www.soL.org.tr
DTÖ’de çamur savaşı
26 Temmuz 2006, Çarşamba
resim

Nevzat Evrim Önal (soL) Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Doha Kalkınma Raundu görüşmeleri, Pazartesi günü Cenevre’de ABD, AB, Avustralya, Hindistan, Brezilya ve Japonya arasında yapılan zirvenin sonuçsuz kalmasıyla birlikte askıya alındı. 2001’den beri sürdürülmekte olan görüşmelerde tarım ürünlerine uygulanan üretici destekleri, sübvansiyon ve gümrük vergilerinin karşılıklı olarak kaldırılması tartışılıyordu.

Görüşmeler, ABD ile AB’nin kendi üreticilerine uyguladıkları sübvansiyonlarda ve tarım ürünlerine uyguladıkları ithalat vergilerinde tatmin edici bir indirime gitmeksizin gelişmekte olan ülkelerden aynı indirimleri beklemeleri nedeniyle durma noktasına gelmişti. Çin Halk Cumhuriyeti, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika’nın başını çektiği ve gelişmekte olan ülkelerden müteşekkil G20 oluşumu, ABD ile AB’nin tutumuna 2003 yılında Meksika’nın Cancun kentinde yapılan görüşmelerde karşı koymuş, ayrıca Cancun zirvesi sırasında Güney Koreli bir çiftçinin kendisini yaktığı büyük protesto gösterileri düzenlenmişti.

AB, ABD’yi suçluyor...
Tartışmaların sonuçsuz kaldığının açıklanmasının ardından iki taraf karşılıklı suçlamalara girişti. Avrupa Komisyonu'nun ticaretten sorumlu üyesi Peter Mandelson'a göre G8 zirvesinde gelişmiş ülke liderleri tarafından Doha Kalkınma Raundu’nun ilerleyebilmesi için esneklik sağlanması kararlaştırıldı, ancak ABD bu karara uymadı. Cenevre’de yapılan zirve hakkındaki açıklamasında “ABD görüşmeye katılan tarafların ortaya koyduğu esnekliği kabul etmeye niyetli değildi, dolayısıyla kendisi de tarım sübvansiyonları konusunda hiçbir esneklik göstermedi” ifadesine yer veren Mandelson, “Gelecekte esneklik gösterebileceğine dair hiçbir işaret vermeyen ABD’nin, bu tutumuyla görüşmelerin bu aşamada kesilmesinden yana olduğunu gösterdiğini” öne sürdü.

Mandelson ayrıca başarısızlığın sadece ekonomik değil siyasi bedellerinin de olacağını, bugünkü konjonktürde uluslararası güvenin böyle bir başarısızlıkla sarsılmasının iyi olmadığını sözlerine ekledi.

AB Komisyonu Tarım ve Kırsal Kalkınmadan Sorumlu Komiseri Mariann Fisher Boel ise görüşmelerin askıyla alınmasının bir daha görüşülmeyeceği anlamına gelmediğine işaret etti. Ancak görüşmelerin yeniden başlamasının zaman alacağını söyleyen Boel, “Maalesef ABD hareketsiz kalmayı tercih etti. Şimdi bu başarısızlığımızın sonuçlarını tartmalı ve yeni çıkış yolları aramalıyız” dedi.

 ...ABD de AB’yi
ABD Temsilciler Meclisi Çoğunluk Lideri John Boehner ise ABD çiftçilerinin dünya pazarına erişiminin AB ve diğer ülkeler tarafından sınırlanıyor olduğunu öne sürdü. ABD’nin tarımsal sübvansiyonlarda kesintiye gitmeye hazır olduğunu ancak öncelikle dünya pazarının ABD’li çiftçilere daha fazla açılmasının gerektiğini belirten Boehner, “Bilhassa Avrupa Birliği ABD mal ve hizmetlerinin serbest dolaşımını kolaylaştıracak gümrük vergisi indirimlerini görüşmeyi reddetti” dedi.

ABD’nin Montana eyaleti senatörü Max Baucus ise Cenevre görüşmelerinde ABD’yi temsil eden ABD Ticaret Temsilcisi Yardımcısı Susan Schwab’ın “gerçek vergi indirimlerinden daha azına razı olmamasını” haklı bulduğunu belirtti ve kararlılığını övdü. “Daha önce de defalarca belirttiğim gibi, kötü bir Doha anlaşması yerine hiç anlaşmamak daha iyidir” diyen Baucus, başta Avrupa Birliği olmak üzere bazı ticaret ortaklarının pazarlarını ABD ürünlerine açmamak konusunda fazlasıyla ısrarcı olduklarını sözlerine ekledi.

Çözümsüzlük her ikisine yarıyor
Tarımsal ürünlerin ticaretinde Avrupa Birliği dünyanın en büyük ithalatçısı ve en büyük ikinci ihracatçısı, ABD ise en büyük ihracatçı ve en büyük ikinci ithalatçı konumunda bulunuyor.

DTÖ’nün kurulması ile tamamlanan Uruguay Raundu’ndan beri ilk raund olan ve iktisadi kalkınmanın merkezi tartışma konusu olduğu Doha Raundu, başlangıcından beri gerilimli tartışmalara sahne oluyordu. Bazıları sadece tarım ürünleri ihraç edebilen az gelişmiş ülkeler, ABD ve AB’nin uyguladığı korumaların çifte standart olduğu eleştirisini giderek şiddetlendirdiler ve G20 olarak tanımlanan oluşum ortaya çıktı. Başlangıçta Türkiye’nin de dahil olduğu, ancak tartışmalar şiddetlenince hemen ayrıldığı oluşumun kararlı tutumu ile ABD ile AB’nin tarımsal ürünlerde koruma ve sübvansiyonlardan vazgeçmeye yanaşmaması, görüşmeleri bugünkü noktaya getirdi.

Ancak yaşananları gelişmekte olan ülkeler adına bir başarı olarak kabul etmek güç, zira görüşmelerin ABD ve AB’nin uzlaşmaz tutumları neticesinde sonuçsuz kalması var olan sistemin devam etmesi anlamına geliyor. Son zamanlarda ABD’nin Güney Amerika’daki, AB’nin ise Güney ve Güneydoğu Asya’daki bölgesel ticari oluşumlara daha fazla ilgi göstermeye başlamış olması, iki büyük gücün Doha Raundu’nun gidişatını çıkarlarına aykırı buldukları ve DTÖ’deki mevcut durumu uzatılmış çözümsüzlük ile korumaya karar verdiklerini gösteriyor.

yazici   mail