www.soL.org.tr
Abascal’ın Sertoğlu’na yanıtı sert oldu
6 Mart 2008, Perşembe

Küba Cumhuriyeti Büyükelçisi Abascal, Akşam gazetesi yazarı Sedat Sertoğlu’nun bir hafta önceki “Fidel Abi üzerine” adlı yazısına tekzip niteliğinde cevap vererek, Sertoğlu’nun “ABD’nin kalemi” olmadığını umduğunu belirtti. Abascal, Türkiye’de bu kadar saygısız ve karalayıcı bilgilerin yayınlanmasının alışılmış olmadığını da sözlerine ekledi.

resim

HABER MERKEZİ Sedat Sertoğlu’nun 28 Şubat tarihli köşesinde yayımlanan makalesindeki Sosyalist Küba’nın devrimci lideri Fidel Castro ve Küba halkına ilişkin yazısına Küba Cumhuriyeti Büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal sert yanıt verdi. Abascal, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut’a bir tekzip yazısı gönderdi.

Sertoğlu’nun Küba iktidarını “ağabey-kardeş” hanedanı olan bir diktatörlük ve Fidel’i de kral olarak nitelediği yazısına yanıt veren Abascal, Küba halkının, asla diktatörlüklere boyun eğmediğini, en azından uzun bir süre böyle olduğunu vurguladı.

Sertoğlu sizce aşağıdakilerden hangisi?
Abascal, Sertoğlu’nun kullandığı nitelendirmelerden ötürü kendilerini çok büyük bir hakarete uğramış olarak hissetmekte olduklarını belirterek, bu tip karalama yazılarının ABD güdümündeki ülkelerin bazı paralı yazarlarında görüldüğünü vurguladı. Abascal Serdar Turgut’a gönderdiği cevapta şunları söyledi:

“XIX. Yüzyılda, 30 yıllık kanlı bir savaşın ardından, İspanya’nın sömürgeci diktatörlüğünü devirdik. Kısa bir süre sonra 50. yılına girecek, 1 Ocak 1959 tarihinde, Fidel Castro’nun önderliğindeki ulusal bir ayaklanmayla, Amerika Birleşik Devletleri’nin empoze ettiği General Fulgencio Batista diktatörlüğünü devirdik ve böylece de Washington diktatörlüğünün bizlere dikte ettirdiği siyasi yolsuzluğun neokoloniyel rejimini de ortadan kaldırmış olduk. O zaman da ilk kez gerçek özgürlüğe kavuştuk.

Küba’ya ve yöneticilerine saygı ve hayranlık duygularının hakim olduğu, kardeş ülke, Türkiye’de bu kadar saygısız ve karalayıcı bilgilerin yayınlanması pek de alışılmış değildir.

Bizler, tabii ki gerçeklere bağlı kalındığı takdirde özgür yayın hakkına saygı duymaktayız, ama bu makale sadece kötü niyetlere ve yanlış yorumlara dayanmaktadır. Biz Kübalılar, bu tarz haberleri okumaya alışkınız, ama Türkiye’de değil de Washington’un buyurduklarını takip ederek, saldırgan bir politika yürüten diğer ülkelerde.

Genellikle, Amerika Birleşik Devletleri ve Batı Avrupa’da oldukça fazla bulunan, Küba hakkında karalayıcı makaleler yazan gazeteciler, farklı sebeplerden ötürü etkinlerdir:

  • İdeolojik sebeplerden ötürü, sosyal sistemimizin düşmanları, tarihi gerçekleri ve somut olayları yetersiz kılarak, bu şekilde etkin olmak üzere fırsat kollamaktadırlar, bu yazıda da; tarihin en büyük emperyalist gücünün saldırgan politikasına karşı 50 yıla yakın bir süredir direnmek zorunda kalan Küba halkının tüm niyetleri unutularak, yaşam kalitesindeki başarılar, sosyal adalet ve ulusal bağımsızlık unsurları göz ardı edilmiştir.
  • Bay Sertoğlu örneğinde olmasa da; dürüstçe gerçeği aramayan ve Amerika Birleşik Devletlerinin çıkarlarına cevap veren uluslararası yayın organlarının yayınladıkları saf ve bilgilendirilmemiş insanları etkilemektedir.
  • Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliklerinden bazı yararlar sağlamak veya para almak üzere yazan, basında bazı paralı askerler mevcuttur, bu da Küba devrimini karalama ve dezenformasyon kampanyalarını desteklemek üzere her yıl onlarca milyon dolar ayıran, Amerikan hükümetinin resmi açıklamasıyla kamuoyunca bilinmektedir.

Peki Bay Sertoğlu hangi kategoride değerlendirilmelidir? 

Bu şekilde yazmak zorunda kaldığım için çok üzgünüm, ama Küba halkının ve Hükümetinin bir temsilcisi olarak, bu gazetecinin kullandığı nitelendirmelerinden ötürü kendimizi çok büyük bir hakarete uğramış olarak hissetmekteyiz. 

Halkımız, asla diktatörlüklere boyun eğmemiştir, en azından çok uzun bir süredir. XIX. Yüzyılda, 30 yıllık kanlı bir savaşın ardından, İspanya’nın sömürgeci diktatörlüğü devirdik. Kısa bir süre sonra 50. yılına girecek, 1 Ocak 1959 tarihinde, Fidel Castro’nun önderliğindeki ulusal bir ayaklanmayla, Amerika Birleşik Devletleri’nin empoze ettiği General Fulgencio Batista diktatörlüğünü devirdik ve böylece de Washington diktatörlüğünün bizlere dikte ettirdiği siyasi yolsuzluğun neokoloniyel rejimini de ortadan kaldırmış olduk. O zaman da ilk kez gerçek özgürlüğe kavuştuk. 

Amerika Birleşik Devletleri’nin birkaç kilometre ötesindeki, küçük bir ülkenin, ülkelerimize müdahaleye dair uzun bir geçmişe sahip ve bu müdahalelerinde gerçekten cani ve faşist diktatörlükler getiren, bu kadar güçlü komşumuza ve halkımızın iradesine karşı gelecek, sadece tek bir kişinin hakimiyetinde tutulabilineceğini düşünmek için çok akılsız olmak gerek. 

Bu sebepten ötürü, Bay Sertoğlu’nun Fidel Castro’yu diktatör olarak nitelendirmesi çok onur kırıcıdır. Ayrıca, bağımsız ve isyankar karakterini tarihiyle gösteren Küba halkı için de bir hakarettir. Nasıl aynı nitelendirmeyi Türk Devrimi lideri Mustafa Kemal Atatürk için kabul etmiyorsak bunu da asla kabul etmeyeceğiz.”

yazici   mail