www.soL.org.tr
Tam YÖK'e göre adaylar
9 Kasım 2007, Cuma

YÖK Başkanlığı için adı geçen isimler gericilik ve piyasacılık yarışında en ön sıralarda yer alan kişilerden oluşuyor.

resimsoL Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in görev süresi 8 Aralık’ta dolarken yerine geçebilecek çeşitli isimler medyada yer almaya başladı. Çeşitli gazetelerde dolaşan isimlerin içinden, emek ve bilim düşmanlığında ısrar edenlerin önde olduğu görülüyor.

YÖK Başkanlığına en çok yakıştırılan isim Bilkent Üniversitesi Rektörü İhsan Doğramacı’nın oğlu Prof. Dr. Ali Doğramacı. Ali Doğramacı’nın son zamanlarda Çankaya Köşkü'yle de yakın ilişkileri olduğu, Abdullah Gül’ün kızı Kübra Gül’ün türbanlı diploma almasıyla da onaylandı. Bu mezuniyet töreninden sonra hakkında soruşturma açılan Ali Doğramacı’nın YÖK Başkanı olabilmesi için öncelikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından YÖK üyesi olarak atanması gerekiyor. ABD ve İsrail’le derin ilişkilerin sürekli karşılığını alan Tepe Grubu’nun bir üyesi olan Ali Doğramacı mezuniyet törenindeki emekçi düşmanı konuşmasıyla hâlâ hafızalarda:

“Mezunlarımız ile iftihar ediyoruz. 'Süleymaniye'yi yapmak için bir Sinan, bir de Süleyman gerekir. Yıkmak için ise bir ırgat, bir de kazma yeter' sözünü hatırlayalım. Sizler Sinan ve Süleyman gibi yapıcı olmak üzere hazırlandınız. Yıkıcı olmak ise çok kolay. Tarih bu yapıcı ile yıkıcı iki kuvvet arasındaki mücadeleler ile doludur ve bu kavga bugün bile devam etmektedir.”

Diğer güçlü bir aday ise Kerkük doğumlu Enver Hasanoğlu. Doğramacı ailesine yakınlığıyla da bilinen Hasanoğlu AKP iktidarında Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK üyesi olanlardandı. Gazetecilerin kendisine YÖK başkanı olursa ilk yapacağı şeyi sorması üzerine üniversitelerden tüm seçimleri kaldıracağı cevabını veren Hasanoğlu sözlerine şöyle devam ediyor:Muhakkak sözleşmeli çalışmayı getirirdim. Demokrasiye, özgürlüklere ben karşı değilim. Ama bu kadar da sorumsuzluk olmaz ki! Gelen giden belli değil. Hiçbir kuvvet, doçent olduktan sonra devlet üniversitelerinde çalışanlara bir şey yapamaz. İster çalış ister çalışma. Böyle bir sistem mi olur?” Prof. Dr. Hasanoğlu’nun da emekçi düşmanlığı konusunda Doğramacı ailesinden altta kalır yanı olmadığını söylemeye gerek yok.

Kulislerde adı geçen bir diğer aday ise Erdoğan’a belediye başkanlığı döneminde hukuk danışmanlığı yapan Prof Dr. İzzet Özgenç. Kendisi bu görevinde iken zimmetine para geçirmek suçuyla soruşturmaya da tabi tutulmuştu. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi olan Özgenç, Türk Ceza Kanunu’nun hazırlanması sürecinde de bulunmuş, türban tartışmalarında da “Eğitim hakkının engellenmesi” ve “Kamu hizmetlerinden yararlanmanın engellenmesi” hükümlerinde, ince değişiklikler yapılmasını sağlamıştı. Ayrıca, türbanlıları okullara ve kamu kuruluşlarına almayanlara hapis cezası verilmesi maddesinin TCK’na alınması için de özel uğraş vermiş, zinanın suç sayılması için verdiği önergeyle şaşkınlık yaratmıştı.

İhtimaller arasında en zayıfı olarak nitelenen diğer aday ise Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Halis Ayhan. Medyada adeta ölümü gösterip sıtmaya razı etmek amacıyla öne sürülen bir isim olan Halis Ayhan, verdiği demeçlerde bugün mevcut YÖK yönetiminin dahi hazmedemeyeceği beyanatlarıyla öne çıkıyor: “Satuk Buğra Han’dan bu yana, yani 9/10. yüzyıldan itibaren Türk Milleti’nin temel kültür belirleyicisi İslam dini olmuştur. İlk ve orta öğretim çağındaki her çocuğa din kültürü ve ahlak bilgisi öğretilmelidir. Şu anda bu anlamda kapsamlı bir şekilde din kültürü öğretimi yok.” İmam-hatip liselerinin, Milli Eğitim bütünlüğü içinde ülkenin en önemli, devletle milletin buluştuğu vazgeçilmez ortaöğretim kurumları olduğunu ifade eden Prof. Dr. Halis Ayhan da Bakanlar Kurulu kontenjanından AKP döneminde Yükseköğretim Kurulu üyesi olanlardandı.

yazici   mail