www.soL.org.tr
Kürtlerden farklı tepkiler
25 Aralık 2006, Pazartesi

Baker-Hamilton raporunun yayınlanmasıyla birlikte sıkıntılı günler yaşamaya başlayan Kürt siyasetçilerinin açıklamaları, her konuda aynı düşünmediklerini ortaya koyuyor.

soL Irak Çalışma Grubu'nun raporunu açıklanmasının ardından Kürdistan Bölge Yönetimi Başkanı Mesud Barzani, "ne olursa olsun bu rapora ve tavsiyelerine riayet etmeyeceğiz" dedi. Raporla ilgili yazılı bir açıklama yapan Barzani, "Başkan George Bush'a ve Amerikan yönetimine bir önceki rejimi devirmelerinden ve Irak'ı yeniden inşa çabalarından dolayı olan minnettarlığımıza rağmen, Irak Çalışma Grubu'nun gerçekçi olmayan ve uygunsuz tavsiyeler yaptığını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.

Barzani'nin tepkisinin yoğunlaştığı konulardan biri Kerkük'le ilgili yapılacak referandum oldu. Raporda yer alan, referandumun ertelenmesi önerisine büyük tepki gösteren Barzani, "referandumla ilgili her gecikme bölge halkı tarafından kabul edilemez ve ciddi sonuçlar doğurur" dedi. "Rapor, James Baker'ın bize 2 gün önce telefonla anlattığının tam zıddı. Baker bize Kürdistan'ın özel statüsünün dikkate alındığı konusunda güvence vermişti" diyen Barzani, rapordaki tavsiyelerin uygulanmasında meydana gelebilecek herhangi bir gecikmenin de ağır sonuçları olacağını ve Kürtler tarafından kabul edilmeyeceğini aktardı.

Barzani, komşu ülkelerin Irak'ta çözüm için daha fazla rol oynamalarına dönük tavsiyeleri de reddederek direnişçilerle masaya oturulmasına karşı olduklarını bildirdi.

"Koloni değiliz!"
Mesud Barzani'nin eleştirilerine destek veren Irak Devlet Başkanı Celal Talabani de Irak Çalışma Grubu'nun raporunu, "Irak'ın egemenliğine zarar verdiği" gerekçesiyle eleştirdi. Talabani, rapor hakkında, ''Hamilton-Baker raporunda haksızlık yapılıyor. Irak'ın egemenliğine ve anayasasına zarar veren tehlikeli maddeler var. Raporun tamamını reddediyorum'' dedi. Raporun özellikle eski Baas partisi üyelerinin Irak'taki siyasi sürece dahil edilmesinin önerildiği bölümüne karşı olduğunu söyleyen Talabani, ''Bu, Irak halkının diktatörlüğe karşı verdiği uzun mücadeleye ters düşer'' dedi. Raporda yer alan, ABD yardımının ilerleme kaydedilmemesi durumunda geri çekilmesi tavsiyesini de eleştiren Talabani, ''Bu, Irak'a bağımsız bir ülke olduğu gerçeğini göz ardı ederek, koşullar dayatabileceğiniz yeni bir koloni gibi davranmakla eşdeğerdir'' diye konuştu.

"Bizi satmayın"
ABD'nin yeni politika arayışlarının doğurduğu endişeler en açık şekilde geçtiğimiz günlerde Washington Post gazetesinde yayınlanan bir makalede ifade edildi. Kürdistan Bölge Yönetimi'nin İstihbarat ve Güvenlik Şefi Masrur Barzani, 20 Aralık'ta yayınlanan makalesinde endişelerini şu sözlerle dile getirdi: "Kürtler bir kez daha satılmak üzere. ABD yönetimi Baker-Hamilton raporunda yer alan tavsiyeleri benimserse Kürtler, Irak'ın komşularının çıkarları uğruna kurban edilmiş olacak."

Irak Çalışma Grubu raporunun ABD'nin Irak'taki her çabasının altını oyan komşu ülke rejimlerini ödüllendirdiğini" ileri süren Barzani, Kerkük'te 2007'de referandum yapılmasını öngören anayasanın uygulanmasını istedi. Makalesinin sonunda ABD'ye seslenen Barzani şu ifadeleri kullandı: "Bizi, toplumlarımızı terörize etmeye çalışan otoriter komşularımıza satmayın. Bu projeye demokratik şekilde katıldık. Çünkü halkımızın haklarının korunacağı konusunda bize garanti verildi. Biz Kürtler, Başkan Bush ve ABD'den şunu istiyoruz: Irak'ta çok istediğiniz güvenliğin sağlanması için yaptığımız feragatlerimizi hatırlayın. Sizden öncekiler sözlerini tutmamıştı. Sizden bu defa sözlerinizi yerine getirmenizi istiyoruz."

"Kendimize ilişkin sonuçlar çıkarmalıyız"
Baker-Hamilton raporu, PKK tarafından da sert bir şekilde eleştirildi. Koma Komalen Kürdistan (KKK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan bu ayın ortalarında raporla ilgili yaptığı bir değerlendirmede raporun mevcut istikrarsızlığı arttıracağını söyledi. Karayılan, "Güney Kürdistan'da rapora yönelik tepkileri desteklediklerini" kaydederek, Irak'ta istenilen sonucun elde edilmemesinin faturasının Kürt halkına çıkarılmak istendiğini ileri sürdü.

Karayılan'ın raporu eleştirirken, kendilerine dönük ifadeler de kullanması dikkat çekti: "Ancak çıkarmamız gereken sonuçlar olduğunu da düşünüyoruz. Her şeyden önce bu rapor daha fazla öz güce dayanma gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Biz Kürtler olarak kendimize ilişkin sonuçlar çıkarmalıyız."

Bölgedeki gelişmelerin çok ciddi bir sürece doğru evrildiğini dile getiren Karayılan, "Bize göre Kürt özgürlük davasının başarıya ulaşması için çok önemli imkanlar doğmuş bulunuyor" şeklinde konuştu. Bununla birlikte özellikle son üç-dört aydan bu yana yaşanan gelişmelerin bazı tehlikelerin ortaya çıktığını da gösterdiğini belirten Karayılan, "Bu nedenle Kürt halkının gelişmeleri doğru değerlendirmesi, süreci doğru bir stratejik yaklaşımla okuması ve bu temelde mücadelesini geliştirerek, olumlu koşulları kendi lehine değerlendirmesi bir aciliyet olarak kendisini dayatmış bulunmaktadır" dedi.

"Yaşanan acılarda ABD'nin payı büyüktür"
Yine KKK Yürütme Konseyi üyesi Cemil Bayık, geçtiğimiz günlerde ard arda açıklamalar yaparak giderek yükselen dozda ABD'ye eleştiriler yöneltti.

Bayık, Irak'ta ABD'nin artık sonuç alamadığını ve her geçen gün sorunların daha da çıkmaza girdiğini kabul etmiş durumda olduğunu belirterek, ABD'nin bu çıkmazdan kurtulmak için bazı arayışlar içerisinde olduğunu ifade etti.

Geçtiğimiz hafta içinde Azadiya Welat gazetesinde çıkan yazısında ABD'nin Abdullah Öcalan'ı kendi çizgisine çekmek ve tüm Kürtleri kontrol altına almak için büyük çaba harcadığını belirten Bayık, sürece ilişkin "ancak bütün bu yönelimlere karşı PKK ve onun önderliği Ortadoğu'da halkların iradesini esas aldı ve bu güçlerin çıkarlarını asla esas almadı. Eğer Önder Apo onların istediği noktaya gelseydi, şimdi yeri İmralı olmayacaktı ve bu kadar insanlık dışı uygulamalar ile karşı karşıya bırakılmayacaktı. Zaten İmralı Sistemi YNK, PDK ile ABD ve Türkiye arasında gerçekleşen Ankara, Dublin ve Washington anlaşmalarının bir sonucu olarak gerçekleşmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

ABD'nin PKK'yi her zaman ciddi bir tehlike olarak gördüğünü belirten Bayık, ABD'nin NATO üzerinden Türkiye'yi PKK'ye ve Kürtlere karşı sürekli desteklediğini kaydetti. Almanya'nın da bu süreçte özel bir rol oynadığını ifade eden Bayık, "bu kadar uzun süreye yayılan acıların yaşanmasında ABD, NATO ve Almanya'nın payı büyüktür" dedi.

Bayık'ın makalesinde PKK'nin ABD ile işbirliği içinde olduğuna dair haberlere sert tepki göstermesi ve bunları "iftira" olarak nitelendirmesi dikkat çekti.

yazici   mail