www.soL.org.tr
Gül, asker pazarlığında
17 Ağustos 2006, Perşembe
resim

HABER MERKEZİ Lübnan'a bir günlük bir ziyarette bulunan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye'ye dönüşünde yaptığı açıklamada "Lübnan'a gidecek yabancı gücün görevinin gayet açık olduğunu, hiçbir ülkenin bunun ötesinde birşey düşünmediğini söyledi.

Gül, "Orada çeşitli Lübnan gruplarıyla daha açıkçası Hizbullah ile uğraşmak veya onların silahlarının alıp hükümete teslim etmek gibi bi misyon söz konusu değildir. Hiçbir ülkenin de böyle bir misyonu üstlenme durumu da yoktur zaten ortada. Gidecek olan güçler oraya barışı korumak için gidecektir, Lübnan hükümetine yardımcı olmak için gidecektir. Zaten Lübnan hükümetinin daveti üzerinedir. Lübnan hükümeti de bildiğiniz gibi Hizbullah dahil Lübnan'daki bütün grupları temsil etmektedir" diye konuştu.

AKP hükümetinin bölgeye yerleştirilecek uluslararası gücün içinde yer almak istediğini en başından beri açıkça ortaya koyduğuna dikkat çeken diplomatik kaynaklar, bunun Gül'ün açıklamalarının zeminini tartışmalı hale getirdiğini belirtiyorlar. Zira, bölgeye asker göndermenin Türkiye'nin bölgede oynamak istediği rolle ilişkili olduğunu belirten kaynaklar, ana motifin "Lübnan'ın acılarını sarmak" olarak sunulmasının inandırıcılığının azaldığını vurguluyorlar.

 

İsrail'e laf yok

Abdullah Gül'ün Lübnan ziyaretinin ana gündemi bölgeye yerleştirilecek uluslararası güçle ilgili görüşmelerdi. Bu kapsamda Lübnan Dışişleri Bakanı Fevzi Salluk, Meclis Başkanı Nebih Berri ve eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin oğlu Saad Hariri ile görüşen Gül, Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora ile de bir araya geldi. Görüşmenin ardından Gül, Sinyora'nın düzenlediği yemeğe katıldı. Yemekte aynı zamanda Lübnan'a asker göndermesi beklenen Fransa, Malezya ve Pakistan dışişleri bakanları da vardı. Tartışmaların ayrıntılarına dair bilgi edinilemezken, Hizbullah'ın savaştan güçlenerek çıkmasının askeri gücün oluşumunu karmaşıklaştırdığı bildiriliyor.

Abdullah Gül, gezisi sırasında Hizbullah'ın kalesi olarak nitelenen ve İsrail uçakları tarafından sürekli olarak vurulan Dahiya bölgesini de gezdi. Bu sırada basın mensuplarının sorularının da yanıtlayan Gül, "Tanık olduklarınızdan sonra Türkiye-İsrail ilişkilerine bakışınızda bir değişiklik olabilir mi?" biçimindeki bir soruyu şöyle yanıtladı: "Bizim ilişkilerimiz bölgede sadece belli ülkelerle değil, herkesle ilişkilerimiz var ama bizim ilişkilerimizde dürüst bir yanımız var. Biz, ilişkilerimizde yanlışı gördüğümüz zaman, kim olursa olsun, bunu hiç çekinmeden konuşan, bunun yanlış olduğunu söyleyen ve bunu düzeltmek için uğraşan bir ülkeyiz." Açıklamasında İsrail'i açıktan eleştirmekten kaçınan Gül, böylece savaşın başlangıcından beri AKP yetkililerinin yaptığı açıklamaları sürdürmüş oldu. AKP, İsrail'i hiçbir zaman saldırgan taraf olarak tanımlamamış, en büyük katliamlardan sonra bile en çok "iki tarafı" çatışmalara son vermeye çağırmıştı.

yazici   mail