www.soL.org.tr
Ahlaksız teklif
Tevfik Çavdar 25 Aralık 2006, Pazartesi
Bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Birçok konuyu tartışmadan ya da gerçek içeriğini, iç yüzünü irdelemeden geçiştirdiğimiz bir yıl oldu 2006. İçinde yaşadığımız düzen gözlerimizi kör ediyor, kulaklarımızı sağırlaştırıyor, vicdanlarımızın sızlamasına bile izin vermiyor. Avrupa rüyasının başlamadan bittiğini, sosyal güvenlik sistemimizin, ekonominin işlemez hale gelişini, ekonominin tek yönlü bir büyümeyi yarattığını, diz boyunu geçen fukaralığı, emek pazarından eli boş dönen işçiyi, tek geçim kaynağı tarımın adım adım gerilemesini ve daha nice gerçekleri görmüyoruz…Bize bunları göstermiyorlar.

Bilmem televizyon kanallarını ne oranda izliyorsunuz. Canlı canlı magazin programlarıyla başınız hoş mu. RTÜK denilen sözde düzen koruyucu Kurum “Umumi İstek Üzerine” Kaynana Semra’yı, Ahu Tuğba’yı misafir eden programları payladı. “Yayına çıkartmayın bunları” dedi. Şimdi “Beyaz Cam”ın karşısından kalkmayanlara ne sunulacak derken “Ahlaksız Teklif” konusu gündeme geldi. “Binbir Gece” adlı dizide, yakışıklı patron Lösemili çocuğuna ilik nakli yapılması için gerekli 150 bin doları bulamayan memuresi güzel kızın bu parayı istemesi üzerine ona bu para karşılığı “bir gece” beraber olmayı teklif etmesi ve kızında çocuğunun yaşaması için kabul etmesi; Daha sonra bir iş gezisinde patron teklifini iki katına çıkarır ve bu kez yüz bulamaması.. İşte günlerdir tartışılan “Ahlaksız Teklif” bu: Alışveriş yapan kadınlardan, televizyonun ünlü starlarına kadar böyle bir teklifi kabul edip etmeyecekleri soruluyor, anketler yapılıyor. Neredeyse TV’lerde boy gösteren İlahiyat Profesörlerinden fetva isteyecekler. Herkes bir şey söylüyor, ama teklifin temelindeki iç güdüyü doğru tespit eden yok. Zaten böyle bir tesbiti bizim sermaye denetimli medyamızda yayınlanmaz.

Yıllar önce böyle bir teklifi irdeleyen, R.Redfort ve D.Moore’nun oynadığı bir ABD filmi vardı. O bir yerde aile yapısını da tartışmaya açıyordu, fakat asıl kaynağa inmiyordu. Gelelim “Ahlaksız Teklif”in kaynağına. Bu teklif, içinde yaşadığımız, eklemlenmeye çalıştığımız liberal ekonomik düzenin, bu düzenin temelindeki piyasa kavramının doğal uzantısıdır. Bu ekonomik yaklaşımda insan davranışı “Homo Economicus” denilen bir güdüye dayandırılmaktadır. Böyle bir yaklaşım tüketim mallarından, düşünceye,sanata, ahlaka ve aile yapısına uzanan bir düşünce sistemi yaratır. İşin özü liberal ekonomi temelinde tüm insanlığa yapılmış bir ahlaksız tekliftir.

Önce toplumun temelini oluşturan aile kurumumuza bakalım. Töre’ye pek düşkün kırsal alanda gelinlik kızların “Başlık” parasına everilmesi “Ahlaksız Teklif”ten başka bir şey midir?. Kentlerimizde gelinlik kızlarına eş arayan ana babaların, aman geliri iyi olan bir damat bulalım çabaları sanki başka bir teklifi mi içeriyor? Televizyon reklam kuşağında bir araba markasının minübüsüne sahip olan delikanlıya aşık olan kıza mahallenin çok bilmiş yaşlıları "Aman bu adam babanın malına göz dikmiş olmasın, kazancı yerinde mi” sorusunu sorarken üstü kapalı “Ahlaksız Teklif”in izlerini aramıyorlar mı? Ya sevdiği delikanlıya evlenirken buzdolabından plazma televizyona kadar döşeli dayalı bir ev şartı koşan genç kız benzeri bir “Ahlaksız Teklif” yapmıyor mu?

Kapitalist ekonomi, bilinmelidir ki bir “Ahlaksız Teklif”ler mecmuasıdır. Hegemonya’yı elinde tutan sermaye toplumsal yaşamın her alanında insanlara “Ahlaksız Teklif”ler sunmaktadır. Piyasaya dayanan bir ekonomik yapıda hemen her şey “Ahlaksız Teklif” niteliğindedir. Sermayenin emekçilere teklif ettiği, onların ancak yaşamalarını idame ettirmesi bile mümkün olmayan ücret “Ahlaksız Teklif”in ta kendisidir. Küresel Kapitalizmin tüm dünya milletlerine sunduğu düzenin hiçbir etik temeli yoktur. Gelin sıralayalım.

- IMF, Dünya Bankası, MAI, GATT; GATS; OECD vb. bir sermaye hegemonyasının dünya ezilenlerine, emekçilerine sunduğu ahlak dışı tekliflerdir, kurumlardır.
- IMF’nin Türkiye’ye dayattığı tedbirlerin hepsi insanımıza yönelik, ahlakla bağdaşmayan önerilerdir.
- Eğitimin, ilköğretimden üniversiteye, dershane zorunluluğu da dahil olmak üzere uzanan metalaşmasının ahlakla ne ilişkisi vardır.
- Sosyal Sigorta sisteminin metalaştırılması, sağlığın paraya bağlanması halkımıza yapılan en büyük “Ahlaksız Teklif”tir. "Binbir Gece" dizisindeki lösemili çocuğun tedavisinin 150 bin dolara ulaşan maliyeti bu metalaşma sürecinin doğal neticesidir. Kaldı ki özlemle andığımız o eski Yeşilçam filmlerinde az mı böyle yüksek maliyetli ameliyatlar için ahlak dışı öneriler seyrettik.
- Toplumların kültürel değerleri de bu tekliflerden nasibini almaktadır. Sermayenin istediği ölçüler sanatın içeriğini belirlemeğe başlamıştır. Yazarlar “Best Seller” olmak için ancak bu ölçülere uymak durumundadır. Kültür ve Sanatta “Hit” olmak tek hedeftir.
- “Ahlaksız Teklif” sadece bireylere değil toplumlara da dayatılmaktadır. AB ve ABD’nin Türkiye’ye yönelik tüm önerileri ahlaksız’dır. Ne var ki yöneticiler bu deyimi bile kullanmaktan çekinerek sadece “Bize haksızlık yapılıyor” demekle yetiniyorlar.
- Asya’dan, Afrika’ya oradan Latin Amerika’ya uzanan alanda halklara yapılanlar ahlak dışı olmakla kalmayıp, insanlık dışıdır. Zaten insanlık dışı her eylem, her edinim ahlak dışı sayılmalıdır. Afrika’da AIDS’e karşı kullanılan ilaçların pahalılığından, ya da Katolik bağnazlığın prezervatif kullanma yasağından ölen milyonları katleden ahlaksızlığı bir nitelik olarak bünyesinde taşıyan piyasa olgusu değilmidir.

Liberal ekonomi yaptıklarının icazetini, adı ne olursa olsun, dinden, dinsel kuruluşlardan almaktadır. Eski Mısır’da sömürünün icazetini tapınak rahipleri, feodal yapılarda papazlar, şeyhler, imamlar verirlerdi. Kapitalizmde de bu durum değişmedi. Bugün ülkemizde en acımasız ve ahlak dışı teklifleriyle etken olan kapitalizmin, IMF ile AB’nin en yakın destekçisi İslam referanslı iktidar değilmidir. “Ahlaksız Teklif”i gene bir sermayedar yapmamış mıdır? Sermayenin iktidarı olan hükümetin Maliye Bakanı “Babalar gibi satarım” diye esip gürlerken ahlaklı bir teklif mi yaptığını sanıyorsunuz.

Not: TÜSİAD adıyla anılan dernek bir Sivil Toplum Örgütü değil sermayenin üst kuruluşu’dur. Ankara’daki Yüksek İstişare Kurulunun adına, adeta bir muhtıra gibi dayatılan siyasi görüşler sermayenin Türkiye halkına ve siyasal partilerine yapılan çok ağır bir “Ahlaksız Teklif” niteliğindedir.
yazici   mail
Genel sağlık sigortası
İlker Belek
Çankaya egzersizleri
Kemal Okuyan
Ahlaksız teklif
Tevfik Çavdar