www.soL.org.tr
Sola hidrolojik yaklaşım
Metin Çulhaoğlu 1 Aralık 2007, Cumartesi

Hidroloji, suların özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. “Akarsu hidrolojisi” (diğer adıyla potamoloji) ise, bu geniş bilim dalının akarsularla ilgilenen bölümüdür.

Örneğin “su çizgisi”, akarsu hidrolojisine ait bir kavramdır.

Kavram, bir örnekle açıklanabilir. Diyelim Erzurum’dan çıktınız, kuzeye doğru yol alıyorsunuz. Erzurum’u 40-50 km geçtikten sonra önünüze çıkan bir rampanın üst noktasından su çizgisi geçer. Bu çizginin berisinde, yani Erzurum yönünde kalan irili ufaklı bütün dereler ve çaylar, eninde sonunda ya Basra Körfezi’ne ya da Hazar Denizi’ne ulaşır. Elbette, önce değişik kollarıyla Fırat’a veya Aras’a katılarak. Çizginin öte tarafına gelince; buradaki en küçük derenin bile sonunda ulaşacağı yer bellidir: Karadeniz. Elbette, en başta Çoruh nehrine kavuşarak...  

Su çizgisi hakkında bilginiz varsa, irili ufaklı akarsuların belirli bir noktadaki akış yönü sizi yanıltmaz. Bilirsiniz ki, önünüzdeki akarsu ilk bakışta nereye yöneliyor görünürse görünsün, sonunda varacağı yer bellidir.

Akarsular için “tercih”, “kader” veya “alınyazısı” söz konusu değildir. Burada işe damgasını vuran, deyim yerindeyse, “topografik determinizm”dir.

* * *

Solda da aşağı yukarı böyledir.

Solda da bir “çizgi” vardır. Eğer bu çizginin belirli bir tarafındaysanız, istikametiniz ne kadar yeni, yenilikçi, yenilenmeci, radikal, aykırı, farklı, özgün falan filan görünürse görünsün, eninde sonunda ulaşacağınız yer bellidir.

Bu yerin adı da sol liberalizmdir.

Burada “su çizgisi”, öncülük kuramından ve pratiğinden, 1917 Devrimi’nden ve Sovyet deneyiminden oluşur. Kuşkusuz “içerden” yapılan, dozunda kalan eleştiri ve çekincelerle değil, ama araya konulan uzun mesafeyle, inkârla, reddiyeyle ve radikal kopuşla bu çizginin bir tarafında kalanlar, bir süre oraya buraya akar göründükten sonra en sonunda varabilecekleri yere, sol liberalizm denizine ulaşırlar.   

Örneğin, Avrupa Sol Partisi “denizi” gibi.

Bir kez daha burada da, kader ve alınyazısı bir yana, baştaki öznel niyeti de aşan bir determinizm söz konusudur. Çünkü, solun da kendine özgü bir topografyası vardır. 

* * *

Akarsu hidrolojisinin topografya bağlantılı ilginç örneklerinden birini Türkiye’de bulmak mümkündür.

Bu örnek, Tersakan çayıdır.

Tersakan çayı, Samsun’un Ladik ilçesinin doğusunda ortaya çıkar. Hemen yakınında Yeşilırmak vardır. Ama Tersakan “inatla” Yeşilırmak’tan uzaklaşır. Bir bildiği, gözüne kestirdiği bir yer varmış gibi uzun süre “ısrarla” batıya akar. Daha sonra biraz duralayıp bu kez güneye yönelir, ardından ilk geldiği istikamete, doğuya döner ve nihayet genişçe bir yay çizdikten sonra Yeşilırmak’a boşalır.

Yöredekilerin “Tersakan” adını takması boşuna değildir. “Madem sonunda Yeşilırmak’a akacaktın, başında niye yapmadın da işi bu kadar uzattın” diye düşünmüş olabilirler.

Tersakan’ın en baştaki “niyeti” ciddi, “ısrarı” saygıdeğer olabilir; Yeşilırmak’tan uzaklaşma kararlığı da “samimi” sayılabilir; ama sonuçta o da “topografik determinizme” tabidir.

Bu nedenle, gideceği yer bellidir.

* * *

Solda da aşağı yukarı böyledir.

Türkiye solunda birçok Tersakan çayı vardır. “Ayrı”, “başka”, “özgün” olduklarını söylerler. Bir süre böyle “akarlar.” Ne var ki, siyasal topografya sonunda onları da işin daha en başında özellikle mesafe koydukları akıma taşır ve oraya katar.

Aradaki tek fark, Orta Karadeniz bölgesindeki “reel” Tersakan çayının, doğduğu yerde bir “çıkış manifestosu” yayınlamamış, daha sonra da mecrası boyunca dergi çıkarmamış oluşudur.

* * *

Bu yazı, tek yönlü bir kurguya dayanmamaktadır.

“Su çizgisinin” beri tarafı olduğu gibi öte tarafı da vardır ve öte taraftaki akışın nihai yönü hiç de olumsuz sayılmayabilir.

Tersakan çayları için de böyledir. En azından teorik olarak, sonunda ulaşılacak “kızıl” ırmaklar da vardır.

yazici   mail