www.soL.org.tr
Başbakan ‘dağa mı çıksınlar’ diye sordu
17 Kasım 2007, Cumartesi

Siyaset yapma hakkı tartışmalarının ortasında çözüm yine parti kapatmakta bulundu. Emperyalist çözümle çözümsüzlük arasındaki salınımdan Kürt ve Türk emekçilerin payına en basitinden siyasetin dışına itilmek düşüyor.

HABER MERKEZİ Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Çek Cumhuriyeti'ne giderken yaptığı "Dokunulmazlıklarını kaldıralım da dağa mı çıksınlar" açıklamasının hemen ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP), kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne dava açtı.

DTP yöneticilerinin de ilk açıklamalarında "sürpriz olmadı" diyerek değerlendirdikleri karar kamuoyunda da şaşkınlık yaratmadı. Dağlıca baskını sonrasında DTP'ye yönelik artan eleştiriler ve Kürt siyasetinin sınırlarına ilişkin çeşitli aktörlerinin farklı görüşler öne sürerek yürüttüğü tartışmalar bu yönde bir beklentinin ortaya çıkmasına neden olmuştu.

"Operasyon yapamadık, parti kapatalım"
Uzun süredir karşı koz toplanmasına rağmen, DTP'nin kapatılması için içinden geçtiğimiz dönemde adım atılmış olması, bir ayı aşkın süredir toplumda canlı tutulan sınır ötesi operasyon beklentisiyle ilişkilendiriliyor. Sınır ötesi operasyonun yapılmayacağının ortaya çıktığı bu dönemde DTP'nin kapatılması, "sınır ötesine" yönelik biriken tepkinin, "içeriye" kanalize edilerek soğurulması olarak yorumlanıyor.

Önce mayınlı saldırılar, sonrasında da Hakkari'de peşpeşe gerçekleşen saldırıların ardından DTP'ye yönelik baskının arttığı görülürken, rehin askerler gündeminde DTP'ye beklenen alanın açılmadığı ve gerilimin daha da yükseltildiğine şahit olundu. Rehin askerlerin teslim alınmasının ardından gerek askerler, gerekse de DTP yöneticilerinin doğrudan hedef alınması, devlet cephesinde gerilimin yükseltilmesi yönünde bir kararlılık olduğu biçiminde yorumlanıyor.

ABD'nin telkin ve taahhütleri sonucunda sınır ötesi operasyonun ertelenmesi ise, Türkiye kamuoyunda yaratılan operasyon beklentisinin doyurulması ihtiyacını doğuruyor. DTP'nin kapatılmasının, bu yönde ihtiyaç duyulan tatmini sağlamaya dönük olduğu belirtiliyor.

Dava için sunulan iddianamenin hacmi, partinin kapatılmasına dönük hazırlıkların, "parti çetelesinin" uzun süredir tutulduğunu gösterirken, öne sürülen suç unsurlarının çokluk ve detayı, partinin kapatılma ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.  

DTP'ye sürpriz olmadı
DTP cephesinde ise, kapatılma kararının bir şaşkınlık yaratmadığı, aksine ilk yapılan açıklamalardan bu yönde bir beklentinin bulunduğu ve hazırlıklı olunduğu görülüyor. Bu durumun, kapatılma haberinin ardından açıklamada bulunan DTP'li milletvekillerinin tavırlarına da yansıdığı fark edildi.

Basın toplantısında konuşan DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş, "kararın kendileri için sürpriz olmadığını" vurgularken, davanın hukuki boyutuna vurgu yaptı. Demirtaş'ın "Parti kapatmada Guiness Rekorlar kitabına geçtik" açıklaması ise, DTP'lilerin rahat tavırlarının göstergesi olarak yorumlandı.

Aynı toplantıda söz alan DTP Eski Genel Başkanı Ahmet Türk ise, Avrupa Birliği'ne güvendikleri mesajını verdi. Türk şöyle konuştu:

"AB sürecindeki Türkiye'de [AB'nin] parti olarak bizden beklentileri var. Demokrasiye sahip çıkma, demokratik bir sürecin başlatılması konusunda bizden talepleri var. Ama DTP'nin kapatılması, dışlanması gibi bir yaklaşım bugüne kadar AB'de çıkmadı. Tam tersine DTP'nin Türkiye için önemli olduğu birçok açıklamalarında da ortaya çıktı. Birçoğunun ‘DTP mutlaka parlamentoda görevini yapmalı, kendi düşüncelerini parlamentoya taşıyacak zeminin hazırlanması konusunda herkesin yardımcı olması gerektiği' şeklinde ifadeleri de biliyoruz."

Türk'ün ifadeleri, Kürt siyasetinin kapatma sürecinde AB tarafından destek göreceğine inancın yansıması biçiminde değerlendiriliyor.

yazici   mail