www.soL.org.tr
Irak yağmalanıyor
21 Mart 2007, Çarşamba

Irak halkının ulusal serveti savaş yağmacısı ABD şirketlerine akıtılıyor. Ülkesini savunanların karşına ölüm mangaları dikiliyor.

soL Irak halkının servetini ABD şirketlerine dağıtan işgal yönetimi, aynı parayla Irak'ı kan gölüne çeviren Şii ölüm mangalarını ve paralı askerleri besliyor.

Irak'ın işgalinin ardından Geçici Koalisyon Güçleri Yönetimi'nin başına getirilen Paul Bremer döneminde Irak'ın yeniden inşası için ABD yönetimi tarafından tahsis edilen 12 milyar doların hesabının bile tutulmadığı, milyarlarca doların Bush ailesine yakınlığıyla tanınan şirketler ve Irak'taki işbirlikçiler tarafından cebe indirildiği ortaya çıktı.

Bush'un ABD'nin zaferini ilan ettiği Mayıs 2003'ten Haziran 2004'e kadar Irak'a uçaklarla taşınan 12 milyar dolarlık nakit, Paul Bremer'in başında bulunduğu Irak işgal yönetimine teslim edildi. Ancak akıbeti belirsiz olan bu paranın nasıl kullanıldığına dair düzenli bir kayıt bulunmuyor. Ne iş yaptığı belli olmayan taşeronlara verilen kürek dolusu para, bakanlık kayıtlarında görünen "hayalet" çalışanlara ödenen maaşların yanı sıra işgal yönetiminin kasasından "kaybolan" 1 milyar dolar nasılsa yıllarca kimsenin dikkatini çekmemiş. Skandalın en ilginç yanlarından biri ise 500 milyon doların "tahsis edilecek" adlı bir fona aktarılmış olması. 12 milyar doların harcanmasını denetlemek için görevlendirilen özel danışmanlık şirketinin ise işgalin başından beri hiçbir kontrol gerçekleştirmemiş olması dikkat çekiyor.

Para Iraklıların, keyif ABD'nin
Paul Bremer'in mali danışmanı emekli Oramiral David Oliver'in kaybolan paralar konusundaki tutumu ise deyim yerindeyse skandala tüy dikti. BBC muhabirinin paraların nereye gittiğini sormasına sinirlenen Oliver, bunun önemsiz olduğunu, zira harcanan paranın ABD'li değil, Irak'lı vergi mükelleflerinin parası olduğunu söyledi. Gerçekten de ABD Merkez Bankasından gönderilen para gerçekte Körfez savaşının ardından el konulan Irak rezervlerinden, Irak petrolünün satışından elde edilen gelirlerden ve BM'in petrole karşı gıda programından gelen kârdan geliyor.

Irak'a tahsis edilen fonlardan en çok faydalananlar arasında ABD'li şirketler başta geliyor. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin bir zamanlar yönetim kurulu üyesi olduğu Halliburton ve taşeronu Kellogg Brown and Root (KBR), Irak savaşının ardından neredeyse tümünü tamamlamadan bıraktıkları altyapı inşaatları sayesinde sermayelerine sermaye kattılar.

Ancak ilk bakışta basit bir "yolsuzluk" gibi görünen skandalın boyutları gerçekte çok daha büyük.

Nakit paranın avantajları
Irak'a akıtılan 363 ton nakit paranın önemli bir kısmının direnişçilere karşı beslenen ölüm mangalarına akıtıldığı biliniyor. Irak'a gönderilen paranın nakit olması, kirli işlerin kayıt tutulmaksızın yürütülmesine olanak sağlıyor. Para kimi zaman doğrudan çetelere aktarılırken, kimi zaman Irak'ta "iş" yapan şirketlerin özel güvenlik güçleri aracılığıyla direniş karşıtı çeteler kurulduğu biliniyor.

Ölüm mangaları bordroda
Irak'taki kanlı mezhep savaşını başlatan ölüm mangalarına nasıl destek olunduğu bizzat işgal yönetiminde yer almış ABD'li yetkiler anlatıyor. İşgalin hemen ardından Basra Havaalanı'nın başına getirilen Marshall Adame, geçtiğimiz günlerde bir internet sitesinde yayımlanan makalesinde işgalin ilk yıllarını anlatıyor:

"ABD'li askeri plancıların paraya boğmaktan bıkmadıkları bir grup Iraklı vardı: Irak İçişleri Bakanı Beyan Cebir'in kontrolündeki Irak Polis Kuvvetleri. Bakan Cebir genel olarak Irak polisi içindeki Şii ölüm tugaylarını yaratan kişi olarak biliniyor. Alabildiğine Amerikan karşıtıydı. Sünnilerden nefret ederdi ve ve Mukteda el Sadr ile ilişkisi dostçaydı. [ABD'li komutanlar] o zamanki Korgeneral D. Petraeus'un talimatları doğrultusunda silahları ve araçları alelacele bakana teslim ettiler."

ABD'nin bu politikası yalnızca Irak'ta uygulanmıyor. ABD yönetimi daha önce Küba'nın devrimden sonra hukuksuz bir biçimde dondurmuş, Bill Clinton döneminde ise bu paranın bir kısmı Küba'daki sosyalist iktidara karşı terörist eylemlerde bulunan Miami'deki çetelere aktarılmıştı. Benzer bir biçimde İran'daki devrimin ardından gasp edilen paranın da bu ülkeye kaşı girişilebilecek olası bir harekat kapsamında İranlı işbirlikçilere aktarılabileceği belirtiliyor.

Savaşı da özelleştirdiler
İçişleri Bakanlığına ya da işbirlikçi Irak yönetiminin istihbarat örgütüne bağlı ölüm mangalarının yanı sıra, ABD ordusuna taşeronluk eden özel güvenlik şirketleri de ABD halkını parasından finanse edilenler arasında. Genel olarak ordudan ayrılan ya da emekli olan askerlerden oluşturulan özel güvenlik timleri, mesul oldukları tesislerin korunmasının ötesinde ABD ordusuyla birlikte direnişçilere karşı operasyonlar da düzenliyorlar.

Bu özel güvenlik şirketlerinden en tanınmışı Blackwater. ABD'li araştırmacı gazeteci Jeremy Scahill'in verilerine göre, Blackwater şirketinin kendine ait bir askeri üssü, 20 adet helikopteri ve 20 binden fazla paralı askeri var. Beyaz Saray'ın ve ABD'li patronların yakından tanıdığı Blackwater şirketi kamuoyunun gündemine ilk olarak Mart 2004'te, şirketin 4 paralı askerinin Felluce halkı tarafından linç edilmesi ve ardından cesetlerinin yakılmasıyla gündeme geldi.

Jeremy Scahill araştırmaları, kurulduğu 1996 yılından itibaren holdingleşen Blackwater'ın Mutlak İstihbarat Çözümleri adlı bir özel istihbarat şirketi kurduğunu, bunun dışında Terörizm Araştırma Merkezi adlı bir "think tank"i satın aldığını gösteriyor. Çalıştıkları hukuksal çerçeve son derece belirsiz olan Blackhawk gibi özel savaş şirketleri, eski ABD savunma Bakanı Donald Rumsfeld'in Şubat 2006'da yaptığı bir düzenleme ile resmen ABD Silahlı Kuvvetleri'nin bir parçası olarak kabul edildiler.

Blackwater ve benzeri özel savaş şirketlerinin ABD yönetimi için bir diğer avantajı da resmen askeri kayıp olarak listelenmemeleri. Jeremy Scahill'in ulaştığı kayıtlara göre yalnızca Irak'ta 780 paralı asker öldüyse de, aileleri ölüm tazminatı için başvuran paralı askerler üzerinden hesaplanan bu sayının gerçekte çok daha yüksek olduğu düşünülüyor. Scahill'e göre Irak'taki tüm paralı askerlerin sayısı ise 100 binden fazla! Özel bir şirket olmasının rahatlığı içindeki Blackwater'ın askerleri yalnızca ABD vatandaşlarıyla sınırlı değil. Şirket 2003'ten beri Latin Amerika'nın çeşitli ülkelerinden de asker topluyor.

yazici   mail