www.soL.org.tr
Tayfun Talipoğlu'nun 'altın'cı sevdası
6 Mart 2008, Perşembe

Siyanürle altın çıkarmaya çalışan Tüprag şirketinin reklamını yaptığı “Bam Teli” programının ardından çevreciler tarafından eleştiriler alan Tayfun Talipoğlu, bir de çevrecileri suçlayan bir yazı kaleme aldı. Ege Çevre ve Kültür Platformu yaptığı açıklamada durumu "altın"cı şirketin operasyonu olarak değerlendirdi.

resimsoL Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) tarafından yapılan açıklamada, Tüprag şirketi’nin Kışladağ altın madeninin açılması yönünde bir kampanya başlattığı bu çerçevede de Tüprag şirketinin genel müdürü ve şirketin başkan yardımcısının, şirketin parasıyla ve kendi özel ilişkileriyle televizyon programları yaptırdığı, bazı köşe yazıları yazdırdığı ve kendi lehlerine haber yaptırdığı belirtildi.

Bu kampanyanın ocak ayında başladığının söylendiği açıklamada, Tayfun Talipoğlu’nun 23 Şubat 2008 tarihli “Bam Teli” programının da bu çerçevede değerlendirilmesi gereken bir Eldoradogold-Tüprag etkinliği olduğu belirtildi.

Açıklamada: “1. Tayfun Talipoğlu’na ve programına “seviyesiz saldırılarda bulunulma”mıştır. Programının Tüprag’ın reklâmı niteliğinde olduğu söylenmiştir. Yine söylüyoruz. Tek yanlı olduğu söylenmiştir, yine söylüyoruz. Karşı görüşte olan bir tek kişi bile konuşturulmamıştır. Bu mudur objektif yayıncılık? Yanlışımız gösterilirse özür dilemeye hazırız.

2. Şu anda Kışladağ altın madeni Danıştay 6.dairesinin YD kararıyla kapalıdır. Tayfun Talipoğlu bu gerçeği tıpkı Tüpragçılar gibi görmezlikten gelmiştir! Bunu söyledik, yine söylüyoruz! Seviyesizlik bunun neresinde? Yalan mı? Yanlış mı? Şirket genel müdürünün hatırı mı sebeptir buna? Bu madenin açılışında da “profesyonel” sunuculuk yaptığını kendisi söylemişti. Bunu söyledik. Neresi küfür bunun? Profesyonel yapılan işi kınıyor değiliz, ayıp da değil. Profesyonel yapılan iş, para karşılığı yapılan iş değil midir? Bunu açıkça söylersin, olur biter. Bunun neresi “belden aşağı vurmak?”

3. Ne Kışladağ altın madeni ne de başka madenlerimiz, maden civarında yaşayan birkaç köyündür! Bu külliyen yanlıştır. Yeraltı kaynaklarımız hepimizindir, kamunundur. Gümüşkol köylülerini böyle bir çarpıtmanın aracı yapmak, ayıptır! “…gerek Bergama’da, gerek Kışladağ’da işin esas sahiplerine sordum. Her ikisinde de yanıt aynı geliyor: ‘Altın bizim topraklarımızda çıktı ve biz bu madende çalışıyoruz. Daha insanca yaşama kavuştuk. Kaliteli yaşamak bizim de hakkımız.”(bkz, bize mayamızda demokratlık olmadığını söylediği yazı) Kaliteli yaşam hepimizin hakkı. Ama önce o maden bize de ait, bu yurda ait. Bu bir. Orada her gün zehirlenme endişesiyle yaşıyoruz, bu mu kalite? 27-29 Haziran 2006 da Eşme’de 1800 kişi zehirlendi, bu mu kaliteli yaşam?

4. Talipoğlu’nun Türkiye’deki altın rezervi hakkında, dünyada altını çıkarmayan tek ülke olduğumuz hakkında, altından ülkenin kazanç sağlanacağı hakkında vb söylediklerinin hepsi altın şirketlerinin CEO ları veya “halkla ilişkiler şubeleri” tarafından söylenmektedir ve gerçek dışıdır. Gerçekleri Tahir Öngür “Yalan dizisi 1,2,3,4” olarak uzun uzun açıklamıştır. (Bkz, www.jmo.org.tr, www.sol.org.tr)

5. “Hepimiz, aynı konuda aynı düşünmek zorunda değiliz,” diyor Talipoğlu. Elbette değiliz. Ama tarafız diye, siyanürlü altın işletmeciliğinden yanasın, diye gerçekleri çarpıtmak zorunda da değiliz. Sizin gibi düşünmeyenleri başka bir ülkenin çıkarına hizmet ediyorlarmış imasında bulunmak zorunda da değiliz! Taraf olabiliriz ama nesnel olmak zorundayız, dürüst olmak zorundayız” dendi.

EGEÇEP Dönem Sözcüsü Erhan İçöz tarafından yapılan açıklamaya “Yaşam savunucuları olarak suyumuzu, toprağımızı, havamızı, doğamızı ve zenginliklerimizi talan eden ve bu talanı birçok yalanla gizlemeye çalışan çokuluslu şirketleri ve onların bilinçli veya “objektif olarak” sözcülüğünü yapanların peşlerini bırakmayacağız, elbette onlarla “aynı karede” görünmeyeceğiz” denerek son verildi.

yazici   mail