www.soL.org.tr
Seçmen denen garip mahluk
Aydemir Güler 23 Haziran 2007, Cumartesi

Söz edeceğim eğilim ne zaman başladı bilmiyorum. Ancak gelişmeye devam ettiği kesin.

Buna göre bir soyut ve genel varlık olarak "seçmen"den söz ediliyor. Bu soyut ve genel "seçmen", bir parti oylarını yüzde şu kadar artırdığında, söz konusu partiyi ödüllendirmiş sayılıyor. Ancak artışın hangi sınırların içinde kaldığına bakılarak daha ayrıntılı mesajların da okunması olanaklı oluyor. Örneğin "seçmen" o partinin ekonomik politikalarını takdir ederek yüzde beş artışa hükmederken, demokratik açılımları yeterince önemsememesi nedeniyle artışı yüzde beşin üstüne çıkarmamış oluyor. Diyelim ki, halkın inançlarına saygılı davranmaması nedeniyle cezalandırıyor da, batılılaşma konusunda şunu şunu vaaz ettiği için de teselli ikramiyesi veriyor...

Koca koca araştırmacılar, üniversite hocaları, gazete yazarları böyle şeyler anlatıyorlar: "Seçmen şunu demek istedi"

Ben kendi payıma artık bu akılsızlık abidesi karşısında kızamıyorum. Gülmek daha fazla içimden geliyor. Bir de, bu yaklaşımın süreç içinde siyasal analiz sayfalarından mizah dergilerine kaymasını bekliyorum. Seçmen denen garip mahlukun son derece ilginç ve yaratıcı çizimlerinin denenebileceğini, bu denemelerin ülkemiz karikatür sanatına pek çok fayda sağlayacağını iddia edebilirim.

Her seçim döneminde bu yaklaşımın sahipleri kendilerini aşıyor.

Geçenlerde kendi gözlerimle okudum! Bir gazeteci bizim mahluku bir aile bazına taşımıştı. Hatırladığım kadarıyla şöyle bir şeydi: (Aile laik idi) Laisizmi savunmak için ailenin bir oyu CHP'ye, DP'nin barajı geçmesi durumunda AKP'nin milletvekili sayısı düşeceği için ikinci oy DP'ye verilebilirdi...

Çeşitlemeye devam edebiliriz. "Seçmen" laiklerin AB sürecindeki duyarsızlığını dengelemek için bir parça oyu AKP'ye, hepsinin Kürt sorunu karşısındaki gelenekçiliğine ve ataletine ihtarda bulunmak maksadıyla bir parça da DTP'li bağımsıza oy versin. MHP nasılsa barajı geçecek diye düşünülüyorsa, ona oy verip gereksiz yere büyütmek yersiz olur belki, ama neden GP biraz forse edilmesin? Bu sayede diğer partilerin pozitif bir rekabet ortamına itilmeleri de mümkün olabilir üstelik...

Gülüyorum dedim ama bunun yalnızca bir delilik olmadığını, şirazeyi hayli kaçırmış bir edepsizlik içerdiğini de not etmek zorundayız.

Edepsizlik halkın tasfiyesi ve yok sayılmasıdır.

Sözünü ettikleri mahluk herhangi bir yerde yaşamış değildir. Ancak halk yok sayıldığında, boşalan sahneye bu tür sanal yaratıklar sürülebilmektedir.

Zira halkın siyasal davranışı böyle deli saçmalıklarına gelmez. Halk dediğiniz soyut ve genel varlık, şu düşünceye veya bu programa "inanır". Şu partiye veya bu lidere "bağlanır". Sahip çıktığı görüşleri "savunur". Bunlardan yola çıkarak iyi veya kötü, ilerici veya gerici, sağcı veya solcu bir "tutum alır". Elbette bileşenlerinin bazıları bu tutuma daha militanca angajedir, başkaları hayatlarında çok da önemli bir yere koymazlar tercihlerini. Ama halk budur.

Türkiye'de bu anlamda halkın tasfiyesi ile toplumun sol'suzlaştırılması birbiriyle çok yakın ilişki içinde iki olgu. Bağlanılan, inanılan çizginin sol olması diye bir kural yok kuşkusuz. Ancak sol, uğrunda bedel ödemeye değecek en güçlü dünya görüşüdür. Sol siyaset doğası gereği cesurdur. Düzenin tabularıyla boğaz boğaza gelmek kolay göze alınacak iş değildir. İnsanların dağınık, faydacı bireyler veya sanal alem mahluku olarak değil "halk" gibi davranmasının önkoşulu, bu davranışın ortalaması ister sağa, ister sola yatsın, solun varlığı ve gücüdür. Toplumda ne kadar sol varsa, insanlar da o kadar halka benzer.

Solculuk yoksa, toplum maymuna, bir tuhaf mahluka döner. Medya profesörleri, araştırmacı ve yazarlarının uydurduğu "seçmen" yoktur ortalıkta gerçi, ama bu güruh insanlarla düpedüz alay etmekte, ve halklıktan çıkmış kimileri de "vay be adam biz seçmenleri nasıl da analiz etmiş" diye dinlemektedir.

Sağlıklı bir halk, bu tür öyküler anlatanların acilen psikiyatrik gözetim altına alınmasını talep etmelidir. Sağlıklı bir halk, belirli ideoloji ve örgütlerle arasında aidiyet bağı kurar. İddia eder, bağırır, yürür...

Solun, düzenin bütün güçlerinin elbirliğiyle zayıflatıldığı bir toplumun hastalanacağı, Türkiye'de kanıtlanmış bir toplum yasasıdır.

Seçmen dedikleri garip mahluk geri püskürtülmelidir. Bu sanal mahluk Türkiye toplumunun hastalığını resmetmektedir.

Toplum, sol güçlendiği ölçüde, yeniden sıhhat belirtisi gösterecek, halk haline gelmeye başlayacaktır.
yazici   mail
Seçmen denen garip mahluk
Aydemir Güler
Bu nasıl bir mantık?
İzzettin Önder