www.soL.org.tr
Laiklere bakın...
Aydemir Güler 25 Eylül 2007, Salı

Mahalle baskısı kavramının yeri göğü sardığı şu günlerde laikliğin karnaval geçidine bir göz atalım.

Hani Brezilya karnavallarına dans okulları tam kadro katılıyormuş ya, bizim laiklik karnavalında da çeşit çeşit kurumumuz var, yeteneklerini zıplaya hoplaya sergileyen.

Burjuva laisizminden söz ediyorum. Ve 12 Eylülcülükle hesaplaşmak için 27 yıldır parmağını kımıldatmayan gelmiş geçmiş yüzlerce generalin laik düzen savunusunun ne denli ciddiye alınabileceğini soruyorum. Türkiye'de miting alanlarında Kuran okumak askeri bir ayrıcalıktır!

Sonra medya gelir...

Çok satan gazetelerin ve çok izlenen televizyonların geleneksel Ramazan yayınlarını biliyoruz. Dini filmler, İslam sohbetleri, İslam promosyonları... Bunun bir pazar olarak görüldüğü açıktır ve pazarda rekabet vardır. Çoğu köşelerinde AKP iktidarının temsil ettiği riskler anlatılır ve yazarlar kişisel laisizmlerini sergiler dururlar. Ama her Ramazan ayında İslami yazar transfer piyasası da kurulmadan olmaz. Bu imam-yazarlar çok satan medya tarafından ünlü edilir, laisizmin güvencesi haline getirilerek entelektüel ve siyasal dünyaya armağan edilir. Karnaval yürüyüşünün kişisel laikleri, laikliği "mahalle baskısı" yapmayacak kadar uygar dincilere havale etmişlerdir. Türkiye'de toplumu din bilgisi ve hurafelerle bezeli bir bombardımana tabi tutan en yaygın ve etkin kurum, bildiğimiz laik medyanın ta kendisidir.

Bu yılki karnavalda bir yenilik var. Eskiden Ramazan ayında arka sayfa güzellerini ve erotik çağrışımlı film, klip vb yayınları tedavülden kaldıran medya, bu kez aynı özeni göstermemektedir. Muhtemelen bu tercih uzun uzadıya, masaya yatırılıp tartışılmıştır. Bir tarafta pazar payının azalma riski, okurun ve izleyicinin has dincilere kayma olasılığı vardır. Ama öte tarafta da yukarı mahallenin özgürlüğü!

Çok izlenen dizilerde Ramazan vesilesiyle iftar sofralarının kurulmasına alışık olan Türk izleyicisi, şimdi oruç tutmayan insanların göğüslerini gere gere gezindikleri yerli diziler izleme şansına kavuşmuştur. Arka sayfa güzelleri ücretli izne gönderilmemiştir. Yabancı diziler bu gözle bir Ramazan denetiminden geçirilmeyip koyverilmiştir. İftar mönüsüne dönen içkili barlar bile medyanın laik tepelerinden saygı değil, pragmatizm eleştirisi görmektedir.

Bu bir özensizlik değil tercihtir. Laik burjuva medyası böylece küçük provokasyonlar yapmakta, kendi pozisyonlarını tahkim etmekte ve mahalle için sınav açmaktadır. Dincilerin provokasyona gelmemek zorunda oldukları, asla "baskı yapmamaları" gerektiği bellidir.

Uzaktan bakan bir gözlemci Türkiye'de laisizmin bilimsellik ve aydınlanmacılıkla değil içki ve çıplaklıkla ilgili bir kavram sayıldığını düşünebilir!

Ama pazarın büsbütün terkedilmesi de mümkün değildir. Denge hesapları yapılırken -maazallah- müşteri kaybedilmemelidir. Örnek olsun, iki gün önceki Milliyet gazetesine göz atanlar İslami bir terimi öğrenme şansına kavuşmuşlardır. Başbakan ailesinin ABD'de kestirdiği kurbanların ikisine "akika" dendiğini, akikanın yeni doğan çocuk için Allah'a şükür niyetine kesilen kurban olduğunu öğreniyoruz. Sağ olasın Milliyet!

Medya kendisinin en çok bilincinde olan kurumlardan biridir. İslami bilgi ve duygu serpintisinin maksatlı olduğu açıktır. Laisizmi koruma niyetini ilan eden bir yayıncılığın bunu nasıl yapamayacağı da bellidir. Yapılan bir köşeye akika ötekine "mahalle baskısı" çığlıklarının konduğu bir karnaval geçididir.

Mahalle baskısı lafı ise kifayetsiz bir gazete yazarının hoş ve boş değinmesi değil, bir profesör imalatıdır ve aynı zamanda bir metodolojiyi yansıtır. Bu laf Türkiye burjuva laisizminin temel ve çok açıklayıcı kavramlarından biri olarak takdis edilmelidir. Buna göre dinsel düşünce, hurafeler, kişisel yaşantıların dini esaslara göre kurgulanması sorun oluşturmamaktadır. Tersine, din toplumsal düzenin önemli bir unsuru, kentin vazgeçilmez bir mahallesidir. Ama...

Ama'dan sonrasının herhangi bir önemi yoktur. Ama'dan sonrasını "çıplaklığa karışmayın, içkime karışmayın, orucuma karışmayın" falan diye doldurmak mümkündür. Kesin olan dinselliğe toplumsal rol tanıyan, yani dini kişisel inanç alanından dışarı çıkaran yaklaşımların dinci gericiliği geriletmeyeceği, besleyeceğidir. Burjuva laisizmi kendini bildi bileli bunu yapmaktadır.

yazici   mail
Laiklere bakın...
Aydemir Güler
Devrim olmuş haberimiz olmamış!
Kemal Okuyan
Kara tuzak...
Orhan Aydın