www.soL.org.tr
Türkiye çocuklarını öldürüyor
16 Nisan 2007, Pazartesi

Rant ve yağma anlayışı ülkeyi teslim alırken olan çocuklara oluyor.

soL Çocuklar kâr hırsıyla ölüme yollanıyor. Çocuklar çukurlara düşüyor. Okullarda satılan bozuk gıdalar çocukları zehirliyor. Yurtlarda yetiştirilen çocuklar dövülüyor. Çocuklara yönelik cinsel istismar artıyor. Çocuklar suç makinesi haline getiriliyor. Güvenlik güçlerinin “rastgele” açtıkları kurşunlar çocukları öldürüyor. Çocuklar “halkı isyana, kin ve düşmanlığa teşvik ve tahrik etmek” suçlamasıyla hapse atılıyor. Çocuklar yoksul doğdukları için hastanede rehin bırakılıyor. Alışveriş merkezinde çocuklar işkenceye uğruyor. McDonald’s’ta buzdolabına konuyor. Özetle, Türkiye’de çocukların başına her şey gelebiliyor.

Son olarak 46 yolcu kapasiteli otobüse 68 kişinin bindirilmesi ile başlayan yolculuk, çoğu çocuk 33 kişinin ölümü ve 35 kişinin yaralanması ile bitti.

İzmir Zafer İlköğretim Okulu öğrenci-öğretmen ve velilerinin faciayla sonuçlanan Kapadokya gezisi, okullarda yaşanan ihmallerin ulaştığı korkutucu boyutu ortaya çıkardı. Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü okulun, geziye katılacakların sayısını 46 olarak bildirdiğini açıkladı. Otobüsün ise yetki belgesinin bulunmadığı ortaya çıktı. Yaşanan bu olay sıradan bir trafik kazasından öte, ülkeyi teslim alan “kâr ve rant anlayışının” ölümcül sonuçlarından biri oldu.

Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamada, “Trafikte dikkatsizlik ve ihmal yüreklerimizi burkan neticelere yol açıyor. Vatandaşlarımızı yol ve sürüş emniyeti bakımından azami dikkat göstermeye davet ediyorum” dedi.

Konuyla ilgili görüştüğümüz eğitimciler, asıl ihmalin eğitim alanında yaşanan dönüşümden kaynaklı olduğunu, devletin okulları, dolayısıyla çocukları kendi kaderine terk ettiğini belirtirken, olayın sadece trafikte dikkatsizlik ve birkaç kişinin ihmali gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu vurguladılar.

Okulların kendi kaynaklarını yaratmaya zorlanması, yeterli personel ayrılmaması, okul aile birliklerinin şirketleşmesi ile beraber eğitim kurumundan çok işletme olarak algılanması “dünyada değeri ölçülemeyen” çocuklara bir değer biçilmesine yol açıyor. Geziler, eğitim-öğretim amacından çok okula kaynak yaratmanın bir yolu olarak görülebiliyor.

Gezilerin daha az fiyata mal olması için yapılanlar insan hayatına mal oluyor. 2004 yılında okulları aile birliklerine teslim eden AKP hükümeti, bu birlikleri olağanüstü yetkilerle donattı. Okul bahçeleri, yani çocukların oyun alanlarının; otopark olarak kullanılması, sünnet düğünleri ve nişanlar için kiralanması yetkisi okul aile birliklerini verildi. Okullardaki spor tesislerinin, kantinlerinin ihale yoluyla kiralanması yetkisi okul aile birliklerine verildi. Yandaş şirketlere verilen ihaleler çocukların sağlığını ve can güvenliğini tehlikeye sokuyor. Kantinlerde satılan bozulmuş yiyecekler çocukları hastanelere düşürüyor.

Okullarda durum böyleyken doymak bilmeyen ihale komisyoncuları ise açık bıraktıkları çukurlarla yolda yürüyen çocukların canını alıyor. Kamu hizmetini yeterince vermeyen belediyelerin denetimsizliği şehir içinde açılan çukurlarda biriken sularda çocukların boğulmasına yol açıyor.

Çocuk suçlu sayısı artıyor
Çocuklar yalnızca ölüme terk edilmiyor, suç makinesi haline de getiriliyor. Türkiye’de çocuk suçlu sayısı son beş yılda hızlı bir artış içine girdi. Suç işleyen çocuk sayısı yılda yüzde 5–10 oranında artarken, yılda yaklaşık 125 bin çocuk mahkemeye çıkıyor. Derinleşen yoksulluk, Türkiye’de sokağa itilen çocuk sayısının her geçen gün biraz daha artmasına neden oluyor.

15 milyona yakın nüfusu barındıran, göçün en yaygın olduğu, İstanbul, çocuk suçluluk oranında da ilk sırada yer alıyor. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü verilerine göre, 2006 yılında İstanbul’da çocuk suçlular bin 75 dolandırıcılık-yankesicilik, bin 20 yaralama, 960 darp, 887 hırsızlık, 777 oto hırsızlığı, 739 gasp ve soygun, ateşli silah taşımak ve 457 evden hırsızlık olayına karıştı.

Çocuk suçluların yüzde 18’i okuma yazma bilmezken, yüzde 63’ü temel eğitime sahip. Çocuk suçluların sadece yüzde 19’u lise eğitimi alırken, suçluların yüzde 81’i anne ve babasıyla yaşıyor. Çocukların yüzde 7’si yetiştirme yurtlarında kalırken, sadece yüzde 2’si sokakta yaşıyor. Suç yoğunluğu fazla olan İstanbul’da bir ıslahevi bulunmuyor. Türkiye çapında sadece Ankara, Elazığ ve İzmir’de ıslahevi var.

3 yılda 21 bin çocuk cinsel taciz kurbanı
Toplumsal çürümeden çocuklar da nasibini alıyor. Adalet Bakanlığı’nın 1 Nisan 2007 tarihinde açıkladığı verilere göre 2002-2005 arasında 21 bin 111 çocuk tecavüz ve tacize uğradı. Bu dönemde TCK’nın, “ırza geçme, küçükleri baştan çıkarma ve iffete saldırı” suçları kapsamında 18 bin 788 dava açıldı. Bu davalarda 15 bin 411 kişi mahkum edildi. Ayrıca, 12- 18 yaş arasındaki 4 bin 167 çocuk da "sanık" olarak yargılandı.

yazici   mail