olan savaşından ardından hükümette daha fazla bakanlık ve veto yetkisi istemiş ancak bu istek reddedilmişti. Bunun üzerine hükümetten çekilen Hizbullah ve destekçileri 1 Aralık'tan bu yana ana hükümet binasını kuşatmış durumda.

Sinyora hükümetini işbirlikçilikle suçlayan Hizbullah ve Emel Hareketi'ne mensup beş bakanın 11 Kasım'da hükümetten istifa etmeleri hükümeti gayrı meşru konuma düşürmüş, bunun üzerine direniş örgütleri Ulusal Birlik Hükümeti talebiyle 1 Aralık'ta Beyrut'ta eylemler başlatmışlardı. Eylemlere Hizbullah'ın yanı sıra Emel Hareketi, Mişel Aun'un önderliğindeki Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketi ve Lübnan Komünist Partisi de destek veriyor.

Ne kadar süreceği belli olmayan grev, Lübnan'a yardım için düzenlenecek uluslararası bağış konferansının hemen öncesine rastlıyor.

Batı Sinyora’ nın yanında
Yarın yapılacak olan Paris’teki Bağışçılar Konferansı Sinyora hükümetine verilen desteğinin bir başka ifadesi anlamına gelirken, Lübnan muhalefeti, bu konferansta Batılı ülkelerin Lübnan’a hibe ve borç olarak vereceği toplam 5 milyar doların ülkenin toplam borcunu artıracağını ve ekonomiyi zayıflatacağını açıkladı.

Bununla birlikte konferans öncesinde ABD ve AB ülkelerinden Sinyora hükümetine destek açıklamaları geliyor.

ABD, Hizbullah öncülüğündeki gerçekleştirilen hükümet karşıtı protesto gösterilerindeki şiddet olaylarından kaygı duyduğunu ve bunları kınadığını bildirirken ''Suriye ile ittifak içindeki Lübnan'daki grupların, siyasi amaçlarına zorla ulaşmak için şiddet ve tehditler kullanmaya çalışmasından'' duyulan endişeyi ifade etti.

AB dönem başkanı Almanya'nın Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise Lübnan'da dün meydana gelen, ölüm ve yaralanmalara neden olan şiddet olaylarından duyulan endişe dile getirildi. Lübnan'da çatışan taraflara şiddet eylemlerinden vazgeçmeleri ve durumun daha da gerginleşmemesi için çaba harcamaları çağrısında bulunulan açıklamada, Lübnan'daki krizin ancak diyalog, demokratik yöntemlerin korunması ve yasal kuruluşlara saygı gösterilmesiyle çözülebileceği ileri sürüldü.

AB'nin, diğer ülkelerle birlikte Lübnan'da insanların gelecekte barış, istikrar ve refah içinde yaşamaları için yoğun şekilde çaba harcadığı, bu çabalara düzenlenecek konferansta da vurgu yapacağı belirtildi ve konferansın başarısının tehlikeye atılmaması istendi.

Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac ise Lübnan'da gerçekleştirilen hükümet karşıtı gösterilerin, uluslararası toplumu, yarın yapılması planlanan Bağışçılar Konferansı’nda Beyrut'a mali yardımda bulunmaktan caydırabileceğini ileri sürdü.

Lübnan'ın mali durumunun ''çok ağır ve ciddi'' olduğunu, ''Lübnan hükümetinin hemen hemen hiç parasının kalmadığını'' belirten Chirac, "Lübnan hükümetinin acil olarak maddi desteğe ve yardıma ihtiyacı olduğunu" belirtti. Chirac, "Yardım konferansının toplanacağı sırada sosyal zorluklar yaratanların tavırlarının, Lübnan hükümetine yardım etmek isteyenlere cesaret vermeyeceğini" ifade etti.

Bağışçılar Konferansı'yla ABD ve AB’nin, desteklediği Sinyora hükümetine milyarlarca dolarlık maddi yardım taahhüdünde bulunulması ve böylelikle Hizbullah öncülüğünde Lübnan’da bir araya gelen ABD ve İsrail karşıtı muhalif güçlerin direncinin kırılması hedefleniyor. Lübnan’ın emperyalistlerce teslim alınma sürecine Hizbullah ve diğer muhalif güçler kararlılıkla yanıt verme çabasında. Genel grev de bu kararlılığın bir göstergesi olarak Sinyora hükümetine zor günler yaşatıyor. ABD ve AB ise grevin iç savaşa yol açabileceği tehditleri savurarak direnişi geriletmeyi hedefliyor.