www.soL.org.tr
Ortadoğu'ya emperyalist barış
7 Aralık 2007, Cuma

Bölgede etkisini arttıran İran'ı alt edemeyen ABD, emperyalist planlarını İranla işbirliği içinde yürütmek için kolları sıvadı.

soL (Sinan Dinçer) Ortadoğu'da daha birkaç ay önce havada uçuşan savaş tehditleri yerini karşılıklı "barış" hamlelerine bıraktı. Bu konuda en çarpıcı gelişme ABD'deki 16 istihbarat örgütünün verilerine dayanarak yayımlanan, İran'ın nükleer silah programını 2003'te dondurduğunu savunan Ulusal İstihbarat Değerlendirmesi (NIE) raporu oldu. George W. Bush yönetiminin İran karşıtı hamleleri için kullandığı en önemli gerekçe olan nükleer silah tehdidini büyük ölçüde saf dışı bırakan rapor, İran yönetimi tarafından da memnuniyetle karşılandı. İran'ın acil bir tehdit oluşturmadığını, buna karşın ekonomik yaptırımların caydırıcı olduğunu savunan rapor, İran'a dönük baskıların tamamen ortadan kalkması anlamına gelmese de savaş tehdidinin en azından bir süreliğine rafa kalktığını gösteriyor.

Buna karşın ABD'nin ekonomi silahını da kısıtlamalar değil, teşvikler üzerinden kullanması seçeneği ağırlık kazanıyor. İran'a karşı Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu'nda alınan yaptırım kararları özellikle Çin ve Rusya nezdinde büyük diplomatik çabalara mal olmalarına karşın izolasyonla baş etmek konusunda deneyimli İran üzerinde beklenen etkiyi yaratmıyor.

Dünya Bankası'ndan İran'a kredi
ABD'nin bu koşullar altında yaptırım silahını hemen bir kenara koymasa bile, teşvikleri öne çıkartma eğiliminde olduğu düşünülüyor. Bu yönde son işaret Beyaz Saray'ın kontrolündeki Dünya Bankası'nın İran'a 900 milyon dolarlık kredi açması oldu. ABD'den yükselen kimi itiraz seslerine karşın kredinin Bank Melli adlı İran bankası üzerinden kullandırılacağı ve altyapı projelerine harcanacağı belirtiliyor.

İran'ın bu hafta içi Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) zirvesine katılması da Tahran'ın izolasyonu kırma konusunda elde ettiği önemli bir kazanım olarak değerlendirildi. Kuruluşu ve bileşenleri itibarıyla İran karşıtı bir ittifak olan Körfez İşbirliği Konseyi zirvesine İran'ın katılımında ABD'nin müttefiklerine telkinlerinin ya da yeşil ışık yakmasının etkili olduğu düşünülüyor.

Lübnan'da muhalefete taviz
ABD bir diğer tavizi de cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle siyasi krizin hüküm sürdüğü Lübnan'da verdi. Hizbullah'ın başını çektiği muhalefet cephesinin cumhurbaşkanlığı için uzlaşma adayı olarak önerdiği Genelkurmay Başkanı Mişel Süleyman, sürpriz bir biçimde ABD işbirlikçisi hükümet yanlısı güçlerden de onay aldı.

Suriye cephesindeyse geçen hafta ABD'nin Annapolis kentinde yapılan Ortadoğu toplantısı üzerinden karşılıklı paslaşmalar gerçekleşti. Suriye'ye davetiye gönderilmesi ABD'nin jesti olarak değerlendirilirken, Suriye'nin de Golan tepelerinin durumu toplantı gündemine alınmamasına karşın bakan yardımcısı düzeyinde de olsa zirveye katılımı Şam'ın bu jesti karşılıksız bırakmadığını ortaya koydu.

Bu gelişmeler doğrultusunda, bölgedeki emperyalist planlar açısından Annapolis üzerinden gündeme gelen İran karşıtı Sünni-İsrail ittifakı seçeneği geri plana düşerken, hem İran'ı hem de işbirlikçi Sünnileri kapsayacak bir "Amerikan Barışı" modeli öne çıktı. İsrail'in bu tabloda geri plana düşmesi bekleniyor. Yapısal sorunlar nedeniyle ABD emperyalizminin bölgesel planlarına uyum sağlayacak esnekliği ve kıvraklığı sergileyemeyen İsrail, önümüzdeki dönemde yanız kovboyu oynayacak gibi görünmekle birlikte, Filistin'de ulaşılan pat durumunun ve bölünmüşlüğün Tel Aviv'i en azından bir süre rahatlatabileceği tahmin ediliyor.

Hedefte Irak var
Elbette Ortadoğu'da şekillenen bu ABD-İran barışının merkezinde işgal altındaki Irak yatıyor. ABD ve İran'ın Irak Büyükelçileri arasında Mayıs ayında Bağdat'ta başlayan, ancak sekteye uğrayan görüşmelerin yakın zamanda yeniden başlayacağı belirtilirken, ABD'nin daha önce tutuklamış olduğu İranlı "diplomatlardan" bir kısmını serbest bırakmasıyla başlayan yakınlaşmanın devam etmesi bekleniyor. İran'ın Irak'ta artan ekonomik varlığının da ABD'nin sessiz onayıyla gerçekleştiği gözlemleniyor.

Tüm bunlar dikkate alındığında Türkiye'nin kısa süre önce İran'la imzalandığı milyarlarca dolar değerindeki doğalgaz yatırım anlaşmasının da ABD'ye rağmen değil, ABD'nin onayıyla gerçekleştirildiği iddiaları güç kazanıyor.

yazici   mail