Dink cinayetinin ardındaki siyasi akıl, yakalanan “meczup tetikçilerin” aklını aşıyor. Kanlı provokasyonun tetikçisi “dışa kapanmacı” gençler, “AB ve ABD karşıtlığı toplumsal istikrarı bozar” propogandasına malzeme yapılıyor. Bu planlı çete operasyonu, ülkede ABD’ci, Barzanici, AB’ci çizgiye ve bu çizginin temsilciliğine soyunan AKP’ye hizmet ediyor.
soL Hrant Dink cinayetinin ertesinde basın öncülüğünde yürütülen psikolojik savaş, provokasyonun ardında bir siyasi akıl olduğu kuşkularını güçlendiriyor. Ülke günlerdir “istikrar için Batı ile entegrasyon” yoluna davet ediliyor, anti-Amerikancılık ve AB karşıtlığının varacağı yer, faşist tetikçilik olarak gösteriliyor. Merkezinde ABD’nin durduğu güçler, Amerikan karşıtlığına ayar yapıyor. Aynı güçler tarafından katledilen Dink’in cenazenin ardında, ABD Büyükelçisi Ross Wilson yürüyor.Bu ayar, hem kendi tabanındaki hem genel olarak toplumdaki Amerikan karşıtlığının basıncı altındaki AKP’nin elini rahatlatıyor.
“Toplumsal cinnet”in adı: Anti-Amerikancılık
Hrant Dink cinayetinin tetikçileri yakalanmaya devam ederken, basının “ardında örgüt yok” propagandasına rağmen tam bir psikolojik savaş yürütülüyor. Cinayetin zamanlaması ve ülkede yaşanan siyasi gelişmeler, provokasyonun siyasi hedefi konusunda önemli ipuçları sunuyor.
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz haftalarda Türkiye gündemine Irak’taki gelişmeler ve Kerkük tartışmaları damga vurmuştu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “önceliğimiz AB değil, Irak” açıklamasıyla daha da kızışan gündemde, milliyetçi eleştirilere karşı AKP hükümeti “gerekirse biz de Kerkük’e gireriz” mesajı vermişti. Bunun hemen ardından Irak’taki PKK kamplarına ABD tarafından baskın düzenlendiği haberleri ve ABD yönetiminin Türkiye’nin Irak sınırındaki olası operasyonlarına yeşil ışık yakabileceği açıklamaları gelmişti. AKP hükümeti, Kerkük’e müdahaleyi tartışmak üzere Meclis’te gizli oturum kararı almıştı. Bu mesajlarla, toplumda ve devlet içindeki kimi odaklarda ABD politikalarına karşı biriken kaygıların hafifletilmesi hedeflenmişti.
Dink cinayetinin ardından ise ülkedeki siyasi atmosferin tamamen değiştiği gözleniyor. Irak gündemi aniden geri çekiliyor, ülkede tekrar “demokratikleşme ve istikrar” adı altında Batı ile entegrasyon mesajlarının öne çıkıyor. Özellikle anti-Amerikancılık, toplumda huzuru bozan, gençleri cinayete sürükleyen bir “cinnet hali” olarak resmediliyor.
Ogün Samast’ın “abisi” Yasin Hayal’in McDonalds bombacısı olması, “anti-Amerikancı katiller” imajını güçlendiriyor. Anti-Amerikancılığa AB karşıtlığı da ekleniyor. Katliamın nedeni “dışa kapanmacılığın” gençler arasında yaygınlaşması olarak gösteriliyor. Psikolojik savaş, toplumu, AB ve ABD karşıtlığının istikrar ve huzuru bozacağına ikna etme amacı taşıyor.
Bu yeni atmosferden, en çok AKP’nin faydalandığı gözlerden kaçmıyor. AKP, bir yandan kendini sıkıştıran milliyetçi tepkiselliği hedef tahtasına koyarken, diğer yandan ülkeyi AB’ci, Barzanici çözüme taşıyacak kendi siyasi kulvarının önünü açıyor.
Çözülen devlette çete savaşları
Bu siyasi cinayet, son olarak MİT’in tartışma yaratan raporuyla gündeme gelen Amerikancı, AB’ci, Barzanici, liberal çözümden yana ağırlık koyanlarla buna ayak direyenler arasındaki savaşın bir uzantısı. Cinayetin ayak direyenler tarafından gerçekleştirildiği iddialarına rağmen, bu kesimi toplumsal ve siyasal bir baskı altına aldığı, AKP ve MİT çizgisindeki odakların ise önünü açtığı görülüyor.
Son yıllarda iki taraf arasındaki kavganın kontrgerilla eylemleri ve istihbarat savaşlarına dönüştüğü biliniyor. Danıştay saldırısı ardından düzenlenen Atabeyler operasyonu, bu savaşın basına en çok yansıyan örneği olmuştu. Özel Kuvvetler Komutanlığı yapılanmasına bağlı Atabeyler çetesinin bir eylem hazırlığı içinde olduğu, Fethullah Gülen’in örgütlü olduğu ve siyasi çizgi olarak İslamcı-liberal koalisyonun kontrolündeki Emniyet teşkilatı tarafından ortaya çıkarılmıştı.
Yeni misyona uygun yeni çeteci
Dink cinayetinin “kendiliğinden” bir eylem olduğuna ispat olarak, tetikçilerin Abdullah Çatlı’larla hatırlanan geleneksel kontrgerillacı tipinden farklı olması. Uyuşturucu bağımlısı, meczup, sokak serserisi gençler tipolojisi, provokasyonun ardında “derin devlet” denilen çete yapılanmasının olmadığını ispatlamak için kullanılıyor.
Ancak çete yapılanmasının eski ideolojik misyonlarından uzaklaşıp, temel olarak iç siyasette balans ayarı için kullanılmaya başlaması, yeni bir çeteci tipini ortaya çıkarıyor. Bilindiği gibi Soğuk Savaş döneminde NATO’ya bağlı Gladyo örgütlenmesinin bir ayağı olarak kurulan çetelerin temel ideolojisi anti-komünizm oldu. Tüm ülkelerdeki gladyo örgütlenmesinin bu ortak düşmanının yanısıra, her ülkenin “milli düşmanları” da çetelerin ideolojisini belirledi. Türkiye’de son yirmi beş yılda “içerideki düşman” sol hareketler ve Kürt hareketi olarak belirlendi. Ancak özellikle Irak’taki gelişmeler ve Barzanici çözümün AKP, MİT ve hatta faşist hareketin önemli bir bölmesi tarafından kabullenilmesiyle, bu ideolojik misyon da boşta kaldı.
Devlet içinde birbirine giren odaklar ve son olarak AKP’nin cumhurbaşkanlığına gözünü dikmesi, çetelerin bu “iç savaş”ta görevlendirilmesiyle sonuçlandı. Devletin ve siyasi iktidarın kritik noktalarını hedef alan saldırılarda, “devletin kadroları” olarak yetiştirilen Çatlılardan ziyade “meczuplar” görevlendiriliyor.
![]() | Akyıl işçisi kararlı |
![]() | Sadr geri adım attı |
![]() | Erdoğan büyükelçilerle toplandı |
![]() | Halkbank ihalesi imza bekliyor |
![]() | Bolivya’da toprak kavgası |
![]() | Kürt parlamentosundan çağrı |