www.soL.org.tr
Hüseyin 1 Mayıs’ta Taksim’de olacak
18 Nisan 2007, Çarşamba

1999 seçimlerinden bir gün önce SİP seçim konvoyuna yapılan saldırı sırasında MHP’li İhsan Bal tarafından öldürülen Hüseyin Duman mezarı başında anıldı. Bir hukuk mücadelesi haline gelen davanın sonunda Duman’ın 24 yıla mahkum edilen katili aftan yararlandı.

resim

HABER MERKEZİ 18 Nisan 1999 seçimlerine bir gün kala, Sarıgazi'deki seçim mitinginden dönmekte olan Sosyalist İktidar Partisi (SİP) konvoyuna Küçükbakkalköy'de saldıran grubun arasında bulunan MHPli İhsan Bal'ın kurşunlarına hedef olan Hüseyin Duman, ölümünün sekizinci yılında mezarı başında anıldı.

Anmaya Hüseyin Duman'ın partili arkadaşları, ailesi ve dostları katıldı. İstanbul Çobançeşme'deki mezarlık girişinde 12:00'de buluşan Hüseyin'in anne ve babası ile akrabaları, arkadaşları ve partililer alkışlar eşliğinde mezarın başına kadar yürüdüler. Mücadelesi sırasında haince katledilen Hüseyin Duman'ın anısına saygı duruşunda bulunan gruba hitaben, ilk önce Türkiye Komünist Partisi (TKP) Merkez Komite üyesi Yaşar Çelik bir konuşma yaptı. Hüseyin Duman ile beraber mücadele ettiklerini, onun devrimci enerjisi, azmi ve daima koruyucu partizan duruşundan güç aldıklarını ifade eden Çelik, katledilişinin sekizinci yılında Hüseyin'in katillerinin bugün de sahnelerde olan MHP ve faşist ülkü ocakları olduğunu ifade etti.

"Hüseyin yaşamını partizanca feda etti"
Her yıl Hüseyin Duman'ı ziyarete geldiklerinde başlarının daha dik, alınlarının daha açık olduğunu anlatan Çelik, mücadele bayrağını Hüseyin'den devralarak daha da yükseklere çıkardıklarını, yaklaşan 1 Mayıs'ta da büyüyen ve güçlenen mücadelelerini, emperyalizme, faşizme ve düzene karşı bir kez daha Taksim Meydanı'ndan ilan edeceklerini söyledi.

Hüseyin 1 Mayıs'ta bayrağıyla Taksim'de
Daha sonra söz alan TKP Merkez Komite Üyesi Kurtuluş Kılçer ise Hüseyin Duman'ın devrettiği mücadele bayrağının bugün dalga dalga bütün yurda yayıldığını, sosyalizm mücadelesi ve partisi için yaşamını feda etmekten çekinmeyen Hüseyin'e verilmiş sözleri olduğunu belirtti. Hüseyin'in resmine her baktıklarında, daha fazla güç, daha fazla umut ve enerji taşıdıklarını ifade eden Kılçer, 1 Mayıs'ta bu kez Hüseyin Duman için de bir bayrak taşınacağını, Hüseyin'in mirası olan mücadele ruhunun meydana yansıyacağını söyledi.

Konuşmaların arasında grup, "Hüseyin'e sözümüz devrim olacak" ve "Yaşasın devrim ve sosyalizm" sloganlarıyla Hüseyin'e verdikleri sözü yinelediler.

Adres bilen kurşunlar
17 Nisan 1999 günü, Sarıgazi'deki seçim mitinginden dönmekte olan SİP konvoyu, Küçükbakkalköy mevkiinde DYP konvoyu ile karşılaştı. MHP'lilerin de aralarında bulunduğu bir grup, SİP konvoyundaki otobüsleri taşlamaya başladı. Bunun üzerine iki konvoy arasında yaşanan arbede sırasında partili arkadaşlarını korumak için araçtan inen Hüseyin Duman'a, saldırganlar arasındaki iki resmi polisin yanında duran MHP'li ve ülkü ocakları başkanlığı yapmış olan İhsan Bal, birkaç el ateş etti. Kurşunlardan biri Duman'ın eline saplanırken diğeri göğsüne girmişti. Yakındaki hastaneye kaldırılan Duman kurtarılamadı.

Bölgenin yaklaşık beşyüz metre yakınında İçerenköy Ülkü Ocakları ve MHP Erengazi örgüt binası bulunuyordu. Kalabalıktan pek çok tanığın katili teşhis etmesi ve SİP'lilerin daha sonraki araştırmalarında kimliğini tespit etmesine rağmen, emniyet güçleri katili uzun süre yakalayamadı ve çelişkili açıklamalarda bulundu.

Hüseyin Duman davası
Örgütlü mücadelesi sırasında partizanca savunduğu arkadaşlarını korurken katledilen Hüseyin Duman'ın davasının avukatı Bilgütay Durna, davayla ilgili değerlendirmelerini ve davanın önemini soL'a anlattı:

"Hüseyin Duman'ın katli de, öncesinde, faili meçhul olarak unutulmuş dosyaların arasına sokulmaya çalışıldı. Hüseyin Duman'ı öldüren katil, tüm görgü tanıklarının ifadelerinde belirttiği gibi, resmi polislerin arasından ateş etmiş, sonrasında da elini kolunu sağlayarak uzaklaşmıştı. Polis olayı takip eden dakikalarda çevrede delil toplama işinden kaçınmış, mermi kovanları dahi parti yetkilileri tarafından toplanarak savcılığa teslim edilmişti. Olayın ardından katili yakalamak için en ufak bir girişimde bulunmayan polis, parti üyelerini gözaltına almıştı. Soruşturma en başından itibaren sıfır noktasında tutulmaya çalışılmıştı. Ancak gerek Sosyalist İktidar Partisi'nin, gerek ilerici kamuoyunun, gerekse de avukatların çabası ile katilin kimliği saptandı. Katil, Ülkü Ocakları başkanlığını da yapmış olan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) üyesi İhsan Bal idi.

İhsan Bal'ın eşgali tanıklar tarafından tereddütsüz verildiği halde, hakkındaki iddianame ancak yirmi ay sonra, 11 Aralık 2000 tarihinde düzenlenebildi. İddianame sonrası, tensip ile birlikte, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından İhsan Bal hakkında 22 Aralık 2000 tarihinde gıyabi tutuklama kararı verildi. Kasten adam öldürmek suçundan dava açılan İhsan Bal hakkında, o tarihlerde yürürlükte bulunan CMUK 223-229 maddeleri gereği gıyabi tutuklama kararı verildi. İhsan Bal, 4 Ocak 2001 tarihinde, her seferki gibi kendi teslim oluyor ve kefaletle tahliyesine karar veriliyordu.

Tüm bu tarihlere bir tarihi daha eklemek gerekiyor. İhsan Bal'ın hüküm ile birlikte tahliye edilmesine gerekçe olan ve kamuoyunda Rahşan affı olarak bilinen 4616 sayılı yasada, 22 Aralık 2000 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanıyor. İhsan Bal hakkında, müdahil vekillerinin her duruşmadaki ısrarlı talepleri sonrasında, 30 Kasım 2001 tarihinde tutuklama kararı veriliyor 16 Mayıs 2002 tarihli celsede ise hüküm kuruluyor. İhsan Bal hakkında, kasten adam öldürmek suçunu işlediği sabit olduğundan 24 yıl bir gün hapis cezası veriliyor ve 4616 sayılı yasa hükümleri gereği tahliye ediliyor.

Bu uzun hatırlatma ile özellikle bir noktanın altını çizmek istedim. Hüseyin Duman'ın katli ile ilgili dava, sıradan, basit bir cinayet davası değildir. Hüseyin Duman'ın katli siyasi bir cinayettir. Bu siyasi cinayetin ortaya çıkarılması, aydınlatılması da yapılacak olan yargılamanın önünde bir görev olarak durmaktaydı.

Böyle bir görev ile karşı karşıya olan Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Başkanı Nusret İnce ve üye hakim Ahmet Genç ise tüm yargılama boyunca tarafsız davranmamışlar, yargılamanın en başından itibaren müdahil vekillerine karşı hasmane bir tutum içine girmişlerdir. Mahkeme başkanı Nusret İnce'nin emekli olduktan sonra Sedat Peker ile olan ilişkileri de gazete manşetlerinde boy boy yeralmıştı.

Ancak mahkeme heyetinin tüm yanlı davranışlarına rağmen Hüseyin'in avukatları faşist katilin cezalandırılmasını sağladılar. Hüseyin'in katilinin yargılandığı dava hukuk alanında da bir mücadeleye konu oldu. Taraflar her duruşmada net olarak siyasi kimlikleri ile karşı karşıya geldiler. Sonuçta İhsan Bal Hüseyin Duman'ı kasten öldürmekten ceza aldı.

Hüseyin'in katilinin yargılandığı davada Hüseyin'in yanında onlarca ilerici avukat yer aldı. Ailesinin avukatlığını üstlenen elliden fazla avukat aylar süren davayı hiç aksatmadan takip ettiler. Faşist katil İhsan Bal'ın avukatları da disiplinli bir şekilde davalara katıldılar. Ona yakın avukat da İhsan Bal'ı savundu.

Yargılama sürerken "burada adalet yok", "bu ne biçim adalet, çifte standart uygulanıyor" şeklinde sözler söylediğimiz iddiası ile benim ve Avukat Murat Çelik'in hakkında "mahkeme heyetine duruşma sırasında hakaret" suçunu işlediğimiz iddiası ile dava açıldı ve ceza aldık.

Yargılandığımız davada "Bu ülkede katledilen onlarca aydının, ilericinin katilleri ya bulunamamış, ya da çok az cezalar almışlardır. Ülkemizdeki bu kanlı geleneğin bozulması, insanlık ve emek düşmanlarının yaptıklarının yanlarına kalmaması gerekmektedir. Buna inanıyoruz. Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Hüseyin Duman davasında yapmaya çalıştığımız tek şey de budur" demiştik.

TKP'li avukatlar bu kavgaya devam ediyorlar. İnsanlık ve emek düşmanlarının peşlerini hiç bir zaman bırakmayacaklar. Hüseyin bu kavgada hep yanımızda olacak."
yazici   mail