www.soL.org.tr
19 Mayıs Gençlik ve İşsizlik Bayramı
19 Mayıs 2008, Pazartesi

Başbakan Erdoğan aile başına üç çocuk isteyedursun, işsizlik en çok genç nüfusu vuruyor. Genç nüfusun yaklaşık dörtte biri işsiz gezerken, sayısı giderek artan üniversiteler yalnızca işsizliği gizlemeye yarıyor.

soL Başbakan Erdoğan, ülkedeki yoksulluk ve işsizliğe bakıp utanmaksızın  üç cocuk yapılmasını vazededursun, işsizlik en çok gençleri vuruyor. Türkiye'nin gençleri bu yıl da Gençlik ve Spor Bayramı'na işsiz ve umutsuz giriyor.

Gençlik işsiz
TÜİK tarafından aylık bazda derlenen ve en son Şubat ayında dair yayınlanan işgücü istatistikleri, gençler arasında işsizliğin giderek daha yaygın bir hal aldığını ve gençliğin giderek iş bulma umudunu kaybettiğini gösteriyor.

 

2006

2007

2008 (Şubat)

İşsizlik (Genel)

9,9

9,9

11,6

İşsizlik (15-24 Yaş)

18,7

19,6

21,2

Tarım Dışı İşsizlik (Genel)

12,6

12,6

14,2

Tarım Dışı İşsizlik (15-24 Yaş)

22,8

23,5

24,4

Son üç yılın verileri, işsizliğin sürekli olarak artıyor olmasının yanı sıra, her iki işsizlik kategorisinde de (genel ve tarım dışı) genç nüfusun karşı karşıya kaldığı işsizlik oranının, genelin iki katına yakın olduğunu gösteriyor.

Ayrıca, 2008 yılı Şubat ayı rakamlarına göre 11 milyon 240 bin kişiden oluşan 15-24 yaş arası nüfusun yalnızca 4 milyon 11 bini çalışma hayatına atılmış durumda. Henüz çalışmaya başlamamış 7 milyon 229 bin kişinin 3 milyon 690 bini öğrenci iken (öğrenciler ayrı bir kategori olarak hesaplanıyor ve işsiz olarak sınıflandırılmıyor), geri kalan 3 milyon 539 bini ise çeşitli nedenler ile işgücüne katılmıyor ve bu üç buçuk milyon genç işsiz sayılmıyor.

Tüm toplumda belirgin biçimde hissedilen toplumsal cinsiyet ayrımından gençler de nasibini alıyor. İstatistikler, genç kızların halen eve kapatıldığını gösteriyor. İşgücüne katılma oranı, genç nüfus içerisinde erkekler arasında yüzde 49,9 iken, kızlar arasında yüzde 22,5'e düşüyor. Dolayısıyla, yukarıda hesaplanan, çalışmaya hiç başlamamış üç buçuk milyon gencin önemli bir kısmının evlenme çağına gelmiş veya genç yaşta evlenmiş, her iki durumda da evde oturuyor olan kızlardan oluştuğunu söylemek mümkün.

Eğitim şart, ama o da işe yaramıyor
Diğer yandan, eğitim de işsizliğe çare olmuyor. Eğitim düzeylerine göre işsizlik oranlarına bakıldığında, ortaya hayli şaşırtıcı sonuçlar çıkıyor; okuryazar olmayan nüfus içerisinde yüzde 8,8 seviyesinde olan işsizlik, ilk ve orta öğrenim görmüş nüfus içinde yüzde 11,5'e, lise mezunları arasında ise yüzde 13,6'ya yükseliyor. Üniversite mezunlarının ise yüzde 9,1'i işsiz.

Geçtiğimiz haftalarda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından yayınlanan "Türkiye'de Gençlik" başlıklı rapora göre ise her 10 gençten 1'i, ailesinin farklı sebeplerle okumasını istememesinden; her 10 gençten 3'ü, okul masraflarını karşılayamamak ve çalışmak zorunda olduğundan; her 10 gençten 5'i ise okula ilgi duymadığından okula gitmiyor. Okula gitmekten hoşlanmadığını söyleyenlerin yüzde 60'ı yoksul ailelerden geliyor.

Okuldan maddi olanaksızlıklar yüzünden ayrılan erkeklerin sayısı, aynı sebeple ayrıldığını söyleyen kızların sayısının iki katı. Aile baskısı yüzünden okuldan ayrıldıklarını söyleyen kızların sayısı ise erkeklerin dokuz katı. Toplumdaki cinsiyet anlayışı, genç erkekleri iş hayatına iterken, genç kadınları eve kapatıyor.

Üniversiteler gizli işsiz kahvehaneleri
Başbakan Erdoğan'ın ağzından düşürmediği "her ile bir üniversite" lafı da işsizlik bağlamında yeni bir anlam kazanıyor zira üniversiteye giren her genç, en az dört yıl boyunca işgücü hesabının dışına çıkmış oluyor.

Üniversitelerin eğitim kalitesi her geçen gün düşerken, diğer yandan benzer kalitesizlikte eğitim veren özel üniversitelerin önü de alabildiğine açılıyor. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, AKP iktidarı şimdi üniversitelerin kontenjanlarını da artırmaya hazırlanıyor. Böylelikle bir yandan özel üniversitelere daha büyük kazanç kapıları açılırken, diğer yandan da işsizlik oranı en azından birkaç yıl daha düşük gösterilmeye çalışılıyor. Sonuçta bu yıl üniversiteye giren bir öğrenci mezun olana ve işsiz kalana dek AKP iktidarı belki sürecek, belki de sürmeyecek, ama üniversiteye girmeyi iş bulmanın önkoşulu zanneden pek çok insan tarafından yükselen kontenjanlar AKP tarafından verilmiş bir "lütuf" olarak algılanacak, aynı dağıtılan kömür ve makarna yardımları gibi.

yazici   mail