www.soL.org.tr
Marmara'da tarikatler yarışıyor!
24 Haziran 2006, Cumartesi
resim

HABER MERKEZİ Marmara Üniversitesi'nde geçen hafta yapılan rektörlük seçimlerinin ardından adaylarla ilgili yeni iddialar ortaya atılıyor. Seçimlerde en fazla oyu alarak birinci olan Prof.Dr. Necla Pur'un "Atatürkçü" olmadığı, tarikatçi bir dünya görüşüne sahip olduğu söyleniyor. Bu iddiayı içeren çok sayıda bilgi ortalıkta dolaşıyor.

Rektörlük seçimlerinden önce de adaylardan Nurdan Tözün'ün eşi hakkında benzer iddialar gündeme gelmişti. İddiaların bir bölümünün YÖK ve Cumhurbaşkanı'nı etkileme niyetiyle ortaya atıldığı belirtiliyor. Bilindiği gibi seçimlerden en fazla oyu alan altı aday arasından üçü YÖK tarafından seçildikten sonra bu isimler Köşk'e sunuluyor. Cumhurbaşkanı ise bu üç üye arasından bir kişiyi rektör olarak atıyor. Rektör adayları hakkında tarikat ve dini cemaat bağlantılı oldukları ya da laiklik karşıtı bir tutuma sahip oldukları şeklindeki iddialar bu süreci etkileme çabası olarak görülüyor.

Marmara Üniversitesi'ndeki rektörlük seçimi, bu iddialar ve rektör adaylarının rekabeti dolayısıyla ortaya ilginç bir tablo çıkardı. Adeta bir yerel seçim havasında geçen yarış boyunca adaylar yerel siyasetçiler gibi mensubu oldukları üniversitenin birimlerini tek tek dolaştılar. Adaylar buralarda yaptıkları toplantılarda her bölüm ya da merkeze çeşitli vaatlerde bulundular. Adaylardan bazılarının kendilerini tanıtıcı broşürler ve afişler de hazırlamaları üniversiteyi tam anlamıyla bir yerel seçim havasına soktu. Ancak genellikle muhtarlık seçimlerinde kullanılan yöntemlerle rektörlük için rekabet edilmesi üniversite öğretim üyeleri arasında da rahatsızlığa yol açtı.

Diğer taraftan devam etmekte olan seçim sürecinde adaylar hakkında ortaya atılan iddialar Marmara Üniversitesi'nin içerisine hapsolduğu tarikatçı ve ülkücü örgütlenme sorunlarını yeniden gündeme getirdi. Üniversitedeki tarikatçı ve ülkücü yapının yalnızca öğrencilerle sınırlı olmadığı, öğretim üyelerinin kendi aralarında tarikatlara göre gruplaşmış oldukları belirtiliyor. Bu gerici gruplar arasında da ciddi gerilimler olduğu bu nedenle özellikle rektörlük seçimler gibi konularda aralarındaki rekabetin had safhaya ulaştığı söyleniyor. Bu gerilim öğretim üyeleri arasındaki dinci toplamın birleşerek ortak bir aday göstermesini de zorlaştırıyor.

Öğretim üyeleri ve öğrenciler arasında dinci ve faşist örgütlenmenin bu kadar yaygın olması Marmara Üniversitesi'nin adının sürekli bu örgütlenmelerle gündeme gelmesine neden oluyor. Nitekim Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Aslan'ın da Marmara Üniversitesi'ndeki öğrencilik yıllarında ülkücü gruba mensup olduğu ortaya çıkmıştı. Arslan'ın üniversitenin solcu öğrencilerini sopalarla kovalarken çekilmiş görüntüleri Danıştay'a saldırmasının hemen ardından televizyonlarda yayımlanmıştı.

yazici   mail