www.soL.org.tr
Ortadoğu için yeni fırsat
25 Aralık 2006, Pazartesi

ABD'nin Irak'taki yeni politika arayışlarının Kürtleri küstürmesi Ortadoğu için tarihi bir fırsatı gündeme getirdi. Yıllardır bölgede ABD politikalarına en çok destek veren kesimlerin bu desteği sorgulamaya başlamaları bile kendi başına bir olanak anlamına gelebilir.

soL Yıllardır ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik müdahalelerinin Kürtlerin özgürleşmesine katkı sunduğunu düşünen Kürt halkı Irak'taki son gelişmelerle birlikte, uzun bir sürenin ardından ilk defa işgalci ülkeye verdiği desteği sorgulamaya başladı. Böylece işgalin başından bu yana ABD'ye karşı hiçbir direnişin bulunmadığı Kuzey Irak'ta ilk kez ABD'ye karşı bir tepki ortaya çıkmış oldu.

İşgalin iflas etmesinin ardından yeni politika geliştirme çabaları sonucunda ABD'de Baker-Hamilton Raporu üzerinden tartışmalar gündeme gelirken, Washington'un yeni arayışları, 2003'ten bu yana ülkede işgale destek sunan bazı Kürt siyasetçilerinde de büyük tepki uyandı. Irak içindeki dengelerde bugüne kadar Kürt partileri lehine adımlar atan ABD'nin bu politikada değişikliğe gitme sinyalleri vermesi, "ABD Kürtleri satıyor" yorumlarına neden oldu.

Rapor başta Irak'taki kukla yönetimin devlet başkanı Celal Talabani ve Kürt Bölge Yönetimi Başkanı Mesut Barzani olmak üzere, ülkedeki işbirlikçi Kürt siyasetçilerinin tamamı tarafından kınanırken, bu tepkiler ABD'ye karşı net bir tavır alan noktaya ulaşmadı. Kürt siyasetçilerinin bu tutumuna karşın, Kürt halkının ABD'nin Irak'taki yeni planlarına karşı bunun ötesine geçmesi olasılık dahilinde bulunuyor.

Bu kapsamda dün Kandil dağında gerçekleşen protesto eyleminde Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) üyeleri Baker-Hamilton Raporu'na karşı seslerini yükseltti. Diğer yandan Koma Komalen Kürdistan (KKK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan da raporu eleştirdiği konuşmasında, bölgede yaşanan acılarda ABD'nin payının büyük olduğunu söylemişti.

Tepki ilkesel mi, pazarlıkçı mı?
Son günlerde seslerini yükselten Talabani ve Barzani gibi Kürt siyasetçileri bile bu ülkenin daha önce iki kez, 1975 ve 1991 yıllarında Kürtleri sattığını ifade etmeden geçemiyor. ABD'ye onay veren politikalar karşılığında bu ülkeden her zaman destek alacağını düşünen bu anlayış, bu iki tarihte de eski Irak lideri Saddam Hüseyin karşısında ABD'den beklediği desteği bulamamıştı. Yakın tarihte yaşanan ve ABD ile işbirlikçiliğin çıkar yol olmadığını gösteren bu olaylara karşın Barzani ve Talabani'nin Irak işgaline destek sunması, bugün ortaya koyulan tepkilerin samimiyeti konusunda soru işaretleri uyandırıyor ve bir pazarlık kozu olabileceği şeklinde yorumlanıyor.

Diğer yandan Kürt halkında ortaya çıkan tepkinin Ortadoğu'nun işgal altındaki ülkelerinde halkların ABD'ye karşı verdiği mücadeleye benzer bir noktaya ulaşması, bu tepkinin pazarlık için mi geliştiği yoksa ilkesel bir tutumun sonucunda mı olduğuyla yakından ilişkili. Tarihte defalarca ABD tarafından satılan Kürt halkı, bu tarihten gerekli dersi çıkarıp işgalci güçle masaya oturmayı değil, masadan kalıcı olarak kalkmayı tercih ettiği takdirde, Ortadoğu halkları için büyük bir umut doğacak. Bu durumda Kürt, Türk, Arap ve Fars halklarını birbirine düşürme politikası büyük yara alacak ve işgal altındaki Lübnan'da, Filistin'de, Irak'ta ve Afganistan'da yürüyen direnişe önemli bir destek gelecek. Bu durumda, ABD'yi Ortadoğu nihai olarak kovacak bir birleşik bir mücadelenin ortaya çıkması mümkün hale gelecek.

Bölgenin anti-emperyalist güçleri, ABD'nin bölgedeki denge politikalarının ortaya çıkardığı açmazın ürünü de olsa bu olanağı değerlendirmenin yollarını yaratırsa  halkların ABD'ye karşı tepkileri kalıcı bir mücadele zeminine çekilebilecektir. Aksi durumda bir kez daha ABD ile yapılacak pazarlıklar uğruna açılmış olan kartlar boşa çıkacaktır.
 

 

yazici   mail