www.soL.org.tr
O da patron, o da küstah
23 Haziran 2007, Cumartesi

Cem Hakko'nun gazetecilere sarf ettiği sözler, "patronların patronu" tarafından 27 yıl önce sarfedilen sözleri hatırlattı. Patronlar, küstahlık ve işçi düşmanlığı geleneklerini sürdürüyor.

soL Cem Hakko'nun önceki gece magazin gazetecilerine sarf ettiği "22 Temmuz'dan sonra patronların kim olduğunu öğreneceksiniz" biçimindeki sözleri, akıllara tekstil patronu Halit Narin'in bir dönem belleklere kazınan sözlerini getirdi. Hatırlanacağı üzere dönemin Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK) Başkanı ve yeminli bir işçi düşmanı olan Halit Narin, 12 Eylül darbesinin ardından "20 yıl işçiler güldü biz ağladık, şimdi gülme sırası bizde" diye konuşmuştu. Narin'in bu sözleri, sermaye sınıfının işçi sınıfı ve kanlı darbe karşısındaki ortak duygusunu yansıtan sözler olarak yıllarca hafızalardan silinmemişti.

Halit Narin, işçi sınıfı karşısındaki açık biçimde küstah ve acımasız bir tutum takınırken, "zenginleri seven" Özal hükümetlerini "Anıtkabir'de Ata'ya şikayet etme" şeklindeki "şirin" protestoların da yaratıcısıydı. Halit Narin, 1974 yılında devraldığı TİSK başkanlığını 1989 yılına kadar sürdürdü. 1972 yılında yapılan Genel Kurul'un ardından Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası'nın Yönetim Kurulu Başkanlığına getirilen Narin, halen bu görevi sürdürüyor.

Çok gülemedi
Bir dönem serveti ve TİSK başkanlığı nedeniyle "patronların patronu" olarak adlandırılan Halit Narin, Özal dönemi ve sonrasında yaşanan yağmadan pay kaptığı için, 1990'ların sonuna kadar 1980'de telaffuz ettiği mutluluğu yaşadı.

"Gülen patron" Narin, 1998 yılında Milliyet'e verdiği bir röportajda, 1997 Asya krizinin mutluluğuna mutluluk kattığını vurguluyor; Asya ülkelerine olan talebin Türkiye'ye geleceğini iddia ediyordu. Narin "2000'li yıllar Türk tekstilinin altın yılları olacak" diyordu.

Ancak, yıllardır gülmekten gözleri kapanan Narin, yalnızca bir yıl sonra, sektörünün 1999 yılında yaşadığı krizin ardından fabrikalarını devretmek zorunda kaldı. 2000 Temmuz'u ortalarında da Süzer Holding'e bağlı Kentbank, 1,9 trilyon liralık alacağını tahsil için Narin'in "ceketine bile" el koyma girişiminde bulundu. Kentbank, Narin'in mallarını yakınlarının üzerine geçirerek mali sorumluluktan kaçındığını öne sürdü. Narin ise, "Yalvararak sanayicilik, üretim yapamazdım. Bunun için fabrikamı kiraya verdim" demişti. Oysa Narin, aynı dönemde oğluna ihtişamlı bir düğün de yapabilmişti.

Maçka'da oğlu adına kayıtlı ancak irtifak hakkı kendisinde olan evinden 93 milyar lira değerindeki eşyası haczedilen Narin'e göre ise, olay kendisini karalamak isteyenlerce yapılan bir komploydu. Oysa tekstil sektöründe yıllardır Narin'i tanıyan ve "birlikte gülen" patronlar, Narin'in parası olduğunu ancak borcunu ödemek istemediğini vurguluyordu. Nitekim, oğlunun düğününde tutuklanma riski atlatan Narin'in "yalvarmaklı" açıklamalarına rağmen, başkanı olduğu örgüt de dahil olmak üzere kendisine sahip çıkan bir patron örgütü ya da patron olmadı.

 

yazici   mail