www.soL.org.tr
Aktüel sorular
Tevfik Fikret Yılmaz 19 Eylül 2006, Salı
Bugün bazı aktüel sorular soracağız. Her soru'nun bağlamı ve formülasyonunun cevapları etkilediğini biliyoruz. Aktüel, kısaca, güncel demek, tarihsel yönelimlerle bağını kurmanın gerekli olduğunu da biliyoruz. Sol düşünce bizlere bunları söylüyor. Sorulan sorulara cevaplarımız bu bağlamda olacaktır, olabildiğince kısa tutmaya çalışacağım. 

1- RTE, Cumhurbaşkanı Olacak mı? Buna niyet ettiğini, "gole gittiğini" veya "finalin yaklaştığını" söylemesinden anlıyoruz. Ama bunları neden söylüyor? Bu çok şaşırtıcıdır. RTE'nin Cumhurbaşkanı olmasının ise 1.Cumhuriyet vektörünün yenilgisinin açık tescili olacağını biliyoruz. Karşı çıkan aktörlere baktığımızda da son derece şaşırtıcı bir tablo ile karşı karşıyayız. 

Birincisi, Deniz Baykal, önce TBMM'den topluca istifa edeceklerini söyledi, ardından 1 milyon kişi TBMM önüne gelirse istifa edeceklerini söyledi ve nihayet bu sözleri yutarak, RTE Cumhurbaşkanı olursa onu seçimlerden sonra indirip Yüce Divan'da yargılayacaklarını söyledi. Baykal'ın bir erken seçimi zorladığını biliyoruz ve ardından DYP ve MHP oylarıyla Cumhurbaşkanı olmaya niyet ettiğinden de neredeyse eminiz. Ama Mustafa Koç ve Erol Sabancı'nın erken seçimlere karşı çıkmalarından sonra, Baykal geri çekilmiştir. Tüsiad, Cumhurbaşkanlığı seçiminde anlaşma istemekte ve erken seçim istememektedir.

İkincisi, Mehmet Ağar ile Devlet Bahçeli'nin de Baykal'a katıldıklarını, Tayyip Erdoğan'ın hukuken Cumhurbaşkanı olmasına engel bulunmamakla beraber seçildiği takdirde onu Köşk'ten indirip yargılatacaklarını söylemelerinden anlıyoruz.  

Üçüncüsü, Tayyip Erdoğan'ın Şemdinli İddianamesi sonrasında Yaşar Büyükanıt ile yaptığı başbaşa görüşmelerden, Cumhurbaşkanlığı-Genelkurmay Başkanlığı trampasında anlaşıp anlaşmadıkları ile ilgilidir. Yaşar Büyükanıt hakkındaki psikolojik savaş operasyonunun son dakikaya kadar sürmesi ve göreve geldikten sonraki İsmailağa tarikatı vakasının şiddetinden bu tür bir anlaşmanın olmadığını düşünebiliyoruz. İbda-C'nin polis gözetimindeki mezarlık töreninde, tarikat şefinin ölümünden Yaşar Büyükanıt'ı sorumlu tutması, Tayyip Erdoğan'ın bu konuyla ilgili çıkışı ve "gole giderken faule" maruz kalabileceklerini söylemesi, anlaşmanın olmadığının göstergeleri sayılabilir. Tıpkı Tayyip Erdoğan'ın son zamanlardaki kontrolsüz sinirleri ve sözleri gibi. ABD'nin ve AB'nin Tayyip Erdoğan'ı pek sevdikleri kesindir ama Tayyip Erdoğan'ın zemin kaybetmesi ve istedikleri işi(Lübnan-Suriye-İran operasyonu) ancak TSK'nın yapabilmesi karşısında tereddüt ettiklerini tahmin edebiliriz. Tayyip Erdoğan'ın arkasından Yaşar Büyükanıt'ın da Ekim ayında ABD'ye gitmesi emperyalist merkezde henüz karar verilmemiş oduğunun işareti olarak kabul edilebilir.

Son bir gösterge kuşkusuz, borsadır! Bu seçimin sonuçlarını merakla izleyenlere sıkıcı olmakla beraber kapitalist Türkiye'nin en hassas kurumunu izlemelerini öneriyoruz!

2- Diyarbakır katliamı, "Afganistan'a tek bir asker bile göndermeyeceğiz" sözüne bir cevap mıdır?

Bu soruyu yalnızca soru olarak bırakıyorum.

3- G.Bush'un açıklamalarından hemen sonra Papa'nın açıklamaları Suriye-İran operasyonunun yaklaşmasının işaretleri sayılabilir mi? Ne yazık ki buna "evet" demek durumundayız. Lübnan saldırısı -ki ön saldırı diyebiliriz- zaten bu anlama geliyordu, bu çok açıktır.

4- Fetullahçı kadronun devletten tasfiyesi karşılığında Tayyip Erdoğan kurtulabilir mi?

Hem artık çok geç olması hem de bu kadroya dokunmanın Akp ve sistemde sanıldığından daha büyük bir çatlağa yol açabilmesi nedeniyle, "hayır" diyebiliyoruz.

Son bir değerlendirme şudur: ABD-AB-Tüsiad bloğunun, kendi projelerine karşılık inanılması son derece büyük bir senkronizasyon ile Türkiye'nin siyasal yapısını belirleyebildiklerini görüyoruz. Bu kadarı çok şaşırtıcı ve hazindir. Birincisi, 1998-2002 dönemi Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu-Başbakan Bülent Ecevit ekibinin 1999 depremi, 2001 krizi, nihayet 2002 Kemal Derviş komplosu ile darbe vurularak tasfiye edildikleri açıktır.

İkincisi, 2002-2006 döneminde ise Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök-Başbakan Tayyip Erdoğan ekibinin içerideki engelleme çabalarına rağmen işbaşına getirilmesidir. Şimdi, üçüncü bir dönemin başındayız, 2006'da Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt olmuştur ve henüz 2007'de kimin başbakan olacağı belirsizdir. Hilmi Özkök-Tayyip Erdoğan düosu ABD'nin özellikle Irak operasyonu ve AB projesine büyük uyum gösterdiler, ancak 1 Mart 2003 tezkere kazası ile ABD düğmeye basmıştır ve zaten lime lime olmuş Türkiye'nin ipini çekmiştir. Şimdi sırada Suriye-İran operasyonu vardır ve bunun için milliyetçi-laisist bir yönetime, başbakana ihtiyaçları bulunmaktadır. Hadise aslında bu kadar basittir.
yazici   mail
Şu çılgun piroletarya
Laz Marks
Aktüel sorular
Tevfik Fikret Yılmaz