Ortadoğu’yu silahsızlandırma planının bölgenin geleceği için son derece önemli olduğunu belirten Baradey, “Bu, Ortadoğu’da güvenliği sağlama yolundaki son şansımız ve bunun yolu nükleer silahları bırakmak için ortak mücadele ve dayanışmadır” şeklinde konuştu. Baradey, “Şu anda nükleer enerji kullanan 150 ülke var. Umuyoruz ki, İran bizimle dayanışma içinde çalışır. İran’ın bu konuda gerektiği gibi şeffaf davranması gerekir ki, biz de onun nükleer programının barış amaçlı olduğundan emin olalım” dedi.

İran’ın kitle imhasına yönelik nükleer silah üretecek yeterli altyapısı olmadığını belirten Baradey, Tahran’ın uluslararası anlaşmalara bağlı kalmış olduğunu, bunun bölge güvenliği için önemli bir adım olduğunu belirtti. Baradey, “Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu olarak, İran üzerinde baskı kurmaya çalışmamızın nedeni, İran’ın BM Silahsızlanma Anlaşmasını imzalamış olmasıdır. İran bu anlaşmayı imzalayarak uluslararası topluma kitle imha silahı üretmeyeceğine ve yıkıcı amaçlı nükleer silah üretimi yapmayacağında dair söz vermiştir” şeklinde konuştu. Baradey, tüm Arap ülkelerinin Silahsızlanma Anlaşması’na imza atmış olmalarına karşın, İsrail’in bu anlaşmayı henüz imzalamış olduğuna ve Tel Aviv’in nükleer silahlanma konusunda kontrol dışı kalmak istediğine dikkat çekti.

Hafta başında Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi Sekreteri Abdülrahman el Attiye’yle ortak bir açıklama yapan Baradey, barış amaçlı olduğu sürece Körfez ülkelerinin nükleer enerjiye sahip olmasının meşru olduğunu belirtmişti.