www.soL.org.tr
Sağlık emekçileri ayağa kalkıyor
11 Ağustos 2007, Cumartesi

AKP’nin ‘demokrasi ve istikrar’ palavralarından işçilere hayır yok. Sağlık emekçilerine sendikal örgütlülük ve insanca bir yaşam yasak. Ama işçiler yasak dinlememekte kararlı. Uludağ Tıp Fakültesi Hastanesi işçileri, yağmacı AKP’nin özelleştirme ve taşeronlaştırma saldırılarına dur demek için harekete geçti.

soL (Bursa) Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde taşeron firmaya bağlı olarak çalışan işçiler dün bir basın açıklaması yaptılar. Sağlıkta uygulanan piyasacı politikaların tüm sistemi çökerten tehlikelerine dikkat çeken işçiler, "halka nitelikli ve eşit sağlık hizmeti verilebilmesi, öncelikle sağlık hizmetlerinin kamu eliyle ücretsiz olarak uygulanmasından geçmektedir" sözleriyle özelleştirmelere karşı uyarıda bulundu.

Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu önünde gerçekleştirilen ve Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu'nun okuduğu basın açıklamasına, Sağlık ve Sosyal  Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Bursa Şubesi'nin ve Halkevleri'nin yanı sıra Yurtsever Cephe ve TKP Bursa İl Örgütü de destek verdi.

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde taşeron firma eliyle çalıştırılan yaklaşık 1300 işçi sendikalaşması üzerine işten atılma tehdidiyle karşılaşmış, 2 işçi sendikalı olduğu için işten çıkarılmıştı. Açıklamada "kadrolu-taşeron demeden tüm sağlık emekçilerinin birlikte örgütlenmesinin önemine" dikkat çekildi.

İlk başlarda sadece temizlik ve mutfak hizmetleriyle başlayan, ancak artık hemşireler, radyoloji teknisyenleri ve laborantların bile temizlik işçisi adı altında taşeron eliyle çalıştırılmasına varan sürecin sağlık kurumlarını özelleştirmeyle paralel işlediği vurgulandı. Taşeronlaştırma konusunda "sıra hekimlere geldi" uyarısında bulunulurken, asıl işin bölünemeyeceği ve taşerona devredilemeyeceği konusunda yasalardaki açık hükümlerin özelleştirmeci mantık tarafından yok sayıldığı hatırlatıldı.

Sağlığın piyasa koşullarına teslim edilmesinden en çok zararı hasta ve hasta yakınlarıyla sağlık emekçilerinin göreceğinin vurgulandığı basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "Hastalarımız Genel Sağlık Sigortası'nın yasalaşmasıyla hastane kapısında önce ‘şikayetiniz nedir' sorusu yerine ‘primini yatırdın mı' sorusuyla karşılaşacaklar. Sağlık emekçileri ise taşeronlaştırmanın kurbanı olarak iş güvencesi olmadan, kıymeti bilinmeden, sürekli asgari ücret üzerinden ihaleyle alınıp satılarak çalışmak zorunda kalacaklar. Kadrolu çalışanlar hemen yanı başlarında bu kadar düşük ücretle çalıştırılan emekçilerin baskısı altında bırakılacaklar ve sadaka gibi ücret zamlarına boyun eğmek zorunda kalacaklar."

Örgütlenmekten başka çare yok!
Açıklamada, yeni kurulacak AKP hükümetinin sağlıkta özelleştirme ve taşeronlaştırma politikalarına tam gaz devam edeceği hatırlatıldı ve 2008 yılında uygulamaya konulacak olan Genel Sağlık Sigortası ve Kamu Hastaneleri Birlikleri yasasına karşı örgütlenmenin önemine dikkat çekildi. Basın açıklaması, örgütlenme çağrısıyla son buldu: "15 yıl önce sendikalı olamazlar denilen kamu emekçilerinden sonra taşeronda çalışan işçiler de örgütlenmeye başlamışlardır. Artık örgütlenmekten başka çare olmadığı herkesin kabulüdür. İşçi-memur, kadrolu-taşeron demeden tüm sağlık emekçileri birlikte örgütlenmenin kararını verdiler. Emeğinin hakkını almak, köle değil işçi olmak, insan gibi yaşamak için yola çıktılar. Yolumuz açık olsun."

 

yazici   mail