www.soL.org.tr
“Eğitim işçi sınıfının en kritik meselesi”
28 Haziran 2006, Çarşamba

Yunanistan’da iktidarın eğitimi piyasalaştırma girişimlerine karşı üniversitelerde sürmekte olan mücadeleye destek veren PAME (Bütün İşçilerin Mücadele Cephesi) Yürütme Sekreterliği Üyesi Hristos Katsotis'a sorduk, o yanıtladı.

Yunanistan’da iktidarın eğitimi piyasalaştırma girişimlerine karşı üniversitelerde sürmekte olan mücadeleye destek veren PAME (Bütün İşçilerin Mücadele Cephesi) Yürütme Sekreterliği Üyesi Hristos Katsotis'a sorduk, o yanıtladı.

PAME (Bütün İşçilerin Mücadele Cephesi) başından itibaren aktif olarak öğrenci eylemlerinin destekçisi . Neden bu mücadeleninin işçilerin ve öğrencilerin ortak mücadelesi olduğunu düşünüyorsunuz?

İlköğretim, orta okul, lise ve yüksek öğrenim de dahil olmak üzere, eğitim, sermaye tarafından işçi çocuklarının ilerde ucuz iş gücü olarak kullanılması, yarı eğitimli ve sosyal güvence hakkı olmadan rahatça sömürülebilen bir odak yaratılması doğrultusunda kullanılıyor.

1995’de Avrupa Sanayicileri Yuvarlak Masa toplantısı sonrasında yayınladıkları raporda AB üyesi hükümetlere “eğitimin beşikten mezara kadar devam eden bir süreç” olmasına karşı saldırgan bir politika izlemelerini öngörüyordu. Yapabilselerdi anaokullarını da işçi hazırlayan okullara dönüştüreceklerdi. Aldatıcı argümanlarla eğitimin sermaye piyasasıyla direkt ilişkisinin işsizlik sorununu çözeceğini ve bu yüzden yeniden düzenlemeler yapılması gerektiğini söylüyorlardı. İşsizliği ortaya çıkaran eğitim değil, işsize ihtiyaç duyduğu için, işçi sınıfının taleplerini mümkün oduğunca en alt sınırda tutmaya çalışan kapitalist sistemdir. Bu bağlamda saldırı politikaları Yunanistan’da 1997’de PASOK hükümeti zamanında hayata geçmeye başlamıştı ve Yeni Demokrasi (ND) hükümeti de devraldığı yerden devam etti. Yaşanan gelişmeler kapitalist sisteme hizmet etme amacıyla yeri geldiğinde görüş birliğine varanları bir kez daha gözler önüne seriyor. İzlenen politikaların sonuçları apaçık ortadadır.

  • Eğitime yeniden değer biçme, kalitesini arttırma bahaneleriyle merkezden uzaklaştırarak eğitimin özelleştirilmesi daha kolay hale getiriliyor.
  • Okullarda sınıfsal farklılık daha belirgin hale getirilirken, işçi çocuklarının eğitim aldığı okulların durumu daha da kötüleşiyor
  • Öğrenciler egemen ideolojiye ve patronlara bağlı bir şekilde yetiştiriliyor

Yeni yasa değişikliği gündemiyle üniversite - sermaye ilişkisi daha fazla rahatsız edici bir hale geldi. Bunun ötesinde, sözde “piyasa ihtiyaçları” gerekçeleriyle şirket üniversite bağlantıları bir kez daha açığa çıktı. Bilime hizmet eden değil, kapitalizmin karına kar katan araştırmalar üniversitelerde bilim yuvalarında yapılıyor. ND ve PASOK tüm bu saldırıların sorumlularıdır. Eğitime saldırı yasalarında ortaklaşıp, yasaları birlikte şekillendiriyorlar. Lizbon stratejilerinin ve Bolonya deklarasyonunun düzenlenmesine katkıda bulundular. Anayasanın 16. maddesinin yeniden düzenlenmesiyle, iki taraf da “ticari amaç taşımayan kuruluşlar” adı altında özel üniversitelerin kuruluşuna ön ayak oluyorlar. Vicdani aldatmacalarla, yüksek öğrenimi işçi ailelerinden uzaklaştırmayı ya da eğitim almak isteyeninin elindeki her şeyi vermesini istiyorlar. Tüm bu sebeplerden dolayı PAME, eğitim sorununu işçi sınıfının ilk ve en kritik meselesi olarak görüyor.

OECD Eğitim Bakanları toplantısının ilk konusu “yüksek öğrenimi kim ödeyecek” şeklinde, bu konu Bolonya deklarasyonun da ana konularından biri. PAME’nin yaklaşımı nedir?

Finansman konusu OECD bakanlarının tartışacağı konulardan birisi. Açıkça görülüyor ki üniversitelerin şirketler tarafından desteklenmesini, bilgiyi denetlemeyi, gerekli işçi gücünün sermayenin kar oranını arttırmasını ve eğitimi daha fazla metalaştırmayı planlıyorlar. Bolonya deklarasyonu özellikle bu başlıkları öngörüyor fakat AB’nin eğitimle bağlantılı bütün örgütlenmeleri aynı doğrultuda. PAME’nin tavrı çok açık:

  • Küçük yaşlardan itibaren eğitimde toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren özel ve sınıfsal farklılıkların belirgin olduğu eğitime karşı, devlete bağlı, kamusal harcamalarının arttırıldığı parasız, eşit eğitim
  • Şirketlerin değil halkın ihtiyaçları doğrultusunda işleyen ve bilimsel eğitim veren okullar; bilim işçiyi sömürenlerin bir aracı olmaktan çıkıp insanlığın ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmalı ve zihinsel üretimi, gelişimi güçlendirmelidir.
  • Eğitimde kapitalist düzenlemelere, toplumsal yaşamda derin sınıfsal farklılıkları ortaya çıkaran emperyalist ve tekelci örgütlenmelere karşı işçi sınıfının öğrencilerle ortak mücadelesi.

Son günlerde yoğunlaşan öğrenci eylemleri karşısında, hükümet diyalog önerisinde bulundu. PAME bu konuyu nasıl değerlendiriyor?

Hükümet kurnazca bir öneri sunuyor. Hareketi “uzlaşma” yoluna sürükleyebilmek için diyalog kurmaya çağırıyor. Amacı “önceden planlamış saldırı yöntemlerini” yürürlüğe koyup öğrencileri ve işçileri mücadele yolundan çıkarabilmek. Bu tür diyalog yöntemlerine karşı çok fazla tecrübe sahibiyiz. Biliyoruz ki, diyalog en nihayetinde hükümetle uzlaşma ve değişikliklere onay vermeyi ön görüyor. PAME “işbirlikçilerin ve sahtekarların her türlü diyaloguna hayır” kararlılığıyla yoluna devam ediyor.

OECD toplantısının programı ve planlanan yasa değişikliği ortak noktalara sahip. Bu toplantının, hükümetin yasa değişikliği planlarını güçlendireceğine inanıyor musunuz?

Hükümet sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket ettiği için yasa değişikliği konusunda kararlı. Başbakan ve Eğitim bakanı yasa değişikliği konusundaki kararlılıklarını sık sık yineliyorlar. Gerçek şu ki OECD toplantısı ve yasa değişikliği ortak konulara sahipler. Bu da planlanan değişikliklerin direkt olarak yunan hükümetinin de dahil olduğu sermaye örgütlenmeleri tarafından düzenlendiğinin kanıtıdır. Planlarının bozulması mücadelemizin doğrultusu ve gücümüzle doğrudan bağlantılı. Ve bu bağlamda PAME, hükümet ve işbirlikçilerinin güçlü bir öğrenci ve işçi cephesiyle karşı karşıya gelmesi için mücadele ederken, aynı zamanda işçi sınıfına ve işçi çocuklarına zorluk yaşatan tüm planları bozma kararlılığıyla hareket ediyor.

yazici   mail