www.soL.org.tr
Kahramanları Susurluk'u anlatacak
28 Haziran 2006, Çarşamba

Susurluk davasında aralarında Demirel, Çiller ve Ağar'ın bulunduğu bazı isimlerin tanık olarak dinlenmesine karar verildi. Bu kişilerin kontrgerillanın örgütlenmesinde önemli görevler üstlenmiş isimler olmaları dikkat çekti.

resimHABER MERKEZİ Eski DYP milletvekili Sedat Bucak'ın yargılandığı Susurluk kazası davasında mahkeme, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,  Başbakanı Tansu Çiller ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ı tanık olarak dinlemeye karar verdi.  İstanbul Sultanahmet Adliyesi 2.No'lu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen davada Demirel, Çiller ve Ağar'ın yanısıra eski  Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, emekli Korgeneral Hasan Kundakçı, emekli Albay Eşref Hatipoğlu, emekli Albay Seral Saral ve  Fatih Bucak'ın da tanık olarak çağrılmalarına karar verildi. Davada tanık olmasına karar verilen isimlerin çete ilişkilerinin  içerisinde yer almış isimler olması dikkat çekti.  

Ekim ayına ertelenen davanın dünkü duruşmasına "çete kurmak" suçuyla yargılanan Sedat Edip Bucak katılmadı.

Demirel, Çiller ve Ağar'ın rolü
3 Kasım 1996'da gerçekleşen trafik kazasında Mercedes'i kullanan Emniyet Genel Müdürü Hüseyin Kocadağ, kırmızı bültenle  aranan katliam sanığı ülkücü Abdullah Çatlı ve sevgilisi Gonca Us öldü. DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak yaralı olarak  kurtuldu.

Kazanın ardından önce sola karşı sonra da yükselen Kürt hareketine karşı bizzat devlet kadroları tarafından örgütlenen  kontrgerillanın ilişkiler ağı ortaya saçıldı. Bu sırada Sedat Bucak davasında tanık olarak dinlenmek için çağrılan isimlerin  pek çoğunun kontrgerilla ile doğrudan ilişkili olduğu ortaya çıkmıştı. Kazayla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı "çete" soruşturmasında Bucak'ın korumalarından özel timci  Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz'ın, "kumarhaneler kralı" Ömer Lütfü Topal'ın öldürülmesiyle ilgili olarak Ali  Fevzi Bir ve Sami Hoştan'la birlikte gözaltına alındıkları ancak dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın talimatıyla serbest  bırakılıp Bucak'a koruma olarak verildikleri ortaya çıktı. Kriminal incelemede Çatlı'nın üzerinden çıkan emniyet uzmanı  belgesinin sahte, ancak belgedeki Mehmet Ağar imzasının gerçek olduğunu açıkladı. Ağar'ın dokunulmazlığına ilişkin olarak  Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı fezleke, Adalet Bakanlığı'na gönderildi. Ancak dosya, eksikler olduğu  gerekçesiyle iade edildi.  Arka arkaya açılan çete davalarında Bucak ve Ağar ile özel timcilerin de sanık olduğu birbiriyle bağlantılı 25 dava açıldı.  Duruşmalardaki ifadeler, karşılıklı suçlamalar da uzun süre gündemde kaldı. Ancak yargılananların çoğu ceza almadan kurtuldu. Yine son duruşmada tanık olarak çağrılmasına karar verilen DYP Genel Başkanı Tansu Çiller çete bilgilerinin ortalığa  saçıldığı sırada Meclis grubunda yaptığı konuşmada, "Bir ülke, millet ve devlet uğruna kurşun atan da, kurşun yiyen de bizim  için saygıyla anılır, onlar şereflidirler" açıklamasını yaptı.  

Demirel'in cumhurbaşkanı, Çiller'in başbakan, Ağar'ın içişleri bakanı olduğu dönemin Türkiye'deki kontrgerillanın  faaliyetlerinin en çok arttığı dönem olduğu biliniyor. Ancak konuyla ilgili olarak açılan davalarda bu isimlere ve  kontrgerillanın ordu içerisindeki üst düzey örgütleyicilerine dokunulmadı.

Davanın seyri
İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Sedat Bucak hakkında dokunulmazlığının kaldırılmasından sonra, “gıyabi tutuklama  kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak”, “cürüm işlemek  amacıyla teşekkül oluşturmak” ve “vahim nitelikte silah bulundurmak” suçlarından 11 ile 20 yıl arasında ağır hapis cezası  istemiyle dava açmıştı. Bucak'ın tekrar milletvekili seçilmesiyle kesintiye uğrayan dava süreci, 3 Kasım seçimlerinden sonra  tekrar başladı. Ancak TCK'nın 313. ve 314. maddelerinin DGM kapsamından çıkarılması üzerine dava, İstanbul 2. Ağır Ceza  Mahkemesine gönderildi.

Mahkeme 2003 yılında, Bucak'ın, “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak” suçlamasından beraatına, diğer suçlamalara ilişkin  ise “Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun” kapsamında davanın kesin hükme bağlanmadan  ertelenmesine karar verdi. Bunun üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi ”Bucak'ın TCK'nın 313. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları  uyarınca mahkumiyeti gerekirken dosya içeriğine uygun olmayan gerekçeyle beraatına karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği”  gerekçesiyle kararı bozdu.  Diğer taraftan aralarında eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ile MİT eski görevlisi Korkut Eken'in de  bulunduğu "Susurluk Davası"nın 14 hükümlüsünün, yeni TCK'nın lehe olan hükümlerinin uygulanması için yeniden yargılanmalarına  da devam ediliyor. Sanıklara cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak ve bu teşekkülü yönetmek suçundan 4 ile 6 yıl  arasında hapis cezası verilmişti.  
yazici   mail