www.soL.org.tr
'Yeni bir hızlı tren kazası geliyor'
17 Ağustos 2006, Perşembe

THY'de görevli bir pilot THY’de yaşananlara ilişkin olarak sorularımızı yanıtladı:

soL: THY’de sorunlar neden son dönemde yoğunlaşma eğilimi gösterdi? 
Yaz sezonu uçuşların yoğun olduğu bir dönem, personel sıkıntısı had safhada. Eskiden kışın daha rahat olurdu. Şimdi eskiden yazın uçtuğumuzu kışın uçtuk, yazın da yönergelerin izin verdiğinin çok üzerinde uçmaya zorlandık. Son 2 yılda özel şirketlerle birlikte uçak sayısı ikiye katlandı. Ne pilot sayısı, ne personel, ne havaalanları, ne de teknik olanaklar yeterli.

Bunun üzerine yoğunluk eklenince işler iyice çığırından çıktı. Özel havayolu şirketleri, yurtdışından nispeten yaşlı ya da çeşitli nedenlerle kendi ülkesinde iş bulamayan pilotları transfer ediyorlar. THY’de yabancı pilot yok ama özel şirketlerdeki bu tobla THY yönetiminin de uçucu personele benzer gevşek çalışma koşullarını dayatmasına yol açıyor... Hızlı tren kazasına benzer bir kaza riski getiriyor bu yoğunluk. Kazayı engelleyen en önemli faktör pilotların kurallara uymasıdır. Kural ihlalleri başladı. Hava-İş çok uyarıda bulundu. Kontrolsüz plansız büyümenin sonuçlarına dikkat çekildi.

soL: THY’nin bu süreçteki yönetim hatalarını hangi başlıklarda toplayabilirsiniz? 
Bu yaz sezonunda THY yönetiminin çok net ihlalleri başladı. Yönergenin izin verdiğinin çok ötesinde uçuşlara zorladılar. Ekipleri verimli kullanmak yeteneğinden de yoksunlar, iyi planlama yapamadılar. Az personeli verimli kullanamadılar. Mesela Ankara’da yatıda ekibi var, orada ekibe ihtiyaç var, otelde boş bekleyen insanlardan haberleri yok. Bunu gidermek için Carmen isimli bir bilgisayar programı satın aldılar, 10 milyon dolar verilerek. Programın mucize yaratmasını beklediler ama programı kullanmak için de insan, akıl lazım. Temmuz ortasında dışarıdan eleman aldılar, yer hizmetine geçmiş kişileri hostes yaptılar. Baştan savma iki günlük eğitimlerle. Ortalık deneyimsiz insanlara kaldı. AKP hükümetinin atadığı bu yönetim her yere niteliksiz insanları aldı. Son alınanların çoğu meslek lisesi mezunu. Yabancı dil bilen insanlar işsizken, niteliksiz insanları aldılar. Aralarında imam hatipliler de var ancak esas sorun imam hatip kısmı değil, önemli olan eğitimlerinin yapılan işe uygun olmaması. Hiçbir teknik bilgisi olmayan birine teknisyenlik yaptırmak yanlış.

Kabin memurları, stewartlar eskiden üniversite mezunu, dil bilen, kültürlü insanlarken kaliteyi düşürdüler. Aynı durum teknik elemanlar için de geçerli. Maliyetleri azaltma ve kadrolaşma amacıyla uçuş güvenliğini hiçe sayan uygulamalara imza atıldı. Neredeyse iki pilota ne gerek var tek pilotla uçalım diyecekler. Eksik kabin memuruyla uçuşa göndermek gibi suçlar işlendi. Dördüncü kişi yok mesela, hostes yerine teknisyen uçurdular. Kabin ekibi, hostes, stewart servis elemanı değildir. Esas görevleri bir tehlike anında, yangın, kaza gibi acil durumlarda yolculara yardımcı olacak, uçağı tanıyan, ne yapacağını bilmesi gereken, bu konuda eğitim almış insanlar olmalı.

soL: Pilotların zorlanması başlığını biraz açabilir misiniz? 
Aylık uçuş görev süremiz 180 saat. İlk defa bu yıl bu sürenin çok üzerinde uçuşa zorlandık. Planlamadan sorumlu THY yöneticisi Kamuran Başoğlu, ki kendisi de pilot kökenlidir, büyük yanlışlıklar içeren uygulamalara başladı. Genel Müdürlüğü de yanıltacak bir tavır sergiledi. Eksik uçucu personelle mevcut programın yürütülebileceğinin ispatı için 15,5-16 saatlik günlük uçuş planladılar. Oysa ki maksimum günlük uçuş 14 saattir. THY’nin kendi yönergesine aykırı uçuşlar planladılar. İnsanlar yönergeyi doğru düzgün bilmedikleri için karşı çıkmadılar. Bu uçuşları yaptılar. Yönergeyi çalışanlar aleyhine ihlal eden kişi yöneticinin kendisi. En baştaki böyle yapınca, herkes her safhada kural ihlali gerçekleştirebilir. Eğitimler de aksadı. Tazeleme eğitimleri çok önemlidir bizde, belli periyodlarla pilotlar eğitim alır, bilgilerini tazeler ve sınava girerlerdi. Bunlar da aksadı. Çünkü hem eğitim verebilecek deneyimli pilotları hattan çekmek gerekiyor hem de periyodik eğitime gelen pilotlar da hattan ayrılmalı. Eğitimler kağıt üzerinde oldu gösteriliyor. Büyük bir gevşeklik. Zararları uzun vadede görülür. Yeter ki uçak uçsun anlayışı ile kalitede düşüş oldu, risk arttı.

soL:THY’nin özelleştirilmesi sürecinin bu olanlarda ne kadar etkisi var? 
Tüm bunlar özelleştirmenin sonuçları. Biliyorsunuz son halka arzla yüzde 50’nin altına düştü kamu payı. İlk genel kuruldan sonra yönetimdeki devlet ağırlığı da ortadan kalkacak. Yabancıların ağırlıkta olduğu bir şirket haline geldik; şirketin yüzde 10’u Almanların eline geçti. Venezuela havayolu şirketinin özelleştirilmesi ibret verici bir örnektir bizim sektörde. Bizdekine çok benzer bir süreç. Bakmak faydalı olur. Iberia’ya satılıyor ve İspanyollar resmen tasfiye ediyorlar şirketi. Bugün uçuş haklarını İspanyollar kullanıyor. Chavez yeni bir şirket kurmuş, uçak sayısı çok yetersiz, yeniden ulusal havacılık hizmeti vermeye çalışılıyor.

soL: Yolcu sayısındaki artışın THY’de yapılan yönetim hatalarındaki rolü nedir? 
Sorunlar, THY’de uçuş aksamalarına neden oldu. Başarısızlıkları ortaya çıktı basına yansıyınca. AKP’nin ekonomi ile ilgili yaptığını THY yönetimi de şirketle ilgili yapıyor. Her şey iyi gidiyor imajı ile idare etmeye çalışıyor. Gerçekte şirket hantallaştı, kaliteden taviz vererek büyüdü. Bir havayolunun değeri öncelikle güvenilirliği ile ölçülüyor. Birdenbire büyüyen şirket iyi şirket demek değil.

soL: Pilotların izin verilenden fazla uçmasının önünde THY’nin ötesinde bir engel yok mu peki? 
Sendikada 11 Ağustos’ta uçucu personelin sorunları ile ilgili bir toplantı yapıldı. Sendikayı temsilen gidenler, işvereni temsilen gelenlerin umursamaz tavırları nedeniyle ipleri kopartıp geldiler. Yüzde yüz haklı olmamıza rağmen ben yaptım oldu zihniyeti hakim yönetimde. Günlük mesainin fazlalığı çok tehlikeli. TIR şoförü bile 8 saat araç kullanabiliyor. Sendikanın öncelikli hedefi, uçuş güvenliğinin sağlanması. SHT-50A evrensel normlara yükseltmek de ikinci hedef. SHT-50A’da Revizyon 4 adı altında yapılan düzenleme ile uçuş süreleri artırıldı. Uçucu ekip yetersizliği durumu için yapıldı bu. Sivil havacılığın denetlemekten sorumlu kurum, Sivih Havacılık Genel Müdürlüğü bunu yaparsa… Ulaştırma Bakanı bir demeç verdi biliyorsunuz ; ulaştırma sektöründe grev yapmak yasak diyor. Cahilliği de aşıyor bu durum. Yasalardan bihaber bakan. Ordu mu burası? Kural tanımıyorlar. Denetleyecek olan Ulaştırma Bakanlığı. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü fazla uçan pilotlara ceza verir. Tam 17 pilota ceza geldi, cezaları şirket ödüyor. İhlalleri kendisinin bilerek yaptırdığının kabulüdür bu. Çünkü şahsi hatalarda, örneğin park yerinde falan kimi hatalar yapılabilir, pilotun maaşından kesilir normalde.

soL: Bu durum karşısında seyirci kalmak istemeyenler yani sizler şimdi hangi yöntemlerle haklarınızı ve yolcu haklarını savunmayı düşünüyorsunuz? 
Bu anlayışın karşısında yasal bir direniş gerçekleştireceğiz. Yasal zemin şu: Yönergelere göre uçuş ekibi kendini uçuşa hazır hissetmiyorsa gitmeme hakkı vardır, hatta bu onun görevidir. Nezleysem gitmem, çünkü gidersem yolcunun güvenliğini tehlikeye atarım. Yorgunsam da... Kendini uçuşa elverişli hissetmiyorsa gitmeme hakkı var yönergede. Sendikanın önerdiği bu hakkın kullanılması. Hepimiz çok kararlıyız bunu kullanacağız.

soL: Bu yöntemin hangi sonuçları vermesinin bekliyorsunuz peki? 
Eylem çağrısıyla birlikte yönetim panik oldu ve daha once Kabul etmediği sorunların çözümü için öneriler de bulunmaya başladı. Pilotların lisans kaybı sigortası, iki yıldır yapılmıyordu, bugün yapıldığı açıklanmış. Bu sigorta eskiden şirket tarafından karşılanırdı,. Sağlık nedeniyle lisans kaybedilirse tazminat alınıyor. Pilotlar primlerin düzenli yatırıldığına güvenmiyorlar. Poliçeleri ellerine almak istiyorlar. Geçmişte yapılıyordu, şirket ödüyordu. Bir ara yarı şirket yarı pilotlar oldu. AKP yönetimi ile ödemiyoruz dediler. Pilotların güveni sıfıra indi.

Bir de Eylül’den itibaren yoğun uçuş programları yapmayacağız demişler. Eylem kararı sayesinde tabii bunlar...

soL: Eksik personelin tamamlanması için harekete geçildi mi peki? 
Mesele personel alımı değil. Alınan personel nitelikli bir personel değil ki. Ayrıca yönergelere uygun pozisyonda istihdam etmek de kritik bir öneme sahip. Personel çok ama plan yok. Örneğin kabin memuru sayısı çok arttı. Ama bu ekibi eğiticek, planlı-programlı kullanacak bir akıl lazım.

soL: Pilotların üzerinde başka ne gibi baskılar var? 
Anadolu’daki tüm meydanlarda en az bir teknisyen olur, hatta bu arkadaşlar izne gittiğinde İstanbul’dan atama ile yerlerine biri gönderilirdi. Anadolu’daki teknisyenler artık yok. Motoru çalıştırma, yakıtı alma vs gibi işleri yapıyorlardı. Teknik ve önemli işlerdir bunlar. Şimdi pilot gözetiminde yapılıyor diyorlar. Pilotların yetişmesi mümkün değil. Şu anda teknisyen olmayan, eğitimi olmayan insanlar tarafından yapılıyor. Uçağı release etmek denir. Teknisyen uçuşa elverişli diye imza atar. Şimdi bunu kaptana yüklediler, kaptan kontrolümü yaptım deyip imzalayıp alıyor. O kadar tehlikeli ki bu. Çok büyük şirketlerin böyle küçük tasarruflardan medet umması büyük bir aymazlık.

soL: Bunun dışında eklemek istedikleriniz? 
Avrupa’da artık görüşülüp kabul gören sivil havacılık talimatı, bizimkinin çok çok üzerinde. Bilinse bizim tayyarelerin hangi koşullarda uçurulduğu Avrupa ülkelerine indirmezler. Ulaştırma Bakanlığının rahatsızlığı da bu. Özelleştirmenin doğal sonucu. Giderek de daha kötü olacak. Temel Kotil’in vaat ettikleri gerçekçi değil. Özel şirketlerden şikayet duydunuz mu hiç? Yazılmıyor, ayrıca bir de örgütsüzler haklarını arayamıyorlar. THY personeli haklarını arıyor. SHGM denetleyecek ama bakan grev yasak diyor. Bu anlayışla ulusal havacılık çok büyük bir risk taşıyor. Kazalar böyle zamanların sonunda oluyor. Birçok faktör biraraya geliyor ve kaza oluyor. Henüz kırmızı ışıkta geçmiyoruz, zorlamalara rağmen direniyoruz ama sarıda geçmeye başladık ve bu çok tehlikeli.

Bir pilot, akşam beşte başlıyor sabah sekize kadar İstanbul-Ankara-Amsterdam-Ankara-İstanbul rotası yapıyor. Düşünebiliyor musunuz? TIR şoföründen beter. Ayda bir günlük uçuşa gitmeme hakkımızı kullanacağız. Başka türlü emniyet kurallarına dikkat çekme şansımız kalmadı. Basına bunlar yansıyacak korkusu var. İyi yönetilmediği, zarar ettiği ortaya çıkacak diye korkarak kurallara uymaya başlayacaklar. Bu nedenle tüm uçuculara çağrı yapıldı, çok ciddi bir destek verecekler. Gün belli değil. Yarın son gün. İnandırıcı adımlar attıklarını göstermezlerse... Binalı Yıldırım’ın açıklaması ortamı iyice gerginleştirmiş durumda. Özel şirketlerin yakasına yapışması gerekirken. Kültür Bakanı’nı bile geçti gaflarda.

soL: Başarılar diliyoruz, teşekkür ederiz.

yazici   mail