www.soL.org.tr
Uyuyorlar mı uyutuyorlar mı?
14 Ağustos 2007, Salı

Son yılların en ağır uluslararası ekonomik krizinin henüz ne olduğu bile anlaşılamadı. Günlerdir değerleri sıfıra inen milyar dolarlık fonlardan söz ediliyor, bizimkiler bozuk plak gibi “Türkiye fırsatlar ülkesi, satacak çok şeyi var” diyor.

soL Daha yeni hükümeti kurmadan, enerji başta olmak üzere özelleştirmelere hazırlanan AKP, bir haftadır dünyayı sarmış bulunan şok dalgasını pek kavramamış görünüyor. Yeni özelleştirme ve liberalizasyon hamleleriyle "satışa mal hazırlama" derdindeki iktidar partisi, alıcıların halinden pek bir şey anlamadığını belli etti.

Riskli ipotek kredilerine yatırım yapan fonlar, faizlerin yükselmesi sonucu geri ödenemeyen krediler yüzünden Şubat ayından beri batmaya başlamıştı. Ancak çok riskli enstrümanlara yatırım yaptığı baştan belli olan bu fonların çıkardığı tahvillerin değersizleşmesi diğer piyasaları fazla etkilemiyordu.

Derken Temmuz ayında bu fonların katılma belgeleri üzerinden değerlenen bir takım türev enstrümanların değersizleşmesi yüzünden daha ciddi iflaslar başladı. Gelinen son noktada geçen hafta Cuma günü Fransa'nın en büyük bankası, kendini tehdit altında hissettiğini ve üç önemli fonunun işlem görmesini durdurarak buradaki paraları belirsiz bir süreliğine bloke ettiğini açıklayıverdi.

Zincirleme etki ve çalan çanlar
Normalde koşullarda kredi verilmeyecek kadar riskli (örneğin düşük gelir gruplarına ucuz evler yapmak için çok düşük faizle kullandırılan, karşılığı zayıf krediler) bazı uzun vadeli ipotek kredileri (mortgage) özellikle faizlerin çok düşük olduğu Japonya'dan sağlanan kredilerle veriliyordu. Bunları veren şirketler de risklerini ikinci el piyasalarda toptan satıyorlardı. Böylelikle "para bolluğu"ndan kaynaklanan sağlıksız krediler, dünya finans sisteminin içinde çeşitli türev estrümanlarla elden ele geçer hale geldi ve tüm sektöre bulaştı.

2007 yılında gayrımenkul balonu sönmeye, faizler de yükselmeye başladığında bu bulaşıklık, denetlenemeyen bir hastalık yarattı. Geçtiğimiz Cuma günü yaşanan paniğin en önemli sebebi, riskli fonların batması değil, bu fonlara dayalı türev enstrümanların güvenli kabul edilen finansal kurumlar tarafından da alınmış olduğunun ortaya çıkmasıydı.

Şu anda tüm gelişmiş kapitalist ülkelerin tasarruf sahipleri, birikimlerinin sağlığı ile ilgili şüpheye kapılmış durumda bulunuyor ve özellikle hisse senedi ve emlak piyasalarında artık yükselişlerin sona erdiğine kesin gözüyle bakılıyor.

Cahil cesareti
Sorun, gayrımenkul sektörünün, diğer sektörleri ve en önemlisi mali sektörü ne kadar etkileyeceğinde düğümleniyor. Bu konuda dünyadaki önemli uzmanların hiçbiri henüz kesin konuşamazken Türkiye'de ekonomi basınının, hükümetin ekonomi yöneticilerinin ve köşe yazarlarının oluşturduğu "Türkiye etkilenmez" ya da "az etkileniyoruz" konulu korosu, çatlak sesleri ve çalan çanları bastırmayı hedefledi.

Dün son olarak hükümetin gayrıresmi yayın organı konumundaki Yeni Şafak gazetesinin internet baskısında, bir haberin başlığı şöyleydi: "Küresel dalgalanma Türkiye'yi etkilemez". Ancak bu haberin spotu ise şöyle yazılmıştı: "Yabancı uzmanlar: Uluslararası piyasalardaki dalgalanma uzun sürerse Türkiye gibi gelişen piyasaları korumamız bu kez zor olur". Yabancı basın, ağız birliği etmişçesine yeni oluşan güvensizlik ortamında Türkiye'nin topun ağzına geldiğini yazarken Türkiye'de açılan kampanya, karikatür noktasına geldi. Bu karikatür, sadece Yeni Şafak değil, farkı alemlerin Amerikancılarını kadro olarak barındıran Doğan Grubu gazeteleri ve Zaman'da da yansıtıldı.

yazici   mail