www.soL.org.tr
Parlak: Konuşarak türbanı çözeriz
1 Şubat 2008, Cuma

Dün toplanan İstanbul Üniversitesi Senatosu türban girişimini sert bir üslupla eleştirirken Rektör Mesut Parlak'ın türbana kapı aralayan konuşması dikkat çekti.

soL AKP-MHP arasında gerçekleşen anlaşma sonucunda Anayasa ve Yükseköğretim Kanunu’nda değişiklik yapılması ile yükseköğretim kurumlarına “türbanla” girişin serbest olmasına kapı aralandı. Üniversite yönetimlerinin bu gelişmelere vereceği tepkiler merakla beklenirken, türban tartışmalarına ilk balans ayarı TÜSİAD’dan geldi. Bir diğer balans ayarı olarak okunabilecek tepki de İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü ve Senatosu’ndan geldi. Dün İstanbul Üniversitesi Cemil Birsel Konferans Salonu’ndan Türkiye’nin en büyük üniversitesinin öğretim üyelerini bir araya getiren toplantıda ortaya konan “sert üsluba” rağmen anayasa değişikliği karşısında yapılacak bir şey olmadığı mesajı verildi.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak’ın, Senato ve öğretim üyelerinin tutumu nedeniyle türban başlığında AKP'ye onay veren bir çizgiyi net bir şekilde savunamadığı görüldü.

Senato: Şeriat oyunlarına sahne olmayalım
İstanbul Üniversitesi Senatosu dün türban yasağının kaldırılması konusunda gelinen noktayı endişe ile izlediğini belirtti. İstanbul Üniversitesi Senatosu olarak türban yasağının anayasa değişikliği yapılarak aşılmaya çalışılmasının da yanlış olacağını açıkladı ve laiklik ilkesini hatırlattı. Açıklamada, “Politik çıkarlar ve siyasi tercihlerin, din ve vicdan özgürlüğü adı altında, üniversitelerde bilimsel özgürlükleri tehdit etmesi kabul edilemez. Türkiye, din istismarına ve şeriat oyunlarına sahne olmayacaktır. Sosyal düzenimizi bilerek veya bilmeyerek değiştirmek isteyenlere göz yumulamaz” ifadelerine yer verildi.

İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Cemil Birsel Konferans Salonu’nun amfi sahnesinde hazır bulunan Senato üyeleri, Rektör ve Rektör yardımcıları Senato açıklamasının okunmasının ardından dakikalarca süren bir alkış başlattılar. Senato'nun bu açıklaması yüzlerce kişi tarafından ayakta alkışlandı.

Mesut Parlak ise bu çizginin dışına çıkan ve türbana kapıyı aralayan bir konuşma yaptı.

Parlak türbanlı kızların sorunlarına değindi…
Senato açıklaması sonrası konuşma yapmak üzere kürsüye gelen İstanbul Üniversitesi Rektör'ü Mesut Parlak sözlerine, "Hiçbir siyasi partiyi eleştirmek amacını taşımıyorum, sadece kişisel tespit ve analizlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum" diyerek başladı.

İktidarda oldukları üç yıl boyunca hiçbir zaman yandaşlık yapmadıklarını ama diyaloga hep açık olduklarını ifade eden Parlak, açıklamasında AKP'ye ve üniversitelere dönük politikalarına doğrudan bir eleştiri getirmedi. Parlak'ın sorunun tespitine ilişkinse ilginç bir yaklaşıma sahip olduğu görüldü. Parlak "Ülkenin kalkınması için ele ele vermesi gereken güçlerin karşılıklı büyük bir güven bunalımı içerisinde olduğunu" söyleyerek, bugün Türkiye gündeminin görünüşteki konusunu "türbanlı kızlarımızın üniversiteye devamda karşılaştıkları sorunlar" olarak tanımladı. Parlak'a göre el ele vermesi gereken güçlerin yaşadığı bu güven bunalımı tehlikeli ve toplumsal barışı yerle bir edebilecek nitelikte, ancak asıl tehlike halk kitlelerinin tartışma içine çekilmesi.

Türban bir din sorunu değil
Türbanı bir din sorunu olarak tanımlamayan Mesut Parlak, toplumsal uzlaşmanın daha önemli olduğunun altını çizdi. "Türban, üniversitelerde yasak olmaktan çıkarılırsa acaba toplumsal barış sağlanacak mıdır? Sorunlar çözülecek midir?" diye soran Parlak, her türlü uzlaşma zemini ortadan kaldırıldığı için karşılıklı güvensizliğin kısa sürede ortadan kalkamayacağını düşündüğünü söyledi. Üç yıllık rektörlüğü boyunca türban konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadıklarını, ancak yasak kalkarsa mevcut duruma göre karmaşanın ortaya çıkma olasılığının bulunduğunu söyledi.

Mesut Parlak'ın bir yandan türbana karşı bir söylem içerisinde olup, diğer yandan da sürekli "türban yasağı" nitelemesini kullanması dikkat çekiciydi. Türban sorunu elbette çözülmelidir diyen Parlak, zorlama bir şekilde önlerine sürülen çözümden rahatsız olduklarını ifade etti.

"Türban acaba gerçekte neyi örtmektedir?" diye sorarak konuşmasına devam eden Parlak, türbanın en başta "ülkemizin bölünmez bütünlüğü, Güneydoğu sorunu, Ermeni sorunu, ekonomik sorunlar" gibi sorunların üzerini örttüğünü söyledi. Türban meselesini yapay bir sorun olarak niteleyen Parlak, her fırsatta toplumsal uzlaşmaya, barışa atıf yaptı.

Din her toplumun en önemli kurumudur
"Din her toplumun en önemli kurumudur" diyerek İslamiyet'in mevcut dinler içinde en rasyonel özellikleri taşıdığına ve diğerlerine göre sayısız önemli olumlu ayrıcalıklara sahip olduğuna inandığını belirtme gereği duyan Parlak, “Öte yandan yüce dinimizin hurafelere alet edilebildiğini de hepimiz biliyoruz” dedi. Parlak, İslam dinini türban gibi tamamen şekle indirgemek ve onu yozlaştırmak kime ne yarar sağlayacaktır sorusunu da yöneltti.

“Bizler, üniversite mensupları, bürokratlar, sanatçılar, işverenler, önerilen yolun ne denli karanlık olduğunu görenler, dinin ne olduğunu sizlerden mi öğreneceğiz?” diyerek konuşan Parlak,“dinimizin ne olduğunu sizlerden öğrenmeye ihtiyacımız yoktur. Siz önce kendinizi evrensel başarılarla kanıtlayın” dedi.

Mesut Parlak, sözlerini "Sözlerimin siyasi bir yanı yoktur, İÜ'nün tek yandaşlığı Cumhuriyet kazanımları, laik demokratik cumhuriyet, Atatürk ilkeleri, demokratik hukuk devleti ve ulusun bölünmez bütünlüğüdür" diyerek bitirdi.

Anayasaya bağlı
Gazetecilerin sorularına verdiği yanıtlarla duruşuna dair daha net açıklamalarda bulunan Mesut Parlak, türban konusuna çözümün, toplumun tüm katmanları ile birlikte konuşularak bulunabileceğini sık sık tekrarladı.

Prof. Dr. Parlak, “türbanın bağlama şekli” konusundaki soru üzerine de, “Şu anda böyle bir şey yok. Yasa çıktığı zaman biz de üniversite olarak davranışlarımızı belirleyeceğiz. Yasa neyi emrediyorsa onun dışına kimse çıkamaz” yanıtını verdi.

“Türbanla ilgili anayasa değişiklikleri yapılırsa üniversite olarak tavrınız ne olur?” sorusu üzerine de Prof. Dr. Mesut Parlak, şöyle dedi:

“Yasa çıktıktan sonra demokrasilerin izin verdiği ölçüde eleştirilerimizi veya düşüncelerimizi söylemeye devam edeceğiz. Ama söylediğim gibi demokratik hukuk devletinde hiç kimse hukukun üstünde olamaz. Bireyler, yargı ne karar verdiyse onu uygulamak zorundadır. Bunun aksini hiç kimse iddia edemez.”

“Türbanla ilgili anayasal değişiklikler yapılırsa tepkiniz ne olur?” sorusu üzerine de Prof. Dr. Mesut Parlak, hukuk ve demokrasi çerçevesinde her türlü eleştiriyi ve katkıyı sağlayacaklarını ifade etti. Prof. Dr. Parlak, “Ama demokratik çerçeve içerisinde, kaba kuvvet kullanmadan, kimsenin özgürlüğüne saldırmadan her türlü hakkımızı kullanacağız. Daima sevgi ve diyaloğun yanında olacağız” dedi.

Parlak, “Bazı kadın kuruluşlarının Anıtkabir'e yürüyeceklerinin hatırlatılması ve buna destek verip vermeyeceklerinin” sorulması üzerine de “Buna gönülden katılıyorum. Bu tür demokratik eylemlerin olması doğaldır” cevabını verdi.

Mesut Parlak, “TÜSİAD ve Genelkurmay'ın da bu konuda eleştirileri var. Bu eleştirilere destek veriyor musunuz?” sorusuna da “Bu görüşleri zaten biz söylüyoruz. Bizim hiç kimseyle yandaşlık gibi bir amacımız yok. Herkes konuşabilir” karşılığını verdi.

Eşarba karşı çıkacak halimiz yok
İÜ Rektörü Mesut Parlak, “türbanın bağlanma şekli konusundaki bir soru üzerine de şunları dile getirdi:

“Türk'ün Osmanlı geleneğinden gelen bir başörtüsü vardır. Daha doğrusu eşarp diye tanımlanan bir örtü vardır. Ona kimsenin karşı çıkacak hali yok. Ama bir anayasaya 'eşarp şöyle çenenin altından bağlanacak' gibi bir madde konulmasını doğrusu içime sindiremiyorum. Yoksa benim rahmetli annem de, ninem de eşarplıydı. Ben de öyle bir aileden geliyorum. Bunu asla yadsımıyorum. Ama İslami değerleri getirip de birtakım dayatmaların topluma yararı olmadığına inanıyorum. Sanıyorum hükümetimiz de bize kulak verecektir.”

yazici   mail